Okuma yazması olan,gördüğünü,duyduğunu anlayabilen herkesin malumu artık.

Çözülemeyen tüm dertler yerlerinde kalmak şartı ile ülke de ha bire bir şeyler oluyor.

Geneline bakılırsa da ülke insanın refahına,sağlığına yönelik her hangi bir şey yok aralarında.

İstanbul Sözleşmesi,Merkez Bankası filan derken bu gün dolar dokuz liranın kapısını tıklatıyor,Euro on lirayı çoktan geçti.

Ötesi lafı güzaf…

Ama ortada videolaradan müteşekkil birkaç günlüğüne de olsa yeni bir gündem topu var…

Şimdi;

Kimisi aman gidip ben de bir vurayım diyecek,kimisi ayyy bana değmesin diye sahada dört dönecek,

Kimisi fırsat belleyip kafa vurmaya çalışacak,kimisi tribünlere hoş görünmek için sektirmeye çalışacak,

Kimisi geriye kaykılıp rövaşatalık bir orta bekleyecek,kimisi taca çıksın da oyun soğusun diye  eli belinde etrafına bakınacak,

Kimisi Allah ne verdiyse tüm gücüyle nereye gittiğine bile bakmadan burun vuracak,kimisi ofsayta girip, top bana gelirse nasılsa hakem müdahale eder deyip salağa yatacak,

Kimisi neme lazım vururum gol mol olur altından kalkamam diye sakatlama numarası yapacak,

Kimisi çalım atmaya kalkıp topu kaptıracak,

Kimisi,üzerine basıp durdurmaya çalışacak,

Kimisi topa giriyorum ayağına faul yapacak,

Kimisi üzerinden atlayacak,

Kimisi göğsümde yumuşatayım da , ne şiş yansın ne kebap diye uğraşacak,

Kimileri de  üçü beşi bir araya gelip top çevirecekler,

Nasılsa kale boş ya,

Kalemşöründen siyasetçisine kim varsa kalecisiz kaleye gol atmaya çalışacak.

Çalışacak hafif oldu,çünkü sahada ki kör dövüşü topun atılması ile başladı bile.

Bunca sıkıntı arda arda yaşanırken böylesi bir topa ihtiyaç vardı herhalde ki taa çöllerden’den orta yapıldı.

Neyse biz topa dönelim;

Şimdi Anadolu insanının  deyimi ile depiklemeye çalıştığı top patlayana kadar sahada kalacak.

Ancak ben bu sürenin çok uzun olacağını pek sanmıyorum,çünkü bizde en uzun gündemin ömrü iki bilemedin üç gün.

Burada da aynı olacak,birileri ‘‘kaçılın çimleri sulayacağız’’diye sahaya basacaklar suyu top meselesi de sulandırılıp unutulanlar rafında kurumaya bırakılacak.

Kimisi vurduğu ile kalacak,kimisi vurmadığı ile kimisi de umduğu ile.

Belki topu ıskalayanlar bir olup jübile yapacak,belki de sahadakiler sıkılıp topu malzemeciye verecekler,bu ne biçim meşin yuvarlak diyecekler.

Ama bu işin en çok tribünlerde ki  LÜP lere yarayacağı da aşikar.

Lüp dediğim ‘Laf Üretim Programları’’ yani görüntülü radyo kıvamında ki tv kanalları.

Ne kadar sıfatı bol varsa çıkacak,top hakkında ahkam kesecek.

Ahali kimin haklı olduğuna karar verene,ne olup bittiğini anlayana kadar da aralara reklam alınıp temaşa devam ettirilecek.

Son tahlilde elde içi su dolu bir havan kalacak.

Tivitler havada uçuşacak,demeçler patlatılacak,kürsülerden ayarlar verilecek,manşetler,sürmanşetler köpürtülecek,itirazlarla itiraflar birbirine dolanacak…

Bir süreliğine ülkenin gündemi değiştirilecek,sonrasında can ciğer kuzu sarması olunacak ve olay bir  yerlerden yeni bir orta yapılana kadar sündürülüp gidecek.

Oysa hadise çok basit;

Latincede adına ''cui bono’’derler bir kavram var.

Kimin çıkarına? anlamına geliyor.

Ortaya çıkan problem ya da karar verilmesi gereken bir konu  rasyonel hesaplamayı gerektirecek kadar karmaşık bir yapıya büründüğünde kullanılan en akıllıca bu yöntem bence burada da geçerliğini koruyor.

On beş-yirmi gündür sahaya atılan topun etrafında ki gelişmeleri görüyor,yorumları okuyor,söylenenleri izliyorsunuz da hala karar veremediniz mi kim haklı kim haksız diye?

Kafanız mı karıştı iyice?

Sıkmayın canınızı;

Deyiverin içinizden, cui bono?

Hah işte ona verdiğiniz yanıt en doğru olanı…