Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kabine Toplantısı Sonrası açıklamalar...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Amerika’daki politikacıların Türkiye ile ilgili faşist planlarını, niyetlerini, hesaplarını gizleme gereği dahi duymadan ifşa edebilmesidir. Türkiye’de darbe ile yapamadıklarını muhalefeti destekleyerek gerçekleştirmeyi düşündüklerini kameralar önünde söylemekten de çekinmiyorlar. Dostluğumuz var, oturup konuşmuşluğumuz var, en azından oturup çay içmişliğimiz var, böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsınız ama kullandılar” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 24.08.2020 22:42
Haber Güncellenme Tarihi: 24.08.2020 22:42
https://www.bursahaber.com/

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yunanistan’ın bölgede böyle bir navtex ilanına hakkı yoktur. Bundan sonra bölgede yaşanabilecek her olumsuzluğun tek müsebbibi Yunanistan, tek zarar gören de yine bu ülkenin kendisi olacaktır” dedi. Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, navtex ilan ettiğini duyuran Yunanistan’a tepki göstererek, bundan sonra olabilecek her türlü olumsuzluğun müsebbibinin Yunanistan olacağını söyledi. Birleşmiş Milletlere deklare edilen kıta sahanlığı sınırları içinde Oruç Reis gemisi tarafından yürütülen sismik araştırmalarla ilgili navtex adı verilen seyir duyurusunun süresinin 27 Ağustos’a kadar uzatıldığını hatırlatan Erdoğan, “Nokta mı, virgül mü? Buraya ben şimdi bir virgül koyarım, çünkü bundan sonrası da bunun. Türkiye’nin uluslararası denizcilik örgütü kurallarına uygun şekilde yürüttüğü bu faaliyetlere karşılık Yunanistan yetkisiz şekilde ve şımarıkça bir eda ile kendi navtex mesajını yayınlamıştır. Her şeyden önce Yunanistan’ın bölgede böyle bir navtex ilanına hakkı yoktur. Yapılan bu açıklama bölgede bulunan tüm gemilerin kıyı ve seyir emniyetini tehlikeye atan bir şımarıklıktır. Uluslararası hukuka, iyi niyete, komşuluk ilişkilerine aykırı bu tutumuyla Yunanistan kendi kendini içinden çıkamayacağı bir kaosun içine atmıştır. Bundan sonra bölgede yaşanabilecek her olumsuzluğun tek müsebbibi Yunanistan, tek zarar gören de yine bu ülkenin kendisi olacaktır. Yunanistan’ı Türk donanmasının önüne atanların yarın yaşanacak bir sıkıntıda asla ortada görünmeyeceklerini bizim kadar Yunanlı komşularımızın da bilmesinde fayda var. Türkiye ne Oruç Reis gemimizin, ne ona refakat eden donanma unsurlarımızın faaliyetlerinden en küçük bir geri adım atmayacaktır. Tam tersine bu bölgede hakkını ve hukukunu koruma konusunda çok daha kararlı hareket edilecektir. Bundan sonrasını düşünecek ve ortaya çıkacak sonuçlara katlanacaklar navtex ilan ettiğimiz bölgede karşımıza çıkacak olanlardır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Amerika’daki politikacıların Türkiye ile ilgili faşist planlarını, niyetlerini, hesaplarını gizleme gereği dahi duymadan ifşa edebilmesidir. Türkiye’de darbe ile yapamadıklarını muhalefeti destekleyerek gerçekleştirmeyi düşündüklerini kameralar önünde söylemekten de çekinmiyorlar. Dostluğumuz var, oturup konuşmuşluğumuz var, en azından oturup çay içmişliğimiz var, böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsınız ama kullandılar” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkan Adayı Joe Biden’in sözlerine cevap vererek başladı. Erdoğan, “Dostluğumuz var, oturup konuşmuşluğumuz var, en azından oturup çay içmişliğimiz var, böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsınız?” ifadelerini kullandı.

“Ülkemize karşı teröristleri destekliyorlar”

“Hangi reformu yaparsak yapalım, hangi adımı atarsak atalım, hangi değerlerimizden taviz verirsek verelim, batı bizi hiçbir zaman kendisi gibi görmüyor” açıklamasında bulunan cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gerçeği AB’ye tam üyelik sürecinde bizzat yaşadığının altını çizdi. Erdoğan, “18 yıldır ülkede başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yaptım. AB ile olan görüşmelerin hep içinde oldum. Ama AB liderlerini hep tutarsızlıkları ile karşı karşıya olduk. Hiçbir zaman dürüst olmadılar. Sözlerinin arkasında durmadılar. Ülkemizin tam üyeliği için hangi şartları önümüze getirdilerse ‘tamam’ dedik, ne dedilerse yaptık, ne istedilerse taahhüt ettik fakat sonuçta ortaya çıktı ki, AB’nin bizi tam üye yapmaya en başından beri niyeti yokmuş. O güne kadar önümüze getirilen her şey oyalama taktiğinden ibaretmiş. Bu süreçte AB’nin bir değerler ve ilkeler bütünü değil, bir grup ülkenin saplantılarının esiri bir yapı olduğunu gördük. Hala da aynı saplantıyla bize yaklaşıyorlar. Ülkemize karşı teröristleri destekliyorlar, Yunanistan’dan teröristler giriyor, FETÖ’sü, PKK’sı giriyor, gittiği yer Almanya, Almanya’da bunlara oturum veriyor. Bir diğer kısmı Fransa’ya gidiyor. Onlara buralarda ev sahipliği yapıyorlar. Dostluk bu mu? Bunlarla başbaşa oturup konuştuğumuz zaman inkar ediyorlar. Her türlü marjinal grubu, her türlü sapkınlığı destekliyorlar. Bir tek bu ülkenin istiklali ve istikbali uğrunda gerektiğinde hayatını feda etmeyi göze alan milletine saygı duymuyor, onun yanında yer almıyor. Türkiye’ye karşı sergilediği ikiyüzlü tavır, AB’nin sonunun da ilanı olmuştur. Artık dünyada kimse bu birliğe bir değerler ve ilkeler manzumesi olarak bakmıyor” diye konuştu.

“Dostluğumuz var, en azından oturup çay içmişliğimiz var, böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsınız”

AB ile benzer bir yaklaşıma Amerika’daki kimi çevrelerden de maruz kaldıklarını belirten Erdoğan, ABD Başkan Adayı Joe Biden’in sözlerine ilişkin ilk defa konuştu. Erdoğan, “Bu ülke yıllarca NATO ittifakının doğu kanadının en önemli ülkesi olan Türkiye’yi terör örgütleri ile mücadelesinde yalnız bırakmıştır. DEAŞ’a karşı Suriye’de başlattığımız ve bugün 4. yıl dönümü olan Fırat kalkanı Harekatımıza bile bu ülke destek vermedi. Ne yazık ki, bir terör devleti kurulmasının da önünü açtı. Bu terör devletinin kurulması ile ilgili olarak her türlü silah desteğini binlerce kamyonlarla Fırat’ın doğusuna yığıyor. Bunları kendileri ile konuştuğumuz zaman ‘yok böyle bir şey’ dediler. Hepsi var, kayıtlarımızda var, istihbari bilgilerimizde var. Var oğlu var. Bununla kalmamış PKK-YPG terör örgütü ile bir olup ülkemize karşı pozisyon almışlardır. Demokratik hukuk devleti yerine terör örgütleri ile hareket etmeyi tercih eden bu hastalıklı zihniyet Amerikan siyasetini esir almıştır. Ülkemiz terör örgütlerinin saldırılarına uğradığında kafasını çeviren, darbeye maruz kaldığımızda heyecanla neticeyi bekleyen, darbeciler yenilince hepsine kucak açan bu zihniyet demokrasinin yüz karasıdır. Daha acısı, Amerika’daki politikacıların Türkiye ile ilgili faşist planlarını, niyetlerini, hesaplarını gizleme gereği dahi duymadan ifşa edebilmesidir. Türkiye’de darbe ile yapamadıklarını muhalefeti destekleyerek gerçekleştirmeyi düşündüklerini kameralar önünde söylemekten de çekinmiyorlar. Dostluğumuz var, oturup konuşmuşluğumuz var, en azından oturup çay içmişliğimiz var, böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsınız ama kullandılar” açıklamasında bulundu.

Joe Biden’in sözlerine cevap vermesi gereken muhalefeti de eleştiren Erdoğan, “Bu hezeyana cevap vermesi gereken bizden önce muhatap olarak gösterilen muhalefet olmalıdır. Dikkat ederseniz ben hiç cevap vermedim, maalesef ülkemiz muhalefeti bu ağır ithama tepkisini tüm şiddeti ile ortaya koymak yerine konunun niye aylar sonra gündeme geldiği gibi bir zırvanın arkasına sığınmayı tercih etmiştir. Çünkü bunların kafasında askeri darbeden hukuk-emniyet darbesine, siyasi darbeden toplumsal kaosa ve teröre kadar her türlü faşist yol ve yönteme yer vardır. Hayatlarının hiçbir döneminde umutlarını millete bağlamamış, gözleri hep dışarıya dönük olan siyasi anlayış Türkiye’nin en büyük ayıbı ve kaybıdır. Seçimlerde delikanlıca milletin karşısına çıkıp yarışmaya bile cesaret edemiyorlar. Bunun yerine şeytana pabucunu ters giydirmeyi hedefleyen binbir alavere, dalavere ile siyaset mühendisliği oynuyorlar. Türkiye için, Türk milleti için kalplerinde hiçbir hayali, kafalarında hiçbir projesi olmayanların tek yapabildikleri onun külahını buna, bunun külahını ona giydirmek suretiyle illüzyon peşinde koşmaktır. Harbi olun, hasbi olun, mert olun, delikanlı olun, yenileceksiniz. Öyleyse şerefinizle yenilin. Biz ‘yenilin’ dedikçe onlar Amerika’dan Avrupa’ya, terör örgütlerinden marjinal gruplara kadar gördükleri her melanete sarılıyor. Kin, husumet ve bağnazlıkla kararan gönüller gözlerini de kör ediyor. Hem de öyle kör ediyor ki kimlerle yürüdüklerine, kimlerden destek aldıklarına, kimlere hizmet ettiklerine dahi bakmıyorlar. Türkiye siyasetinin tek mottosunun ‘Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin’ haline dönüşmüş olması gerçekten yüreğimizi acıtıyor. Biz milletimizin desteği ile sandıkla geldik, gideceksek de öyle gideriz. Bunun kararını ne terör örgütleri, ne marjinal sapkın gruplar, ne Amerika ve Avrupa’daki husumet odakları verir, tek karar merci milletimizdir. Milletin iradesi duşunda yol ve yöntem arayanların bu ülkeye tek verebildikleri vesayet, cunta, darbe, terör, kaos, fakirlik ve huzursuzluk olmuştur. AK Parti bu çarkı milli iradenin üstünlüğü ile kırdığı için 18 yıldır iktidardadır. Çareyi millette değil de dışarıda arayanlar için bundan daha iyi örnek ve ibret olabilir mi? Biz Allah’ın izni ve milletimizin desteği ile 2023’te de ülkemize hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Şayet muhalefet ısrarla sarıldığı faşist kafayı değiştirmezse korkarım 2028 seçimlerinde de aynı şeyleri konuşuyor olacağız” dedi.