Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Unutma (!) Bursa bir deprem kenti

Yazının Giriş Tarihi: 21.08.2024 00:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.08.2024 00:12

Tam 25 yıl geçti üzerinden. 17 Ağustos 1999 ‘Körfez Depremi’, derin acının tüm topluma yayıldığı günün adı oldu. Yüreğimin sızısı hiç dinmedi; Çünkü hemen hemen hiç bir şey yapılmadığını, hiç bir gelişme yaşanmadığını görüp, gerçekleri duydukça beyin kıvrımları arasında gezen bilgi parçacıkları birer ‘sancı oku’ olup başıma saplandı. Temel sorunların çözümsüzlüğü herkesi üzüyor olmalı.

Geçen 25 yıl içinde 11 kent daha depremden derin yara aldı.

Hatay başta olmak üzere, Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya, Diyarbakır, Kilis, Adıyaman, Osmaniye, Adana ve Elazığ’da da taş taş üzerinde kalmadı.

Tarihini kaybetti bu şehirler, insan kaynağını kaybetti, umutlar betona gömüldü.

Sanırım yeni bir depreme kadar ‘kader’ demeye devam edeceğiz.

Bu ülkenin aydınlık yüzlü insanları, açık fikirli vatandaşları, bilimden yararlanan mühendisleri, mimarları, avukatları ve STK’ları var da içimiz biraz olsun ferahlıyor.

TOPLUM DUYARLI OLMALI

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine (TMMOB) bağlı Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, bir soru üzerine Anadolu’da yaşanan ya da yaşanması olasılık dahilinde olan tüm olumsuzluklara tepki gösterdiklerini, önermelerde bulunduklarını, raporlar hazırladıklarını belirterek “Asıl olan toplumun doğru kanallardan iyiyi, güzeli ve estetik olanı istemesidir. Duyarlı bireyler kamudan yaşanabilir bir çevre, sağlam binalar ve geleceği olan kentler istemelidir” dedi.

GERÇEĞİN PEŞİNDE

100 yıl içinde dünyanın dilinden düşmeyen hemen hiç bir eserin ortaya konulamadığı kentlerden biri olan Bursa’da, Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek’in çıkıp da “Depremlerin ardından bugüne kadar afet risklerinin azaltılması, sağlam ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasına yönelik yeterli önlem alınmamıştır. Tüm ülkede ve bölgede afet öncesi ve afet sonrası süreçleri doğrudan etkileyecek yasal düzenlemeler yapılırken; yaşanan yıkım ve kayıplara sebep olan planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları devam ettirilmektedir” sözlerinin ait olduğu adreslerin başında bakanlıklar, valilikler, belediyeler, müteahhitler ve son kertede evleri satın alan kişiler yani toplum var. Sondan başa doğru gittiğimizde ise ilk sırada ‘sağlamlık yerine estetik kaygılarla’ konut alanları görürüz.

Halkın ‘başımı sokacak evim olsun’ yaklaşımı, depremlerdeki kayıpların da ana nedeni.

YENİ YAPILANMA GEREK

Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri’nin de katıldıkları basın toplantısında Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek tarafından yapılan açıklamanın şifrelerini çözmemiz gerek.

1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’ yapılmamış, ertelenmiş, hazırlıkları devam ettiği söylenen bir kentte “kim, nereye, nasıl konut yaptı, sanayi tesisleri kimlerle kotarıldı, yeşil alanlar hangi imzalarla ‘konut alanı’ haline geldi?” sorularının yanıtları takdir edersiniz ki ne sizi ne de beni tatmin etmez.

Güç ve para sahipleri rant kokan her yerde karşımıza çıkar.

Çanakkale Köprüsü’nin daha ortada Ç’si yokken, Bursa’nın, İstanbul’un hatta Ankara’nın kalbur üstü zevatının köprü ayaklarının yerini tahmin ederek (!) 1998 yılından itibaren arsa ve tarla topladığını, daha ortada FSM Bulvarı yokken oradaki yaşlı insanlardan toprak aldıklarını öğrenince ‘Vay anasını sayın seyirciler’ demekten kendimi alamadım.

İMAR RANTI ÇOK BÜYÜK

Sayın başkan Şirin Rodoplu Şimşek bakın neler söylüyor; “Topraklarının tamamına yakını depremsellik koşullarında olan ülkemizde, bilimsellikten uzak kentleşme politikaları ve imar rantına dayalı yapılaşma uygulamaları nedeniyle aslında bir doğa olayı olan deprem afete dönüşmektedir. Yaşanan büyük yıkımların ve yitirilen binlerce insanımızın sorumluluğunu almak istemeyen iktidarlar, depremi “doğal afet” olarak tanımlayarak sonuçlarına da aslında rıza göstermektedirler.

Deprem ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde yaşanmaktadır; geçmişten bugüne yaşanan depremlere yönelik tarih çalışmaları ve jeolojik araştırmalar bütünleştirildiğinde, belli bölgelerde belli aralıklarla şiddeti yaklaşık tanımlanabilen depremleri bilim insanları ortaya koyabilmektedirler. Bu deprem öngörüsü akılcı kentsel planlama ve nitelikli yapı üretimiyle birleştiğinde, Japonya örneğinde olduğu gibi depremin yarattığı hasarın göreli olarak can yakıcı olmadığı, yapılı çevre yıkımının yaşanmadığı, insan kaybının nispeten az olduğu, ülke ekonomisinin ağır yaralar almadığı sonuçlar söz konusu olmaktadır.

Bursa öncelikle ÇEVRE DÜZENİ PLANI’nı yapmalı ve oradan taviz verilmemelidir. Kentimizde artık Büyükşehir Belediye Başkanı ‘Mustafa Bozbey’ farkı yaşanmalı,

kentin gelecek 50 yılı planlanmalıdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.