ORTOPEDİK SAKATLIK ve YARALANMALARDA BURSA'DAKİ İLK ADRES.

Peki hocam kısaca sizi tanıyabilir miyiz?Bize kendinizden bahseder misiniz?

-----Elbette, esasında İzmirliyim -İzmir Karşıyaka doğumluyum. Ortaokulu o zaman, şimdiki Bornova Anadolu Lisesi'nde okudum. Liseyi Ankara Fen Lisesi'nde üniversiteyi ise İstanbul Cerrahpaşa Tıp fakültesinde tamamladım.

Peki hocam merkezinizden genel olarak kimler faydalanmakta?

      --- Merkezimizde, profesyonel sporcular normal hastalarımızın % 60 oranını teşkil etmektedir. Yani profesyonel olarak spor yapan bu işten para kazanan kişiler bu bölümü oluşturmakta. Geri kalan %40 ise Amatör olarak spor yapan ,eski arkadaşlarla toplanıp basketbol oynayan,, işte halı sahada futbol oynayan, ya da koşan, uzun yol bisiklet sporu ile uğraşan kişiler de geri kalan kısmını teşkil ediyor.  Genelde bizim buraya pek ev halkı, ev hanımı gelmiyor. Kolay kolay yani iş yerinde rahatsızlanan ağrı hisseden, dizini inciten, sakatlanan kişiler pek gelmiyor ya da geliyorsa bir kişidir yani binde bir geliyordur. Daha çok profesyonel, ya da amatör spor yapan kişiler geliyor bu işi Bursa'da yapan bizden başka kimse yok. İlk olarak biz başlattık ve takriben 9 seneden beri bu hizmeti sürdürmekteyiz. Sportopedi 1991 yılında hizmet vermeye başlamakla birlikte 2009'dan beri de burada hizmet vermeye başladık, buraya geçerek hem işlerimizi büyütmüş olduk hem de, daha profesyonel bir hizmet vermeye başladık.

Peki hocam Sportopedi ortopedi, travmatoloji, Tanı Tedavi ve Artroskopik Cerrahi Merkezi'nde ne tür uygulamalar yapmaktasınız?

  ----- Biz burada sportif rehabilitasyon yapıyoruz, yani spor yaralanmalarının tedavilerini yapıyoruz. Tekrar yeniden spora en sağlıklı şekilde ve en güvenilir şekilde dönmelerini sağlıyoruz. Bunun dışında profesyonel sporcu arkadaşlarımıza yaralanmamayı öğretiyoruz. Yani bizim işlerimizin en önemli kısmı korunma kısmıdır, sakatlıklardan ve hastalıklardan korunma kısmıdır. Biliyorsunuz profesyonel futbolcular, sporcular çok sık seyahat ederler gittikleri yerlerde yöresel yemekler, yöresel beslenme, kahvaltılarını yaparlar. Yolculuklarda grip gibi mikrop kapma gibi durumlara açık olabilirler, bunlara karşı korunmayı öğretiyoruz. Sakatlıklardan nasıl korunulur, kasları nasıl güçlenir, bağları nasıl güçlendirilir diye yöntemler uyguluyoruz. Sakatlanmasınlar daha sağlıklı bir şekilde spor yapabilsinler hem de kazançlarını, ekmekleri kazansınlar diye düşünüyoruz. Esas amaçladığımız işler bunlar ama sakatlanıp da geliyorlarsa sporun içinde tabii ki sakatlık her zaman için olabilir, bunların en kısa zamanda ve en doğru şekilde, en az hasarlı, en güvenilir şekilde tekrar geri döndürmek görevlerimizin başında gelmektedir.

Peki hocam en çok karşılaşmış olduğunuz vakalar, sakatlanmalar neler?

    ---Valla hepsi oluyor her türlü olabiliyor, her spor dalında ki sporcuların yaralanmaları sakatlanmaları farklı yerlerden olabilmekte. Yani siz de göreceksiniz ki güreş milli takımı da bize geliyor, badminton milli takımı da bize geliyor, atletizm milli takımı da bize geliyor. Bunun dışında voleybol takımları var, basketbol takımları var bize gelip profesyonel hizmet alan futbol takımları var, hentbol var, yüzme sporcuları var, yüzücüler var. Örneğin biz su topu oynayan bir sporcu ile futbol oynayan bir sporcunun yaralanma şekilleri birbirinden çok farklı bir voleybolcu ile bir basketbolcu az çok birbirine benziyor ama örneğin bir hentbol bunlardan çok çok farklı.

Peki hocam biraz da özel bir kaç soru sormak isterim eğitim süreçlerinizde ve sonrasındaki eğitimlerinizde olabilir, kendinize örnek almış olduğunuz bir hocanız oldu mu?

    ---- Olmaz olur mu, her dalda öğrendiğimiz bir sürü şey var. 1991 yılıydı, Almanya'da Lüdenscheid, isimli küçük bir kasaba var. Köln ile Düsseldorf arasında. Orada  "Axel Tiel" adında sadece spor yaralanmaları hastanesi var. Dortmund kulübünün bütün takımlarına bakıyor onların altyapılarına, sadece futbol olarak düşünmeyin onların kayak takımları da vardı buz hokeyi takımları da var, bunların tümüne bu hastane bakıyor. Orada bir klinik şefi idi. Ve ben orada onun yanında 3 aylığına eğitim almaya gittim. Adam tam bir Türk hayranıydı. Türkleri çok seviyordu. Niye bizi çok seviyorsunuz diye sorduğumda.

"Çok pratik zekalısınız, çalışmak istediğiniz de çok çalışıyorsunuz, istemediğiniz zaman ise sizi hiç kimse çalıştıramaz" demişti, hiç unutmam. Her hastayı teker teker asistanları muayene ettikten sonra kendisi de muayeneye ederdi. Hastalarla oturur, konuşur anlatır muhabbet ederdi. Ayrıca bu adamın kliniğinde mesai, saat diye bir kavram yoktu. Sabah yedi buçukta ameliyatlar başlar, herkes altı buçuk yedi arasında gelir ve işiniz bittiğinde gidersiniz. Ogün hastalarınız az, ameliyatınız az ise üçte gidiyorsunuz. Ama bir gün sonra işiniz çok akşam Saat sekize kadar kalıp çalışabiliyorsunuz. Oradaki sistemi, ana prensibim olarak biz buraya uyguladık. 10 dakikada muayene olacak diye bir durum yok, hasta istediği her türlü sorularla ilgili size sorular sorabilmeli, bizde aklımız aldığı kadar bildiğimiz kadarıyla bilimsel anlamda cevap vermemiz gerekiyor. Tedavi ederken hasta bize aşağıda her türlü şeyi sorabilir birazdan göreceksiniz tedavi odalarımız var o tedavi odalarında hasta her gün beni görüyor. Ben de her gün onları tekrar tekrar bir ziyaret ediyorum. Kafalarında olabilecek her türlü soru işaretine cevaplar veriyorum. Hastamız buradan giderken kafasında herhangi bir problem kalmadan gitmeli. Bu hastanın size olan inancını arttırıyor.

  

Peki hocam meslek haricinde sizi tanımlayan özellikleriniz neler? Bununla ilgili bizlere neler söylemek istersiniz?

     ---Beni tanımlayan özelliğimiz de, hobilerimiz de her zaman işimizdir. Ben mesela hafta sonları Banvit Basketbol takımının doktorluğunu yapıyorum. Onlarla birlikte sahaya çıkıyorum kamplarına gidiyorum. Bütün seyahatlerine birlikte gidiyorum ben takımın doktorluğunu yapıyorum. Her zaman onlarla beraberim. Bütün hafta sonları doğru düzgün hiç evimizde olamıyorum. Hatta zaman zaman eşim bu konuyla ilgili pazar günleri seni hiç göremiyorum dediğinde. Bende bütün basketbol maçları televizyondan seyrediliyor, aç seyret diyorum. Ne yapayım.

Eğitim süreçlerin de devam etmekte olan tıp öğrencilerine, ortopedi bölümünü önermek ister misiniz hocam?Ya da ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

   ---- Önce bütün herkes için bütün Tıp öğrencileri mutlaka evlerinin temelini sağlam yapmaları gerekmekte. Evin temelini sağlam yattıktan sonra yukarısına ister apartman yapın, ister yalı yapın, ister boş bırakın. Ama temellerinin sağlam olması lazım, ilk 3 yılda verilen bütün temel bilgileri bunun içerisinde fizyolojisi var patolojisi var anatomisi var. Bunları çok iyi bilmeleri ve öğrenmeleri  lazım. Ortopedi ve travmatoloji ihtisasının Alfabesinin "A"sı Anatomi ile başlar. Anatomi bilmiyorsanız Ortopedi Uzmanı olamazsınız. Fizyolojiyi bilmiyorsanız bir kas yaralanmasını tahmin etmeyi beceremezsiniz, bu işin temeli ilk 3 yılda verilen temel bilgileri tam olarak öğrenmektir. Ondan sonrası tabii ki kendi yetenekleri istekleri ölçüsünde kendileri karar verebilirler. Çünkü sonuçta kendi hayatlarını, mutlu oldukları, kendilerini mutlu hissettikleri branşa girmeleri ve tabii yeteneklerini de göz önünde bulundurarak bu şekilde karar vermelerini önerebilirim.

 .Hocam Cerrahpaşa Tıp fakültesini tamamladım demiştiniz. O üniversite ile ilgili bir çalışma var biliyorsunuz işte üniversitelerin bölünmesi gündemde bu konuyla ilgili küçük bir anekdot bilgi verebilir misiniz? Neler söylemek istersiniz?

      ---1967 yılında Çapa Tıp fakültesinden İstanbul tıp fakültesinden ayrılarak kurulan bir bilim yuvası bir sürü çok değerli hocalar yetiştirmiştir. Biliyorsunuz en önemli şeylerden bir tanesi bu kurumların ne kadar uzun geçmişleri, bilgi birikimleri, dünyada onlara gösterilen takdir değer, bunlar uzun seneler olması ile ilgili ne kadar eski isen o kadar değerlisindir, bu değerlerin yıkılması hoş değil, belki Cerrahpaşa Tıp Fakültesi başka yere devredilerek devam edecektir, hizmet vermeye devam edecektir ama yine de çalışan insanların motivasyonunun bozulması öğrencilerin bakış açısının bozulması yurtdışındaki Bilim insanlarının ve sağlık konseptlerinin, kuruluşların bakış açılarının değişeceğinden tabii ki değer kaybedecektir. Sonuçta bir Hacettepe var bir Cerrahpaşa var Örneğin Türkiye'de romatoloji konusunda en iyi üniversitelerden bir tanesi diğer üniversitelerdeki hocaların %80-90'nı Cerrahpaşa tıp fakültesindeki romatoloji kliniğinden yetişmiş olduğu görülmekte. Zaten Türkiye'deki romatolojinin iki tane büyük kalesi vardır. Biri Cerrahpaşa diğeri  Hacettepe. Avrupa ve dünyada Cerrahpaşa, romatoloji duyulduğunda saygı duyulan örnek gösterilen bir hastanedir. Mutlaka bu değerlerimize herkesin sahip çıkması, kurumların korunması lazım gelir diye düşünüyorum. Diyerek sözlerini tamamladı.

      Güzel bir görev bölümü ile Sportopedi'yi profesyonelce yöneten başta Operatör Doktor Müjdat Enginsu'ya, Fizyoterapist Recep Lokmaoğlu'na, Dr. Şafak Selimoğlu'na ve birbirinden birikimli, tecrübeli olan uzman kadrolarına bizlerde Bursa Haber Gazetesi ailesi olarak çalışmalarında ve gelecek hedeflerinden başarılar diliyoruz.

İletişim Bilgileri:

Barış Mahallesi,

İkbal Sokak , Atalay 11 İşhanı

No: 16- 17

Telefon:  0 224 451 71 00

www.sportopedi.com

Nilüfer/ Bursa

HABER VE FOTORAF : ÖZKAN YILDIRIM