Bize öğretilenin, anlatılanın ya da alışkanlıkların biraz dışına çıkmalıyız.
Okul, hastane, cami, kilise veya konutlardan oluşan siteler de birer işletme olabilir. Çünkü bunların giderleri vardır ve bunları karşılamak için gelir elde edilmesi gerekir.
Bunların resmi kayıt altına alınması için kazanılan tüzel kişilik de işletme olarak anılır.
Bunların kar amacı gütmeyen (vakıf, dernek) olanları da vardır. Ancak, bunlar yine de finansal bir kavram olan kar etmek zorundadır. Bu karı yine esas faaliyetinde kullandığı için "kar amacı gütmeyen" denilir.
Ne yazık ki bütün bunlar "işletme" bilimi olarak Türkiye'de çok eksiktir. Bunun sonucunda da iflas kaçınılmaz olur. Ancak, sorsanız ‘finansman sorunu yaşadığımız için iflas ettik’ derler ama bu yanlıştır.
Çünkü finansal performans işletme yönetiminin iyi veya kötü sonucudur.
Bugün size başarılı bir okuldan bahsetmek istiyorum.
***
OKUL DEĞİL ADETA BİR ŞİRKET
7.000 öğün yemek, 160 milyon TL ciro, 6 milyon TL net kazanç payı.
İstanbul-Arnavutköy'deki Mehmet Akif Ersoy Çok Programlı Anadolu Lisesi,Türkiye'de eşi benzeri olmayan bir başarı hikayesine imza atıyor!
Bu yıl ciro hedefleri; 180 milyon TL.
Öğrencilere ve öğretmenlere toplamda 6 milyon TL kazanç payı dağıtılıyor. Devlete 14 milyon TL vergi katkısı sağlanıyor.
108 öğretmen ve 2.300 öğrenci var.
Kendi çikolata markası bile var!
Öğrenciler hem okulda öğreniyor hem de üreterek kazanıyor. Türkiye’nin dört bir yanına ilham veren bu model, eğitim ve üretimin mükemmel birleşimi haline gelmiş.
Bursa’da da Hürriyet ve Tophane örneklerimiz var. Ülke genelinde uygulanması halinde hemen her alanda başarıyı yakalayacağımıza inanıyorum.
(Kaynak: Girişim Port)
*** *** ***
HATAYI KABUL ETMEK ERDEMDİR!
Kurban Bayramı tatili boyunca meydana gelen 3 bin 913 trafik kazasında 44 vatandaşımız hayatını kaybetti, 6 bin 370 vatandaşımız yaralandı.
Geçen Ramazan Bayramının ilk 4 gününde 34 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 4 bin 784 vatandaşımız yaralanmıştı.
Orantısız radar tedbirine rağmen hem ölüm hem yaralı sayısı azalmamış aksine artmış.
İlginç bir bilgi seti daha var:
-Hız sınırı 140 km olan otoyollarda hiç ölümlü kaza yaşanmamış.
-Hız sınırı 130 km olan otoyollardaki kazalarda sadece 2 kişi hayatını kaybetmiş.
-Hız sınırı 50 km ile 80 km arasında değişen yollardaki kazalarda rekor kırılmış, hayatını kaybedenlerin sayısı 22’ye çıkmış.
-Hız sınırı 90 km ile 110 km arasında değişen yollardaki kazalarda ise 20 kişi hayatını kaybetmiş.
Hız sınırı düştükçe ölümlü kaza sayısı artmış!
Buradaki asıl espri şu; yol kalitesi nitelikli hale geldikçe, kurallar standarta bağlandıkça, o güzelim otoyollardaki gibi hızı artırsanız bile diğer yollardakine oranla kaza riski yükselmiyor.
İşte bizim de ısrarla vurguladığımız nokta buydu.
Yol altyapısını güçlendirmeden, işaret levhalarını usulüne uygun hale getirmeden, kuralları standartlaştırmadan, her köşeye radar yerleştirmenin beklenen sonucu üretmeyeceği aşikardı.
Nitekim, İçişleri ile Ulaştırma Bakanlıkları ortak komisyonla hız uyarı levhalarını tekrar gözden geçirme kararı almışlar.
Doğru yapmışlar.
Karar vericilerin iyi niyetinden şüphem yok, uyaranların da…
Hatayı kabullenmek erdemdir, inşallah doğruyu birlikte buluruz, yollarda huzur ve güveni tesis ederiz.
Trafikte kaybedilen her can için artık üzülmek istemiyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Can TOPAKTAŞ
Üretim sadece fabrikada olmaz
Bize öğretilenin, anlatılanın ya da alışkanlıkların biraz dışına çıkmalıyız.
Okul, hastane, cami, kilise veya konutlardan oluşan siteler de birer işletme olabilir. Çünkü bunların giderleri vardır ve bunları karşılamak için gelir elde edilmesi gerekir.
Bunların resmi kayıt altına alınması için kazanılan tüzel kişilik de işletme olarak anılır.
Bunların kar amacı gütmeyen (vakıf, dernek) olanları da vardır. Ancak, bunlar yine de finansal bir kavram olan kar etmek zorundadır. Bu karı yine esas faaliyetinde kullandığı için "kar amacı gütmeyen" denilir.
Ne yazık ki bütün bunlar "işletme" bilimi olarak Türkiye'de çok eksiktir. Bunun sonucunda da iflas kaçınılmaz olur. Ancak, sorsanız ‘finansman sorunu yaşadığımız için iflas ettik’ derler ama bu yanlıştır.
Çünkü finansal performans işletme yönetiminin iyi veya kötü sonucudur.
Bugün size başarılı bir okuldan bahsetmek istiyorum.
***
OKUL DEĞİL ADETA BİR ŞİRKET
7.000 öğün yemek, 160 milyon TL ciro, 6 milyon TL net kazanç payı.
İstanbul-Arnavutköy'deki Mehmet Akif Ersoy Çok Programlı Anadolu Lisesi, Türkiye'de eşi benzeri olmayan bir başarı hikayesine imza atıyor!
Bu yıl ciro hedefleri; 180 milyon TL.
Öğrencilere ve öğretmenlere toplamda 6 milyon TL kazanç payı dağıtılıyor.
Devlete 14 milyon TL vergi katkısı sağlanıyor.
108 öğretmen ve 2.300 öğrenci var.
Kendi çikolata markası bile var!
Öğrenciler hem okulda öğreniyor hem de üreterek kazanıyor.
Türkiye’nin dört bir yanına ilham veren bu model, eğitim ve üretimin mükemmel birleşimi haline gelmiş.
Bursa’da da Hürriyet ve Tophane örneklerimiz var. Ülke genelinde uygulanması halinde hemen her alanda başarıyı yakalayacağımıza inanıyorum.
(Kaynak: Girişim Port)
*** *** ***
HATAYI KABUL ETMEK ERDEMDİR!
Kurban Bayramı tatili boyunca meydana gelen 3 bin 913 trafik kazasında 44 vatandaşımız hayatını kaybetti, 6 bin 370 vatandaşımız yaralandı.
Geçen Ramazan Bayramının ilk 4 gününde 34 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 4 bin 784 vatandaşımız yaralanmıştı.
Orantısız radar tedbirine rağmen hem ölüm hem yaralı sayısı azalmamış aksine artmış.
İlginç bir bilgi seti daha var:
-Hız sınırı 140 km olan otoyollarda hiç ölümlü kaza yaşanmamış.
-Hız sınırı 130 km olan otoyollardaki kazalarda sadece 2 kişi hayatını kaybetmiş.
-Hız sınırı 50 km ile 80 km arasında değişen yollardaki kazalarda rekor kırılmış, hayatını kaybedenlerin sayısı 22’ye çıkmış.
-Hız sınırı 90 km ile 110 km arasında değişen yollardaki kazalarda ise 20 kişi hayatını kaybetmiş.
Hız sınırı düştükçe ölümlü kaza sayısı artmış!
Buradaki asıl espri şu; yol kalitesi nitelikli hale geldikçe, kurallar standarta bağlandıkça, o güzelim otoyollardaki gibi hızı artırsanız bile diğer yollardakine oranla kaza riski yükselmiyor.
İşte bizim de ısrarla vurguladığımız nokta buydu.
Yol altyapısını güçlendirmeden, işaret levhalarını usulüne uygun hale getirmeden, kuralları standartlaştırmadan, her köşeye radar yerleştirmenin beklenen sonucu üretmeyeceği aşikardı.
Nitekim, İçişleri ile Ulaştırma Bakanlıkları ortak komisyonla hız uyarı levhalarını tekrar gözden geçirme kararı almışlar.
Doğru yapmışlar.
Karar vericilerin iyi niyetinden şüphem yok, uyaranların da…
Hatayı kabullenmek erdemdir, inşallah doğruyu birlikte buluruz, yollarda huzur ve güveni tesis ederiz.
Trafikte kaybedilen her can için artık üzülmek istemiyorum.