Uluslararası dengelerin ülkelerin siyasi yönetimlerini hızla değiştirdiği bir dönemde, Türkiye’nin 2025 - 2030 projeksiyonunu iyi okumak zorundayız. Dünya liderlerinin Uzakdoğu’dan başlayarak Ortadoğu ve Avrupa'da hızla gençleştiği bir dönemde Türkiye’nin siyasi ve ekonomik konjektörünü doğru değerlendirenler kazanacak.

Onlarca yazımızda ifade ettiğimiz bulgular ve ortaya çıkan sonuçlar her defasında hem yerel hemde ulusal tüm dinamikler ile Ankara’ya, “demedim mi? demedim mi? Ben, size demedim mi?” ifadelerimi yeniden tekrarlamama neden oluyor. Ben yine haklı çıkacağım ancak beni dinleyenler bu sefer daha fazla kazançlı çıkabilir. Tabi naisplerinde varsa…

Türkiye’nin genelinde yoğun bir değişim süreci yerel seçimler itibariyle başlamasına rağmen, Adalet ve Kalkınma Partisi yerinde saymaya devam ediyor. Uzatmalı istişare toplantıları içerisinde boğulan AK Parti’nin Ekim ayı itibariyle dağılma sürecine girmesi muhtemel. Ve yine Kasım ayı bütçe görüşmeleri sürecinde bazı Milletvekilleri ile eski Bakanların Yeniden Refah Partisi'ne yada Milliyetçi Hareket Partisi'ne geçeceği yönünde ciddi kulisler olduğunu belirtmek isterim. Tabi bu süreçte yerel yönetimlerde söz hakkını ele geçiren Cumhuriyet Halk Partisi'nin halen daha yerele dair eski dönemlerin borçlarını ifşa etmenin ötesine gitmemeleri ve beraberinde 2024 yılına dair şu ana kadar herhangi bir icraat göstermemeleri toplumda tepkiyle karşılanıyor.

Cumhur İttifakının dağılacağı yönündeki iddialara rağmen Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin doğru adımları ile bütünleşme yönünde pozitif ivme sağlayan süreç, sonuç itibariyle 2026 yılı itibariyle yeni bir iktidarın doğuşu ile son bulacak gibi duruyor.

Bakanlar ve Milletvekilleri başta olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genelinin değişmesi yönündeki sandığa gidip İlçe ve İl ile Büyükşehir Belediye Başkanlarına oy vermeme ile sonuçlanan süreci AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem siyasette hemde bürokraside değişim ile sonuçlandıramadı. Toplumun değişim çağrısını kulak ardı ederek yaklaşık iki aylık bir süreci ürün ve hizmetlere zam ile sonuçlandıran AK Parti hükümeti, yeni iktidarı kendi içerisinden çıkaracak diyebiliriz. Ekonomik daralmanın iflas ve konkordato süreçlerini başlatması ile süregelen kriz, önümüzdeki aylarda artan işsizlik ile kendini iyiden iyiye hissettirecek.

Ortaya çıkan tüm koşullar ve İran Cumhurbaşkanı ile Dışişleri Bakanının helikopter kazası dikkate alındığında küresel güçler küresel bir değişim için düğmeye çoktan bastı. Ve erken seçim çok uzak değil…