Uzun uzadıya yazılar yazmaya, haftalarca süren canlı yayınlarda süreçleri tartışmaya gerek var mı? Niye direniyoruz? Neye direniyoruz? Güç, sadece para mı? Güç, sadece nüfus mu? Güç, birlik ve beraberlik içerisinde hepimizi aynı bilerek, eşit ve adil bir bütünlük kurmak değil mi? İşte bu sorular düzleminde şehrimizi, bölgemizi ve ülkemizi değerlendirmek istiyorum! Bursa'dan Marmara'ya, Marmara'dan Türkiye’ye bir güç yolculuğuna var mısınız?
Kaç şiddetinde bir depreme dayanabilir; evlerimiz, işyerlerimiz, yollarımız, hastane ve okullarımız? Ve hatta barajlarımız ile köprülerimiz kaç şiddetinde bir depreme dayanabilir? Peki, bir sel olursa ne yapacağız? Yıkılan kaç barajın suları Bursa'nın merkezine ulaşır? Doğal bir afet yada sabotaj sonrası yıkılması halinde kaç barajın suyu şehir merkezlerine ulaşır? Sular altında kalması muhtemel ev, okul, işyeri, yol ve köprüler ile hastaneler var mı? Mesela Yüzüncü Yıl Atatürk stadyumu olası bir sel veya deprem olduğunda kaç şiddetinde bir olağanüstü duruma dayanıklı diye hiç düşündünüz mü?
Otellerin yangına ne kadar dayanıklı olup olmadığını tartışmaya açmıyorum! Onlarca can, onlarca çocuk öldükten sonra onlarca aileye ve eve acı düştükten sonra herhalde sorumluluk sahipleri sorumluluklarını yerine getirmeye başlamışlardır diye düşünüyorum! Yoksa halen daha oteller ve kamu misafirhaneleri ile öğretmenevleri denetlenmeye başlanmadı mı?
Dedim ya yazının en başında “bir memleket meselesi” diye! Sahi memleket dernekleri ne iş yapıyorlar? Acaba memleketleri depreme, yangına, sel ve diğer afetler ile terör saldırılarına karşı ne kadar hazırlıklı? Veyahut kurulu bulundukları şehirler! Evet, bulunduğumuz şehir, bölge ve Türkiye hangi sürece ne kadar hazır diye hiç düşündünüz mü? Dedim ya “bir memleket meselesi” diye yazımın en başında. İşte böyle bir başlangıç yapalım istedim pazar günümüze…
Bu pazar günü oturup düşünün! Biz, Bursa'dan başlayarak düşünelim ve yayalım tüm şehirlere bu düşünceyi. Düşünmenin ötesine geçerek uygulayalım artık yapılması gerekenleri ne dersiniz? Bursa'da kaç Belediye Başkanı var? Kaç Belediye Meclis Üyesi, Muhtar ve Milletvekili hatta kaç Kaymakam ve İl Müdürü ile makam sahibi…
Düşünsenize? Bir doğal afet olduğunda kimler önce can derdine, canan derdine düşecek? Kimler koca bir şehri kurtarma telaşında olacak? 6 Şubat depremleri ders olmadı hepimiz biliyoruz bunu değil mi? Ders almış olsaydık yanar mıydı? Bolu Kartalkaya'da onlarca can, onlarca çocuk ve aileler…
Kimseyi sorumlu tutmuyorum ben! Hepimiz eşdeğer seviyede suçlu ve sorumluyuz diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanı, Bakan, Milletvekili ve Belediye Başkanları ile tüm Meclislerdeki Meclis Üyeleri ile Muhtarları biz seçmedik mi? Ama oy vererek ama oy vermeye gitmeyerek koltuklarında oturanları o koltuklara biz taşımadık mı?
Evet, bir memleket meselesi bizimkisi! Yaşamlarımız başta olmak üzere çocuklarımız ve hayat içerisindeki tüm kazanımlarımız. Bugün bir seçim olsa hangi partiye hangi adaya oy verirsiniz diye sormuyorum sizlere! Şu an bir deprem olsa sel olsa yangın çıksa terör saldırısı olsa ilk ne yaparsınız diye soruyorum sizlere! İlk kimi kurtarırdınız? Kendinizi mi? Anne veya Babanızı mı? Evlatlarınızı mı? Karınızı, kocanızı veyahut paralarınızı yada altın ve mücevherlerinizi mı? Şimdi, siz düşünün ve karar verin! Yarın o acı saniyeler içerisinde bir karar vermeden önce şehirlerimizde ki, bölgemizdeki ve ülkemizdeki tüm dinamikleri harekete geçirmek için harekete geçmeye hazır mıyız? Yoksa ölüm zaten kaçınılmaz son değil mi? Siz, tüm bunları düşünürken ben son bir defa daha sormak istiyorum! Tüm bu yazdıklarım bir memleket meselesi değil mi?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ömer KÜÇÜKKAYA
Bir memleket meselesi…
Uzun uzadıya yazılar yazmaya, haftalarca süren canlı yayınlarda süreçleri tartışmaya gerek var mı? Niye direniyoruz? Neye direniyoruz? Güç, sadece para mı? Güç, sadece nüfus mu? Güç, birlik ve beraberlik içerisinde hepimizi aynı bilerek, eşit ve adil bir bütünlük kurmak değil mi? İşte bu sorular düzleminde şehrimizi, bölgemizi ve ülkemizi değerlendirmek istiyorum! Bursa'dan Marmara'ya, Marmara'dan Türkiye’ye bir güç yolculuğuna var mısınız?
Kaç şiddetinde bir depreme dayanabilir; evlerimiz, işyerlerimiz, yollarımız, hastane ve okullarımız? Ve hatta barajlarımız ile köprülerimiz kaç şiddetinde bir depreme dayanabilir? Peki, bir sel olursa ne yapacağız? Yıkılan kaç barajın suları Bursa'nın merkezine ulaşır? Doğal bir afet yada sabotaj sonrası yıkılması halinde kaç barajın suyu şehir merkezlerine ulaşır? Sular altında kalması muhtemel ev, okul, işyeri, yol ve köprüler ile hastaneler var mı? Mesela Yüzüncü Yıl Atatürk stadyumu olası bir sel veya deprem olduğunda kaç şiddetinde bir olağanüstü duruma dayanıklı diye hiç düşündünüz mü?
Otellerin yangına ne kadar dayanıklı olup olmadığını tartışmaya açmıyorum! Onlarca can, onlarca çocuk öldükten sonra onlarca aileye ve eve acı düştükten sonra herhalde sorumluluk sahipleri sorumluluklarını yerine getirmeye başlamışlardır diye düşünüyorum! Yoksa halen daha oteller ve kamu misafirhaneleri ile öğretmenevleri denetlenmeye başlanmadı mı?
Dedim ya yazının en başında “bir memleket meselesi” diye! Sahi memleket dernekleri ne iş yapıyorlar? Acaba memleketleri depreme, yangına, sel ve diğer afetler ile terör saldırılarına karşı ne kadar hazırlıklı? Veyahut kurulu bulundukları şehirler! Evet, bulunduğumuz şehir, bölge ve Türkiye hangi sürece ne kadar hazır diye hiç düşündünüz mü? Dedim ya “bir memleket meselesi” diye yazımın en başında. İşte böyle bir başlangıç yapalım istedim pazar günümüze…
Bu pazar günü oturup düşünün! Biz, Bursa'dan başlayarak düşünelim ve yayalım tüm şehirlere bu düşünceyi. Düşünmenin ötesine geçerek uygulayalım artık yapılması gerekenleri ne dersiniz? Bursa'da kaç Belediye Başkanı var? Kaç Belediye Meclis Üyesi, Muhtar ve Milletvekili hatta kaç Kaymakam ve İl Müdürü ile makam sahibi…
Düşünsenize? Bir doğal afet olduğunda kimler önce can derdine, canan derdine düşecek? Kimler koca bir şehri kurtarma telaşında olacak? 6 Şubat depremleri ders olmadı hepimiz biliyoruz bunu değil mi? Ders almış olsaydık yanar mıydı? Bolu Kartalkaya'da onlarca can, onlarca çocuk ve aileler…
Kimseyi sorumlu tutmuyorum ben! Hepimiz eşdeğer seviyede suçlu ve sorumluyuz diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanı, Bakan, Milletvekili ve Belediye Başkanları ile tüm Meclislerdeki Meclis Üyeleri ile Muhtarları biz seçmedik mi? Ama oy vererek ama oy vermeye gitmeyerek koltuklarında oturanları o koltuklara biz taşımadık mı?
Evet, bir memleket meselesi bizimkisi! Yaşamlarımız başta olmak üzere çocuklarımız ve hayat içerisindeki tüm kazanımlarımız. Bugün bir seçim olsa hangi partiye hangi adaya oy verirsiniz diye sormuyorum sizlere! Şu an bir deprem olsa sel olsa yangın çıksa terör saldırısı olsa ilk ne yaparsınız diye soruyorum sizlere! İlk kimi kurtarırdınız? Kendinizi mi? Anne veya Babanızı mı? Evlatlarınızı mı? Karınızı, kocanızı veyahut paralarınızı yada altın ve mücevherlerinizi mı? Şimdi, siz düşünün ve karar verin! Yarın o acı saniyeler içerisinde bir karar vermeden önce şehirlerimizde ki, bölgemizdeki ve ülkemizdeki tüm dinamikleri harekete geçirmek için harekete geçmeye hazır mıyız? Yoksa ölüm zaten kaçınılmaz son değil mi? Siz, tüm bunları düşünürken ben son bir defa daha sormak istiyorum! Tüm bu yazdıklarım bir memleket meselesi değil mi?