Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Paraşüt

Yazının Giriş Tarihi: 22.03.2015 10:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.03.2015 10:52

 

Uçak havalanalı epey oldu.

Hava alanına yetmiş yedi mil kaldı. Yolcularındaki heyecanı sormayın. Hepsi iner inmez yapacaklarını anlatıyor birbirine hararetle. Birden bire kaptan uçağı otomatik pilota alıyor kalkıyor yerinden, paraşütünü takıyor. Tüm yolcu ve mürettebatın hayret dolu bakışları arasında uçağın tahliye kapısına yöneliyor, açıyor ve kendini boşluğa bırakıyor. Uçakta, yolcularda kalıveriyorlar öylece.

Bu bir film senaryosu olsa iş yapar mıydı bilmem ama, parti uçağından tam da iniş takımları açılmak üzereyken atlayıp, uçağı ve içindekileri kaderlerine terk etmenin asla iş yapmayacağı kanaatindeyim.

İnsanlar siyaseti neden yaparlar?

Mutlak bir beklentileri vardır da ondan. Kimisi mevcut sistemin değişmesini ister, kimisi ideolojik fikirlerinin ülke yönetiminde karşılık bulmasını diler, kimisi romantik, kimisi radikal kazanımların peşindedir. Kimisi de siyasi ikbal arayışından girmiştir bu sıcak havuza. İşte en ihtiraslısı da odur, siyaset enstrümanlarının. Ben diyerek başlayıp, ben diyerek yola devam eden, ille de ben diyerek de mevki ve makam arayanı yani.

Çok zor koşullarda çalışan, paranın birinci unsur olduğu bir uğraşı para olmadan yapmaya çalışan, kendini, ailesini ertelemek pahasına davasına sahip çıkan, kurumsal borçları üstlenerek kişisel itibarını tehlikeye atan insanlara “Haydi bakalım, iktidara yürüyüşümüz başladı” diyerek gaz verenlerin, ‘zamanıdır’ diyerek, paraşüt takıp, kişisel menfaatlerine iniş yapmaya çalışmalarını sindirmek çok güç.

Siyasetçi her şeyden önce, kendisini taşıyan gruplara karşı vefalı olmak zorundadır. Şahsi kazanımlarını düşünmek de sıralamasının en sonunda yer almalı. Parti örgütleri gönüllülük esasına göre yapılanırlar. Dolayısı ile lider bu esasın gerektirdiği donanıma sahip olan kişidir.

Bu kadar lafı neden ettim?

Ettim çünkü seçmen arasında mutlak surette belirli bir teveccüh görecek bir partinin Bursa örgütünün, şu an içerisinde bulunduğu durumdan vazife çıkartma gerekliliğini hissetim. Parti başkanın partiyi bir kalemde silip, bağımsız milletvekilliğine adaylığını koymasının, en azından ahde vefasızlık olduğunu düşünüyorum. Hele bu parti bir ideoloji partisi olunca, ahde vefasızlık, düş kırıklığına dönüşüyor.

Partiyi ve liderini davranışlarından dolayı yargılamak elbette haddim değil. Ben hadiseye sadece etik açıdan bakıyorum. Konumu, geçmişi ne olur ise olsun, kişinin kendisi için yol arkadaşlarını yalnız bırakmasını kabul etmenin mümkün olmadığını düşünüyorum. Gösterilen çabayı ve verilen emeği haberlerini yaptığım için yakından biliyorum. İl başkanın yaşadığı gelgitlere çok yakından tanık oldum; o ve arkadaşlarının göğüsledikleri sorunlar karşısında beyefendiliklerinden asla ödün vermediklerine de. İnanın başkanlarının bu davranışını bile çok vakur bir şekilde karşıladılar. Ancak üzüntüleri ve hayal kırıklıkları gözlerine bakınca derhal anlaşılıyor.

Peki biz neden seçim yapıyoruz? Bizi yönetecek olanları seçmek için diye öğretmişlerdi ilk okul çağlarımızda değil mi? Bunun ne kadar soft bir tanım olduğunu anlayacak yaşlardayız artık. (Hoş zamane çocuklarına asla yeterli gelmez bu tanımlama ya neyse.) Şimdi bu sorunun yanıtını ‘şahsi ikbal için’ diye veren bir çocuğa, ’hayır, yanlış’ diyebilme lüksümüzün olduğunu sanmıyorum.

Algı bu ama…

Herkes siyasetin, önce kişisel çıkar için yapıldığı görüşünde birleşiyor. Gökyüzünden süzülen bunca paraşüte bakınca, haksızda sayılmazlar…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.