Fark edilmesi oldukça zor olan ve körlüğe kadar varabilecek ciddi sonuçlara yol açabilen glokom (göz tansiyonu), gözde en sık gözlemlenen sinsi hastalıklar arasında bulunuyor. Özellikle orta yaş döneminde her hastada görülebileceği ve tedavisinde geç kalınması halinde görme alanında daralmalar ile başlayarak, körlüğe kadar varabilecek ciddi sonuçlar oluşturma ihtimali bulunduğunu belirten Dünyagöz Bursa Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Selim Doğanay, 8-14 Mart “Dünya Glokom Haftası” ile kalıcı görme kaybına sebep olan glokom hastalığının önemine dikkat çekti.
Haber Giriş Tarihi: 07.03.2025 11:05
Haber Güncellenme Tarihi: 07.03.2025 11:08
Kaynak:
(BÜLTEN)
Türkiye’de 40 yaş üzerindeki yaklaşık her 100 kişiden ikisinde görülen ve toplam körlüklerin %30’unun sorumlusu olmasına rağmen göz tansiyonu hastalarından sadece yaklaşık üçte biri bu ciddi durumun farkında olduğunu belirten Dünyagöz Bursa Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Selim Doğanay, glokom rahatsızlığının her yaşı etkileyebileceğini söylüyor. Prof. Dr. Selim Doğanay, “Gözlerde aniden ortaya çıkan şiddetli ağrılar, kanlanma, ani görme kaybı ve ışık etrafında hareler görme gibi belirtiler görüldüğünde, hastaların hiç zaman kaybetmeden bir göz hastalıkları uzmanına gitmeleri çok büyük önem taşıyor. Sinsi bir hastalık olan glokomun oluşumunda göz içi basıncı yavaş bir şekilde artar ve görmeyi etkileyen sinir hasarı da bununla birlikte yavaşça ilerler. Hastalar bu sebepten ciddi ağrılar hissetmeyebilirler. Erken teşhis ve tedaviye başlanmasının önemi, bu rahatsızlık sebebiyle oluşabilecek olan görme kayıplarının ne yazık ki geri döndürülme şansı olmamasından kaynaklanıyor” dedi.
Genetik faktörler büyük rol oynuyor
Glokomda genetik yatkınlığın en önemli risk faktörleri arasında olduğunu belirten Prof. Dr. Selim Doğanay, “Anne, baba, kardeş gibi birinci derecedeki akrabalarda göz tansiyonu rahatsızlığı bulunan kişilerde, hastalığın görülme şansı 10 kata kadar daha fazla olabiliyor. Bu sebepten genetik faktörler ve aile geçmişinde glokom bulunması, en önemli etkenlerden biri diyebiliriz. Genetik yatkınlığın yanı sıra, ilerleyen yaş, diyabet hastalığı, şiddetli kansızlık, tansiyon, migren, kortizon tedavisi ve göz yaralanmaları gibi pek çok faktör, glokoma yakalanma riskini yükseltiyor. Bu gibi rahatsızlıklardan şikayetçi olan hastaların erken teşhis amacıyla düzenli göz muayenelerini gerçekleştirmeleri, görme yetilerini kaybetmemeleri ve glokomun tedavisi açısından çok büyük önem taşıyor” diye belirtti.
Teşhis için detaylı bir göz muayenesi şart
Glokomun açık açılı ve dar açılı olmak üzere iki türü olduğunu belirten Prof. Dr. Selim Doğanay, “Her iki türü de erken teşhis ve tedavi uygulamaları yapılmadıkça körlüğe kadar gidebilecek ciddi görme kayıplarına yol açabilir. Görme alanında glokoma bağlı ciddi bir kayıp olmadıkça, hasta bu kayıpların farkına varmaz ve bu sebepten dolayı düzenli göz muayenelerinin gerçekleştirilmesi gereklidir. Bugüne kadar geliştirilen en küçük implant stentler sayesinde, glokom hastalarının ilaç kullanma ihtiyacı ortadan kaldırılabiliyor. Bu stent tedavisi, mikro cerrahi bir işlem olup genellikle lokal anestezi ile yapılmaktadır. Glokom hastalarına aynı anda iki adet stent yerleştirilerek ilaç kullanımına gerek kalmadan tedavi sağlanabiliyor. Gözün iç kısmına yerleştirilen bu stentler, göz içi sıvısının daha verimli bir şekilde drenajını sağlayarak, göz içi basıncını düzenliyor. Bu işlem için büyük bir cerrahi kesiye gerek kalmaz ve hastalar hızlı bir şekilde normal yaşantılarına dönebilirler” diyerek tedavi yöntemlerini paylaştı
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
40 yaş ve üstü için uyarı: Göz tansiyonuna dikkat
Fark edilmesi oldukça zor olan ve körlüğe kadar varabilecek ciddi sonuçlara yol açabilen glokom (göz tansiyonu), gözde en sık gözlemlenen sinsi hastalıklar arasında bulunuyor. Özellikle orta yaş döneminde her hastada görülebileceği ve tedavisinde geç kalınması halinde görme alanında daralmalar ile başlayarak, körlüğe kadar varabilecek ciddi sonuçlar oluşturma ihtimali bulunduğunu belirten Dünyagöz Bursa Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Selim Doğanay, 8-14 Mart “Dünya Glokom Haftası” ile kalıcı görme kaybına sebep olan glokom hastalığının önemine dikkat çekti.
Türkiye’de 40 yaş üzerindeki yaklaşık her 100 kişiden ikisinde görülen ve toplam körlüklerin %30’unun sorumlusu olmasına rağmen göz tansiyonu hastalarından sadece yaklaşık üçte biri bu ciddi durumun farkında olduğunu belirten Dünyagöz Bursa Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Selim Doğanay, glokom rahatsızlığının her yaşı etkileyebileceğini söylüyor. Prof. Dr. Selim Doğanay, “Gözlerde aniden ortaya çıkan şiddetli ağrılar, kanlanma, ani görme kaybı ve ışık etrafında hareler görme gibi belirtiler görüldüğünde, hastaların hiç zaman kaybetmeden bir göz hastalıkları uzmanına gitmeleri çok büyük önem taşıyor. Sinsi bir hastalık olan glokomun oluşumunda göz içi basıncı yavaş bir şekilde artar ve görmeyi etkileyen sinir hasarı da bununla birlikte yavaşça ilerler. Hastalar bu sebepten ciddi ağrılar hissetmeyebilirler. Erken teşhis ve tedaviye başlanmasının önemi, bu rahatsızlık sebebiyle oluşabilecek olan görme kayıplarının ne yazık ki geri döndürülme şansı olmamasından kaynaklanıyor” dedi.
Genetik faktörler büyük rol oynuyor
Glokomda genetik yatkınlığın en önemli risk faktörleri arasında olduğunu belirten Prof. Dr. Selim Doğanay, “Anne, baba, kardeş gibi birinci derecedeki akrabalarda göz tansiyonu rahatsızlığı bulunan kişilerde, hastalığın görülme şansı 10 kata kadar daha fazla olabiliyor. Bu sebepten genetik faktörler ve aile geçmişinde glokom bulunması, en önemli etkenlerden biri diyebiliriz. Genetik yatkınlığın yanı sıra, ilerleyen yaş, diyabet hastalığı, şiddetli kansızlık, tansiyon, migren, kortizon tedavisi ve göz yaralanmaları gibi pek çok faktör, glokoma yakalanma riskini yükseltiyor. Bu gibi rahatsızlıklardan şikayetçi olan hastaların erken teşhis amacıyla düzenli göz muayenelerini gerçekleştirmeleri, görme yetilerini kaybetmemeleri ve glokomun tedavisi açısından çok büyük önem taşıyor” diye belirtti.
Teşhis için detaylı bir göz muayenesi şart
Glokomun açık açılı ve dar açılı olmak üzere iki türü olduğunu belirten Prof. Dr. Selim Doğanay, “Her iki türü de erken teşhis ve tedavi uygulamaları yapılmadıkça körlüğe kadar gidebilecek ciddi görme kayıplarına yol açabilir. Görme alanında glokoma bağlı ciddi bir kayıp olmadıkça, hasta bu kayıpların farkına varmaz ve bu sebepten dolayı düzenli göz muayenelerinin gerçekleştirilmesi gereklidir. Bugüne kadar geliştirilen en küçük implant stentler sayesinde, glokom hastalarının ilaç kullanma ihtiyacı ortadan kaldırılabiliyor. Bu stent tedavisi, mikro cerrahi bir işlem olup genellikle lokal anestezi ile yapılmaktadır. Glokom hastalarına aynı anda iki adet stent yerleştirilerek ilaç kullanımına gerek kalmadan tedavi sağlanabiliyor. Gözün iç kısmına yerleştirilen bu stentler, göz içi sıvısının daha verimli bir şekilde drenajını sağlayarak, göz içi basıncını düzenliyor. Bu işlem için büyük bir cerrahi kesiye gerek kalmaz ve hastalar hızlı bir şekilde normal yaşantılarına dönebilirler” diyerek tedavi yöntemlerini paylaştı
Kaynak: (BÜLTEN)
En Çok Okunan Haberler