Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Zor günler!

Yazının Giriş Tarihi: 02.12.2021 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.12.2021 00:08

Her yazın bir kışı, her kışın bir yazı var. Bunu yaşayıp öğreniyoruz ve her mevsim değişikliğinde “güzel günler gelecek” diye düşünüp, kendimizi hem kışa hem de yaz sıcaklarına hazırlıyoruz.

Devren böyle gelmiş, böyle dönüp duruyor.

Tabi, insanların hayatta oldukları sürece, geçinmek için, yaşamak için bazı mücadeleleri vermeleri gerekiyor. Öncelikle toplumsal yaşantıda ihtiyaçlar çok fazla. İnsanın sadece kendi ihtiyaçları yok, eş ve çocukların ihtiyacı, ailenin ihtiyacı, çevrenin ihtiyacı gibi pek çok sıkıntılı ve bir o kadar da zevkli ve mutluluk dağıtan yaşantı şekillerimiz var.

Bazıları gerçekleştiriyoruz, bazıları için gerçekleşmesi adına dualar ediyoruz. Dileklerde bulunup, ağaçlara bazen çaput veya bez bağlayıp umutlanıyoruz. Tıpkı, yılbaşında 120 milyon lira ikramiye dağıtacağı açıklanan Milli Piyango’nun bu ikramiyesini, bilet alan herkesin kendi parası sayması, hayaller kurması gibi, gelip geçiyor zaman.

Piyango bu sene vurmazsa, seneye tekrar şansı denemek gerekiyor.

Dünya, Covid-19 salgını ve bu hastalığın evrim değiştirip, değişik isimlerle mikrop yaymasıyla uğraşıyor. İki yıldır, anamızdan emdiğimiz süt nerede ise burnumuzdan geldi şeklindeki ata sözümüzü tekrarlayıp duruyoruz.

Tehlike belli. Virüs geldi mi sonu ölümlere yol açan hastalıklar var. Salgın etrafımızda kol geziyor. Korunma adına çareler de var. İlk korunma, maske, mesafe ve temizlik. Bu üç kural çok önemli. İkinci korunma ise insanın kendi kendisine bakması ve etrafına dikkat etmesi. Üçüncü koruma, sağlık adına, toplum adına, insanlarımızın ömürlerinin ve yaşantılarının mutlu geçmesi adına, hastalıktan korunma adına aşı olma.

Bu konuda, bazı kişiler ayak diretiyorlar.

Bazıları ise olur olmaz laflarla insanların midelerini bulandıran ama kafa karıştıran, bazı kişileri ise inandıran söylemlerle insanları aşı olmaktan imtina eder hale getirdiler.

Bakın neler söylüyorlar; aşı insanları kısır yapıyormuş.

Aşı olmayan insanların en fazla söyledikleri söz bu.

“Ben çoluk, çocuk sahibi olmak istiyorum” diye konuşuyorlar.

Şimdi, bu söylemin yanlış ve çok tehlikeli olduğuna dair pek çok bilimsel veri var tıbbın elinde. Bende, kendi kendime yaptığım gözlemlere göre yazıyorum. Dünya genelinde milyarlarca insan aşı oldu. Türkiye’de milyonlarca insan aşı oldu. Milyonlarca hamile anne doğumdan önce veya sonra aşı oldu. Milyonlarca kadın ve erkek aşı oldu.

Etrafa şöyle bir bakalım. Aşı olduktan sonra hamile kalan milyonlarca kadın var. Erkekler içinde herhangi bir olumsuz durum gözükmüyor. Yeni evlenen ve aşı olan çiftlerden bazıları şu anda hamile, bazıları ise doğurup çocuklarını kucaklarına bile aldılar.

Demek ki, böyle bir sıkıntılı durum söz konusu değil.

Aşı karşıtı insanlar kendi kendilerine gelin güvey oluyorlar. Sonra da toplum ve halk sağlığı açısından tehlike oluşturuyorlar.

Sonra, virüse yakalandıklarında ise “doktor bana bir çare…” diye feryat figan ediyorlar.

Sözün özü şu; hayat sağlıklı iken güzel. Böylesine uydurma sözlerle insanların kendi sağlık ve mutluluklarını tehlike atmalarına gerek yok.

Gelelim, dünyadaki diğer sıkıntılara. Ekonomi berbat oldu. Kimileri, olayı Korona salgınına bağlıyor, kimileri ise üretim kısıtlaması nedeniyle gelen talep artışlarının karşılanmayışına. Yani, arz var, talep var ama, piyasaya sürülen mal ve hizmetler sıkıntılı. Yetmiyor.

O zaman da ekonomik dengeler alt üst oluveriyor. Türkiye de ekonomi açısından pek olumlu bir tablo yok. Hükümet, ekonomide yeni bir denemeye başladı. Bastırılmış döviz kuru uygulaması yerine, serbest döviz kuru ve üretime dayalı, ihracata dayalı, iç piyasa taleplerine göre üretim ve hizmet gerekliliklerine göre ekonomik planları uygulamaya koydu. Bu durum, döviz fiyatlarını yükseltti. Son bir ay içinde dolardaki yüzde 50’nin üzerindeki artış, piyasa mallarında fiyat yüksekliğine yol açtı. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin temel gıda maddelerinde yüzde 2 ile 5 arasında fiyat düşüklüğü talep etmesinin ana kaynağı bu.

Muhalefet ise, hükümetin ekonomideki dalgalanma, hayat pahalığı nedeniyle artık istifa etmesi, erken seçime gitmesini zorluyor.

İktidar, erken seçim olmayacağını, seçimlerin 2023 haziran ayında normal zamanında yapılacağını ifade ediyor.

Bu zaman zarfında, ekonominin düzene gireceğine, dalgalanmanın duracağına, insanların tekrar eski mutlu ve mesut hallerine geri döneceğine inanılıyor.

Kendi açımızdan baktığımızda ise elektrik, su, doğalgaz, telefon, internet gibi zorunlu kullanım mal ve hizmetlerine gelen zamlar, cebimize giren maaşları eritti. Götürdü. Bitti.

Hazine, alarm vermeye başladı.

İçinde bulunduğumuz zor günlerin izahı böyle….

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.