Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Eski Türkiye’yi özlüyorum...

Yazının Giriş Tarihi: 23.09.2025 13:21
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.09.2025 13:21

20’inci yüzyılın başında doğan Türkler, son 100 yıl içinde büyük bir değişim ve dönüşüm yaşayan ülkelerinde mutlu bir sürecin içinde olduklarını unuttular. Kalkınma planlarıyla oluşturulan köy, kasaba ve kentlerde ‘tüketici olmadan’ eğitim aldılar, çalıştılar ve Dünya’ya örnek olabilecek bir medeniyet yarattılar.

100 yılın son çeyreğinde ise olanlar oldu...

Aklıma takılan, bilimsel veri ve çalışmalardan da yararlanarak bir özet sunmak istedim bugün...

Eski Türkiye’de;

*Asgari ücretin yüzde 20’si kira gideriydi. Şimdi asgari ücret ancak kiraya yetiyor. Hatta kiraya yetmediğini bizzat deneyimledim...

*İşçilerin yüzde 90’ı sendikalıydı. Şimdi yüzde 10 sendikalı.

*Emekli ikramiyesi ev alırdı, şimdi kulübe alamazsınız.

*Emekli maaş bağlama oranı yüzde 70’di. Şimdi yüzde 30’a indi.

*Kırmızı et boldu, ucuzdu, ihraç ürünüydü.

*Tarımda kendine yeten 7 ülkeden biriydik.

*Karpuz-kavun taneyle alınırdı, şimdi dilimlendi!

*Un, şeker, pirinç çuvalla alınırdı.

*SEKA vardı ülkenin kağıt üretimini sağlıyordu.

*TEKEL bizimdi yerli sigara yerli tütün vardı.

*TELEKOM bizimdi, Lübnanlı bir aile kurumu soyup kaçmamıştı.

*PETROL OFİSİ ve PETKİM gibi devler yabancıya verilmemişti.

*Eski Türkiye’de yaylaların, yayla vasfı ortadan kaldırılmıyordu. Köyler mahalle yapılıp, tarla tapan meralar inşaata açılmıyordu.

*Tarımda ata tohumu vardı, yabancının GDO’lu tohumu yoktu.

*Şeker, buğday, pamuk, mercimek, ayçiçek gibi önemli tarım ürünlerinin ithali yoktu. *Şeker fabrikaları vardı.

*Ot ve saman ithali yoktu.

*Venezueladan peynir ithali de yoktu.

*Nişasta bazlı şeker yoktu. ABD’nin zehirli yapay şekerine izin verilmemişti.

*Yerli üretim için gümrükler yüksek tutuluyordu. İthal serbestisi getirip birileri zenginleştirilmiyor, halk pahalı tarım ürünü almıyordu.

*Devlet fabrikalar açılabiliyordu.

*Merkez Bankasının kıtlık zamanı kullanılacak rezervi harcanmamıştı. Özerkti.

*İhale yasası her ihaleyi alan çetelere göre her ay değişmiyordu. Özel davetiyeli ihaleler yoktu.

*Devlet, projeleri bir defada maliyetini ödeyerek kendisi yaptırıyordu, şirketlere proje maliyetinin 10 katını dolar üzerinden ‘30 yıl ödemeli garantili işler’ olmuyordu.

*Gizli işsizlik oluşsun diye sürekli üniversite açılmıyordu. Kalite vardı.

*ÇAYKUR zarar etmezdi.

*Politikacılar eleştirilebilir, mizaha konu olurdu. Tiyatrolarda üzerlerine tiplemeler yapılırdı.

*Troll orduları yerine sığır beslenirdi.

*Hırsıza hırsız denirdi. Teröriste terörist denirdi.

*Çalıyor ama yapıyor diye bir tabir yoktu.

*Umut ve özgürlük vardı.

*Devlete güven vardı.

*Devalüasyon olsa bile insanlar yarınlara umutla bakardı.

*Üniversite mezunları KPSS sınavı sonucuna göre atanırdı. Sözlü mülakat adı altında torpil yoktu.

*Mahkemeler şahıslara göre değil, anayasal kurallara göre kararlar verirdi.

*Mülteci kampları vardı, savaştan etkilenen komşu ülkelerdeki insanlar oralarda ağırlanır tekrar ülkelerine geri gönderilirdi. Mülteci her yere gidemezdi.

*Devletin fabrikaları vardı, geliri vardı.

*Vergiyi sadece sıradan vatandaş vermezdi.

*Kimse dolar biriktirmezdi, istikrar vardı.

*Ülkenin ürettiği ürünlerin adı bankalara verilirdi. (Tütünbank, Pamukbank, Şekerbank gibi...)

*Halk Sümerbank’tan basma, ayakkabı, iç çamaşır, kumaş alırdı, ucuzdu...

*5 yıldızlı oteller azdı, kıyılar halka aitti... Herkes tatile gidebilirdi.

*Uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanımı yok denecek kadar azdı.

*Madenler için zeytinlik falan yok edilmez, MTA madenleri bulur, Etibank işletirdi.

*Doğalgaz yoktu ama havagazı vardı İstanbul’da. Doğu’da tezek hayvan varlığını korurdu. Batıda talaş ve odun yakılırdı. Güneyde talaş yeterliydi, kuzeyde ise kömür ve ağaç çoktu, kışın yakılırdı.

*Akarsular temiz akardı, balıklar yaşardı...

*Ev sahibi olma, otomobil alma gibi yakın gelecekle ilgili umutlar hep vardı...

*Evlenmek için aşık olmak yeterliydi. Altın takı, düğün salonu, balayı tatili gibi maddi söylemler ayıptı, aileler sorun çıkarmazlardı.

*Sünnet düğününe küçük altın, iki gencin evlilik törenlerine yarım ya da tam altın alınır, bilezik takanlara da sıkça rastlanırdı.

*Bedelli askerlik gibi bir kavram yoktu. Her Türk asker doğar ve 20 yaşında görevini yerine getirirdi. Kimse askerlikten kaçmazdı...

*ABD ya da İngiltere gibi ‘dost görünen düşmanlar’ ile dengeli bir dış politika yürütülürdü. Gerektiğinde ‘Ayşe tatile çıkardı...’

*Yunanlılar’ın Ege, bizim Adalar Denizi dediğimiz Akdeniz’de ‘it dalaşı’ yapılır, kahramanlar o ‘çorbacılara’ gereken dersi verirdi. Askerin başına çuval geçirilemezdi.

***TÜRK olmak ve NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE demek suç değildi.

*Çocuklarına süt alamadığı için bir anne intihar etmezdi (Bursa...) Büyük bir olasılıkla komşusundan isterdi...

*İki yaşlı kardeş, öldükten 10 gün sonra evlerinde ‘ölü’ bulunmazdı. Kapılarını çalan, hal hatır soran bir iki komşu mutlaka olurdu...

*Yaz aylarında 3 bin orman yangını çıkmaz, yanan yerler yeniden ağaçlandırılırdı...

Özlem içindeyim...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.