
---- 1969 Ordu doğumluyum. Babamın asker olmasından dolayı ülkenin birçok yerinde ilk orta ve lise tahsilimi bitirdim. 1986 yılında Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Hastanesi'ne girdim, 1992 yılında mezun oldum. Aynı Fakültede, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi'nde, Ortopedi Kliniği'nde ihtisasımı tamamladım. Mareşal Çakmak Askeri Hastanesi'nde ve Bursa Askeri Hastanesi'nde görev yaptıktan sonra 2010 yılında Silahlı Kuvvetlerden Yarbay Rütbesi ile emekli oldum. 2010 yılından 2016 yılına kadar Bursa Anadolu Hastanesi'nde full-time, 2016 yılının Mayıs ayından 2017 yılının Ocak ayına kadar Özel Esentepe Hastanesi'nde full-time çalıştım. 26 Ocak 2017 tarihinden itibaren de Ceylan International Hospital bünyesinde tam gün ortopedi uzmanı olarak ve Kliniğin sorumlu hekimi olarak çalışmaktayım.
Peki hocam genel olarak hangi tür vakalarla karşı karşıya kalıyorsunuz?---Bizim spektrumumuz geniş, bunu Bursa olarak düşünmemek lazım bu geniş bir alan, bizi ayakta tutan yürüten kas, kemik, eklemlerin tamamı ile ilgilenen bir ihtisas dalı. Özel olarak sportif cerrahi, eklem protez cerrahisi ve ortopedinin ilgilendiği her alanda özel olarak da genel olarak ta ilgileniyoruz. Ayrıca hastane olarak Bursa'da en yoğun ortopedi ameliyatlarının yapıldığı bir hastanedir, Ceylan International Hospital'in böyle bir özelliği vardır. Hastanemiz her hastaya cevap verebildiği için spektrumumuz da geniş. Bunu travma hastasından tutup pediatri hastasına, pediatri hastasından tutup tümör hastasına kadar genişletebiliyoruz, ekip olarak çalışıyoruz. Hastanemize gelen hastanın ortopedi ve travmatoloji uzmanı olarak her türlü sıkıntısını çözebilecek durumdayız.
Gençlere bu bölümü önerebilir misiniz acaba hocam?Ya da bunun öncesinde neler tavsiye edersiniz?
---- Bunu önerilecek bir bölüm olarak düşünmemek lazım, öncelikle gençlerin Tıp Fakültesi'ni kazanmaları gerekiyor. Tıp Fakültesi'nde okurken her öğrencinin kendi becerisine, yeteneğine ilgi alanına göre de şekillenebilir daha öncesinde ki senelerde lisede ortaokulda ben ortopedi uzmanı olmak istiyorum denilebilecek bir durum değil. Öncelikle doktor olmayı isteyecek insan, doktor olmayı isteyip bunu hak edecek kadar çalışıp Üniversite imtihanını kazanacak, üniversite imtihanını kazanıp onu bitirecek kadar çalışıp doktorluğu hak edecek, doktorluğu hak ettikten sonra da, ilgili ihtisası yapmaya hak edecek kadar çalışıp tus sınavını kazanacak, tus sınavını kazandıktan sonra da yoğun, yorucu, stresli bir ihtisas dönemini tamamlayıp uzman olacak. Yani bu böyle direk tavsiye edilebilecek bir durum değil uzun, kalın bir yol. Stresli bir yol ama insan mesleğini seviyorsa 24 saat çalışabiliyor.
Peki hocam Meslek hayatınız haricindeki boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?---- Meslek hayatım dışında pek hayatım olduğu söylenemez. Çünkü çok yoğun çalışan bir kişiyim ben biraz işkoliğim diyebilirim. Mesleğime aşığım herhalde, çoğu zaman günde 16 saat, 18 saat çalıştığımı bilirim. Meslek hayatımın dışında ilgilenebildiğim tek şey ailem. Benim büyük kızım zamanında telefona "baba" diyordu o şekilde büyüdü. Küçük kızım da alıştı, ablasından da tedbirli olduğu için alışmış oldu. Beni tanıyan arkadaşlarımda hastalarımda bilir ki hasta var ise eğer saat önemli değildir önce hastanın derdi çözülür sonra benim derdim çözülür.
Peki sizce hocam en ideal hekim-hasta ilişkisi nasıl olmalı?---Bunu hasta-hekim olarak değil insan ilişkileri olarak değerlendirmek lazım. Bugün günümüzde sadece hasta-hekim ilişkisi değil insan ilişkilerinde de büyük sıkıntı var sorun var. İnsanların birbirlerine saygısı tahammülü kalmamış. Bizim mesleğimizde ki sıkıntı şu; Bize gelen her insanın sonuçta derdi var derdi olduğu için bize geliyorlar ama dünyadaki her insanın sadece kendisinin derdi var gibi zannedip kapıya öyle geliyor. Kimsenin birbirine tahammülü yok. Bizim hastayla derdimizden çok hastanın diğer hastalarla derdi çok.
Çünkü;
Her kapımızın önüne gelenin tek dertli kendisiymiş zannedip diğer hastalara tahammülü yok, beklemeye tahammülü yok. Önce kendi derdinin çözülmesini istiyor kendi sıkıntısının çözülmesini bekliyor. Kapıda 80 yaşında bir hasta beklerken 18-19 yaşında bir delikanlı bunu gördüğü halde kendisinin sıkıntısını bir an önce halletmeye çalışıyor. İnsanların birbirine saygısı tahammülü ve sevgisi yok. Eski nesillerde insanların birbirlerine karşı olan ilişkileri daha naifmiş, daha inceymiş daha saygılıymış. Şimdi dünyanın değişimi ile birlikte birbirlerine saygısı kalmadı, bu birazcık tabii ki biraz ailelere düşen bir görev aileler maalesef çocuklarına bizde dahil olmak üzere birbirlerine tahammul etmeyi öğretmiyorlar. Bir bakıyorsunuz insanlar trafikte birbirlerine girmişler. Kimsenin kimseye maalesef saygısı ve tahammülü kalmamış durumda, birey olarak herkes dünyada tek yaşayanın kendisi gibi düşünüp her şeyin kendisinin hakkı olduğunu düşünebiliyor.
Yazık şimdi mesela geçen hafta Yunanistan'da yangın çıktı internetteki yorumlara bakıyoruz. Öyle insan türleri var ki "türleri" diyorum oradaki yaşayan insanların bir can olduğunu algılamadan aşırı bir ırkçı yaklaşımla "yansınlar" diyebiliyor. Bunu bir insan nasıl der, bu insan olmakla ilgili bir durum. Yazık, gerçekten çok yazık.
Bizim mesleğimiz insanları sevmeyi gerektiriyor. Aslında her şeyin başı insanı sevmekten geçiyor ama insanlar birbirlerini sevmiyorlar sadece kendilerini seviyorlar sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Yoksa bizim doktor hasta ile ilişkilerinde değil sorunumuz sorunumuz insan ilişkileri ile ilgili bir durum görüyorsunuz her geçen gün acil de bir doktora saldırılıyor bir başka gün hemşireye saldırılıyor. Sevgisizlikten, saygısızlıktan hekimlere saldırıları sıkça görür olduk. Hayatını insanlara hizmete adamış sağlık çalışanlarına saldırıları görüyorsunuz.
Bizim mesleğimizde eğitim, hayat var olduğu sürece meslek icra edildiği sürece devam eder. Hadi okul bitti işim bitti diyebileceğiniz bir meslek değil. Bizim sorunumuz şu; Bizim yedek parçamız yok, yani şu parçayı değiştirelim bunun yerine şunu koyalım dediğimiz bir tamircilik yapmıyoruz. Bizim işimiz bilim ve sanatın birbirine girdiği bir iş. Bazen öyle şeyler oluyor ki ilminizle beraber yeteneğinizi de harmanlamanız lazım. Bazı noktalarda özellikle
Cerrahide çalışmak, cesaret, ilgi ve yetenek bunların hepsinin yan yana gelmesi gerekiyor.
Sayın hocam röportajımızın sonuna yaklaşmış bulunmaktayız son olarak neler eklemek istersiniz?Ne tür mesajlar vermek istersiniz?---- Bizler, hekimler olarak insanlara hizmet için çalışıyoruz, her insanın olduğu gibi diğer insanların da birbirlerine saygılı ve sevgili olduğu bir ortamda hem bizim işimiz hem de hastaların işi çok daha kolay çok daha güzel olacaktır. Diyerek sözlerini tamamladı.
Ceylan İnternational Hospital Hekimlerinden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Fatih Volkan Tercan hocamıza bizlerde Bursa Haber Gazetesi ailesi olarak çalışmalarında başarılarının devamını diliyoruz.
HABER VE FOTOĞRAF: ÖZKAN YILDIRIM