Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yeni yıla dramla girdik

Yazının Giriş Tarihi: 01.01.2021 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.01.2021 00:01

Günleri, haftaları, ayları saydık, son saatleri saydık, dakikalar gelip geçti ve yeni yıl bizlere merhaba dedi. Şimdi 2021 senesinin ilk günündeyiz ve bizler 2020 senesinin son günlerini, sadece korona salgını ile değil, kadın cinayetleriyle kapattık.

Yani, dram içinde dram yaşadık.

Hepsinin ayrı bir hikayesi var. İçeriğine baksanız, hemen hepsi ayrı bir roman olur ve öyle sanıyorum ki, hayali romanlardan değil, gerçek bir hayat hikayesini anlattığı için okur sayısını da epey yüksek olur.

Kimsenin kimseye pek müdahanası yokmuş gibi gözükse de insanların birbirleriyle sürekli dayanışma içinde olmaları, hayatın zaten zorlayıcı kurallarıdır. Kimse tek başına, yanında bir başkası veya canlı olmadan yaşaması mümkün değildir. Kitaplarda okuduğumuz yalnız insanların bile bir arkadaşları, arkadaş saydıkları hayvanları var yanlarında..

İnsanlarda öyle. Tek başına yaşayamadıkları için toplum zamanla evlilik kuralı, aile kuralı oluşturulup getirilmiş. Böylece, insanların haklarına, birbirlerine saygı göstermesi, toplumdaki huzur ve barışın sağlanması adına ahlak kurallarının yerleşmesi sağlanmış. Örf ve adetlere göre toplu yaşam kuralları ayrıca belirlenmiş. Bu kurallara uymayanların toplumla ilişkilerine kısıtlama getirilmiş.

İnsanların toplu yaşama ayak uydurmaları epey zor olmuş. Bu nedenle de kanunlar, kurallar belirlenmiş. Pek çok konusu cezalandırma yöntemine gidilmiş. Hatta, Roma Hukuku kitaplarında yazdığına göre, her ailenin reisi, kendi eş ve çocukları üzerinde ölüm kararı verebilecek kadar yetkilere sahipmiş. Amaç, topluma karşı suç işleyenlerin, aileye karşı suç işleyenlerin bu toplumdan arındırılması olarak belirlenmiş.

Şimdi gelelim günümüze.

Kadınların kaderi belki de bu. Olmaz olsun, böyle kader…

Yada yaşadığımız toplumdaki eğitim sıkıntısı yüzünden böyle olaylar yaşanıyor. Hani, insanların diplomalı olması eğitimli oldukları anlamına gelmez diye ata sözlerimiz var ya, yaşadığımız olaylarında ispatı galiba bu. Kadın cinayetlerini gerçekleştirenler arasında üniversite mezunları da var, ilkokul mezunları da var, cahillerimiz de var.

Toplumun her kesiminde bir sıkıntı mevcut.

Kimisi namus iddiasında bulunuyor. Şimdi toplum kurallarına bakalım. Bir kadın ile erkek evlenip aile kurmuşlar. Sonra anlaşamayıp boşanmışlar. Aralarındaki aile birliği bitmiş. Her ikisi de evlenmeden önceki konuma gelmişler. Yani, medeni kanunlarımıza göre, her ikisi de artık isterlerse başka birisiyle beraber olabilirler. Burada ne kadının ne de erkeğin engel olma veya namus kirletmesi söz konusu değil.

Fakat, artık kim ne dediyse, bazı mahkemelerinde üzülerek söylüyorum bu iddia ve savunmaları indirim sebebi olarak görüp mahkeme ilamına yazarak böylece karar vermişlerse olayların başlangıç sıkıntısının fitili ateşlenmiş. Sonuç belli. Öldür kadını, namus cinayeti de, cezadan kurtul.

Bu medeni toplumlarda hoş karşılanacak olay değil. Türk toplumundaki tepkilere baktığımızda ise kabul görmeyen bir uygulama.

Çünkü, hepimiz bir kadından dünyaya geldik. Annelerimiz kadın, kız kardeşlerimiz kadın, eşlerimiz kadın. Dünyaya gelmesine neden olduğumuz çocuklarımız arasında kızlar, kadınlar var.

Bizlere, hayatın ilk adımlarını öğretenlerde kadınlar değil mi?

Evlerde daha konuşmaya başlamadan önce, bizleri besleyip yediren, giydiren, büyüten, ilkokul öncesindeki bütün eğitimleri veren, konuşmamızı bize öğretenler kadınlarımız, annelerimiz değil mi?

Hepsi, böyle iken, hatta peygamber efendimiz (SAV) “cennet kadınların ayakları altındadır..” diye açıklama yapmış iken, kadınlara yönelik bu öfke neden?

Konunun Sosyo psikolojik ve kriminoloji araştırmalarına göre, olayların başlangıç ve neticelenmesinde namus kavramından çok kıskançlık kavramı ilk planda yer alıyor. Bu dünya genelinde meydana gelen kadın cinayetleri ile ilgili olarak adli uzmanların yaptıkları, bilim insanların inceledikleri konular arasında yer alan bilgiler. Bazı katiller, boşandıkları eşlerini, kendilerini terk eden kadınları hazmedemiyorlar, kıskandıkları için öldürüyorlar, sonrada “namusumu temizledim” ifadesiyle cezadan kurtuluyorlar.

Bu mesele çok ciddi. Kanun yapıcı siyasetçilerimizin konuya bu bakış açısı ile yaklaşıp, kanunlarımızda gerekli düzenlemeyi yapmaları, adli mekanizmanın da bu konuda dikkatli olması, olayları yargılarken, adli kavuşturma sırasında “namusumu temizledim…” ifadelerinin ne kadar gerçek olup olmadığı konusunda iyi bir araştırma ve inceleme yapması gerekiyor.

Yeni senenin ilk günü böyle bir konuyu yazmak istemezdim. Ama, son günlerde cinayete kurban giden kadınların yaşadıkları görünce inanın insanlarımız ne kadar güvende diye düşünmeye başladım. Bir kişinin hayatına kast edip onu öldürmek bu kadar mı kolay diye düşünüyorum etrafımdaki herkes gibi. Bu top0lumun nüfusunun yarısını kadınlarımız oluşturuyor. Bizlerinde ilk öğretmenleri onlar.

2020 senesini tarihin sayfalarına gönderdik. 2021 senesinin ilk günündeyiz. Bu senenin sağlık, huzur, mutluluk ve neşe dolu geçmesini istiyoruz. İnşallah yaşanılan bu kadın cinayetleri de son olur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.