Özellikle Büyük Şehir Belediye başkanlığına talip adayların seçim vaatlerine bakıyorum.
Adayların Bursa’nın geleceğine yönelik birbirinden önemli projeleri var.
İnsan bunları duydukça bugüne dek bu kenti yönetenler ne yapmışlar acaba diye düşünmeden de edemiyor doğrusu.
Öyle ya, vaatlerin hepsi bir ertelenmişliğe, bir boş vermişliğe, bir plansızlığa ya da başka bir şeylere denk geliyor.
Tamam metro, tramvay, banliyö hatları, yeni çevre yolları, su ücretinin düşürülmesi ulaşımda indirim, Vakıf park, Gökdere vadisi, ereğinden çok sapsa da kentsel dönüşüm, turist çekecek cazibe merkezi yatırımlar, şehri batıya doğru büyütmek filan çok önemli…
Vaatlerin hepsi insan odaklı ve özneli.
Buna şapka çıkartılır da
Kent ve kentlilik bilincinden n’ber?
Bu kadar yoğun göç alan Bursa’nın sadece ulaşım vs. sorunları mı var?
Bursalının Bursa’da yaşadığının farkında olması için hangi önlemler alınacak, eğitim odaklı hangi projeler devreye sokulacak, gittikçe bir Ortadoğu şehrini andıran kentimiz hangi yöntemlerle yitirdiği kişiliğine geri döndürülecek?
Onu diyen yok işte.
Varsa trafik, yoksa metro.
Bunları kullananların onları kullanırken neler yapmaları hangi kurallara mutlak surette uymaları gerektiğine dair alt projeler varsa da ben bilmiyorum.
Bir kentte yaşamanın kendine özgü kuralları var.
Hele Bursa’nın iki kere var.
Sosyoloji buna ‘kentlilik bilinci’ diyor.
Kentlilik bilincini ise ‘’Kentte yaşayan bireylerin veya örgütsel yapıların kente özgü tutum ve davranış sergilemeleri, birer kentli birey, aktör, paydaş olduklarının bilinciyle buna uygun davranmaları anlamına geliyor’’ diyerek açıklıyor.
Dolayısı ile de bu bilincin oluşması bireylerin yaşadıkları kent ile kentteki diğer bireyler, kurumlar ve kuruluşlar arasında anlamlı, güçlü ve sürdürülebilir bağlar kurabilmeleri ve kendilerini yaşadıkları kentin bir parçası gibi hissetmeleriyle mümkün.
Nüfusu üç milyona dayanan Bursa’da kentlilik bilincinin oluşturulması ile ilgili son derece ciddi çalışmalar yapılması gerekliliği kanaatindeyim.
Özellikle bir kenti ortaklaşa paylaşanların o kentin dokusuna uyum sağlamaları ve hangi değerleri taşıyan bir kentte ikamet ettiklerini öğrenmeleri için tedbirler alınması gerekliliğini de savunuyorum.
Konunun uzmanları Kentlilik bilincinin oluşumu için üç temel yaklaşım öngörüyorlar;
İlki, kentin tarihi ve kültürel değerlerinin farkına varmak ikincisi, kentin fiziksel kültürel ve sosyal dönüşümünü gerçekleştirmek üçüncüsü ise kente aidiyet duygusunu hissederek kenti sahiplenip korumak…
Bu üçlünün Bursa’ya ne denli yansıdığını sayın adayların takdirlerine bırakıyorum.
Projeler ne kadar büyük bütçelerle oluşturulurlarsa da nihayetinde onların getirilerini bu kentte yaşanlar kullanacaklar.
Trafikte canavarlaşan, istediği her yere tüküren, parkları bahçeleri piknik alanı gibi kullanan, piknik alanlarını ise pislik içerisinde bırakan, birbirinin hakkını gözetmeyen, yaşadığı kentin tarih içerisinde ki yolculuğundan bile bihaber olanların çoğunluğu teşkil ettiği bir kentte yüz tane yol yapılsa, bin tane park açılsa ne yazar?
Kentlilik bilincinin geliştirebilmesi için, öncelikle kentsel yaşam kültürünün oluşturulması, bireylerin sosyal ve kültürel anlamda eğitilmeleri gerekiyor.
Ceğizler, cağızlar da bu eğitim olmadan sadece vaatle sınırlı kalıyor.
Çünkü kentler, kendisini yönetenlerden daha çok, orada yaşayanlarındır.
Eğer kentin insanı katılımcı yaklaşım, kentin planlanma, biçimlenme, yönetilme ve denetlenme süreçlerine aktif katılım sağlamazlarsa her seçimde aynı söylemlerin tekrarı kaçınılmaz oluyor.
Zaman zaman insanlara soruyorum;
Neden başka şehre değil de Bursa’ya yerleştiniz diye?
Aldığım yanıtların ortak paydası ‘bura iyi’ den öteye ye geçmiyor.
İyi dedikleri de kendilerine göre iyi olanlar tabi.
Demem o ki bu seçimde de öncelik inşaata.
Kent kültürü ve bilinci adayların bile ilgisini çekmiyorsa
Olacağı da o zaten.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Kentlilik bilincinden n’ber?
Artık yerel seçime iki buçuk hafta kaldı.
Özellikle Büyük Şehir Belediye başkanlığına talip adayların seçim vaatlerine bakıyorum.
Adayların Bursa’nın geleceğine yönelik birbirinden önemli projeleri var.
İnsan bunları duydukça bugüne dek bu kenti yönetenler ne yapmışlar acaba diye düşünmeden de edemiyor doğrusu.
Öyle ya, vaatlerin hepsi bir ertelenmişliğe, bir boş vermişliğe, bir plansızlığa ya da başka bir şeylere denk geliyor.
Tamam metro, tramvay, banliyö hatları, yeni çevre yolları, su ücretinin düşürülmesi ulaşımda indirim, Vakıf park, Gökdere vadisi, ereğinden çok sapsa da kentsel dönüşüm, turist çekecek cazibe merkezi yatırımlar, şehri batıya doğru büyütmek filan çok önemli…
Vaatlerin hepsi insan odaklı ve özneli.
Buna şapka çıkartılır da
Kent ve kentlilik bilincinden n’ber?
Bu kadar yoğun göç alan Bursa’nın sadece ulaşım vs. sorunları mı var?
Bursalının Bursa’da yaşadığının farkında olması için hangi önlemler alınacak, eğitim odaklı hangi projeler devreye sokulacak, gittikçe bir Ortadoğu şehrini andıran kentimiz hangi yöntemlerle yitirdiği kişiliğine geri döndürülecek?
Onu diyen yok işte.
Varsa trafik, yoksa metro.
Bunları kullananların onları kullanırken neler yapmaları hangi kurallara mutlak surette uymaları gerektiğine dair alt projeler varsa da ben bilmiyorum.
Bir kentte yaşamanın kendine özgü kuralları var.
Hele Bursa’nın iki kere var.
Sosyoloji buna ‘kentlilik bilinci’ diyor.
Kentlilik bilincini ise ‘’Kentte yaşayan bireylerin veya örgütsel yapıların kente özgü tutum ve davranış sergilemeleri, birer kentli birey, aktör, paydaş olduklarının bilinciyle buna uygun davranmaları anlamına geliyor’’ diyerek açıklıyor.
Dolayısı ile de bu bilincin oluşması bireylerin yaşadıkları kent ile kentteki diğer bireyler, kurumlar ve kuruluşlar arasında anlamlı, güçlü ve sürdürülebilir bağlar kurabilmeleri ve kendilerini yaşadıkları kentin bir parçası gibi hissetmeleriyle mümkün.
Nüfusu üç milyona dayanan Bursa’da kentlilik bilincinin oluşturulması ile ilgili son derece ciddi çalışmalar yapılması gerekliliği kanaatindeyim.
Özellikle bir kenti ortaklaşa paylaşanların o kentin dokusuna uyum sağlamaları ve hangi değerleri taşıyan bir kentte ikamet ettiklerini öğrenmeleri için tedbirler alınması gerekliliğini de savunuyorum.
Konunun uzmanları Kentlilik bilincinin oluşumu için üç temel yaklaşım öngörüyorlar;
İlki, kentin tarihi ve kültürel değerlerinin farkına varmak ikincisi, kentin fiziksel kültürel ve sosyal dönüşümünü gerçekleştirmek üçüncüsü ise kente aidiyet duygusunu hissederek kenti sahiplenip korumak…
Bu üçlünün Bursa’ya ne denli yansıdığını sayın adayların takdirlerine bırakıyorum.
Projeler ne kadar büyük bütçelerle oluşturulurlarsa da nihayetinde onların getirilerini bu kentte yaşanlar kullanacaklar.
Trafikte canavarlaşan, istediği her yere tüküren, parkları bahçeleri piknik alanı gibi kullanan, piknik alanlarını ise pislik içerisinde bırakan, birbirinin hakkını gözetmeyen, yaşadığı kentin tarih içerisinde ki yolculuğundan bile bihaber olanların çoğunluğu teşkil ettiği bir kentte yüz tane yol yapılsa, bin tane park açılsa ne yazar?
Kentlilik bilincinin geliştirebilmesi için, öncelikle kentsel yaşam kültürünün oluşturulması, bireylerin sosyal ve kültürel anlamda eğitilmeleri gerekiyor.
Ceğizler, cağızlar da bu eğitim olmadan sadece vaatle sınırlı kalıyor.
Çünkü kentler, kendisini yönetenlerden daha çok, orada yaşayanlarındır.
Eğer kentin insanı katılımcı yaklaşım, kentin planlanma, biçimlenme, yönetilme ve denetlenme süreçlerine aktif katılım sağlamazlarsa her seçimde aynı söylemlerin tekrarı kaçınılmaz oluyor.
Zaman zaman insanlara soruyorum;
Neden başka şehre değil de Bursa’ya yerleştiniz diye?
Aldığım yanıtların ortak paydası ‘bura iyi’ den öteye ye geçmiyor.
İyi dedikleri de kendilerine göre iyi olanlar tabi.
Demem o ki bu seçimde de öncelik inşaata.
Kent kültürü ve bilinci adayların bile ilgisini çekmiyorsa
Olacağı da o zaten.