Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İronik hallerimiz…

Yazının Giriş Tarihi: 29.07.2021 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.07.2021 00:01

Üçü Bilim Kurulu üyesi dört profesörün ülkemizde 22 milyon kişinin neden aşı olmadıklarına dair saptamaları şunlarmış;

İnsanlar,

- COVID-19’a inanmıyorlarmış.

- Aşının etkisiz olduğunu düşünüyorlarmış.

- Yan etkilerden korkuyorlarmış.

- Aşıyla çip takıldığını düşünüyorlarmış.

- Aşının kısırlık yaptığına inanıyorlarmış.

- Yabancı ajanların devrede olduğunu söyleyen varmış,bir kısım da buna sahi sanıyormuş.

- Türk aşısını bekliyorlarmış.

- Alerji yapabilir diye korkuyorlarmış.

- İhmalkar olanlar varmış.

- “Bana bir şey olmaz” diyorlarmış.

Kendimizi  zorlayarak saptamaların aşının etkisiz olduğunu düşünmelerini, yan etkilerden korkmalarını ve bunca şaibeden sonra Türk aşısını bekliyor olmalarını makul neden sayarsak  geri kalan çekincelerin bilimsel birer dayanakları olmadıkları ortada.

Hatta saçma sapan oldukları ortada.

Hoş makul sayılabileceklerin de onlardan bir farkı yok ama bu konuda çokta ketum olunmamalı diye düşünüyorum.

Buraya hiç oturmasa da hani bireysel özgürlük,reddetme hakkı filan diye fiyakalı sözcükler filan var ya o bakımdan.

Beni asıl şaşırtan aşı karşıtlarının içinde bulundukları ironik durum;

Öyle ya,

Yediklerinin ve içtiklerinin tamamına yakınında kansorejen maddeler bulunan,GDO lu besin maddelerini nelere yol açtığını düşünmeden götüren,bin türlü hile ile içerikleri değiştirilen gıdaları aldırmadan tüketen, marketlerden aldıkları ürünlerin son tüketim tarihlerine bakmaya gerek görmeyen, görenlerinin de çoğunun değiştirilmiş etiketleri fark etmediği, gıda boyalarında ki tehlikeyi umurasamayan, obeziteyi tetikleyen hamburger nevi yağ toplarını bayıla bayıla yiyen,plastik damacanalarda ki suları sağlıklı sayan,çayını yemeğini kireçli sularla yapan, her gün vücuduna aldığı katkı maddeleri ile sağlığı bozulan,çevre sorunlarına duyarsızlığı neticesinde türlü hastalıklara yakalanan,kış aylarında bacalardan çıkan zehirleri soluyan buna karşın hava kirliliği haberlerini vaka-i adiyeden sayan,denizlerimiz ve akarsularımızda ki aşırı kirlenmeyi zinhar önemsemeyen, birbirlerinden duydukları tıp dışı yöntemlerle dertlerine çare arayan, her on erkeğinin altısının, her on kadının üçünün sigara içtiği, teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği bu çağda bile koca karı ilacı diye bir öğretiye ölümüne sahip çıkan,ziyan olmasın diye zamanı geçmiş ya da hastalığı ile hiç alakası olmayan ilaçları yutmakta/içmekte beis görmeyen,ölümcül zırai ilaçlarla yetiştirilen sebze meyvayı yerken bu güçlü olasılığı aklına hiç getirmeyen,taklit tağşiş yönetmeliğinden bi haber kısacası yumurtasından etine,meyvesinden baklagiline tükettiği hemen her şey şüpheli olan ve dahi sağlığına yönelik yüzlerce tehdide hiç yokmuşlar muamelesi yapan  milyonlarca insanın konu aşı olunca birden bire  ‘Eyvah bize çip takacaklar’ diye paniklemeleri ironi değil de ne?

Bendeniz bu saatten sonra insanların aşı konusunda bilinçlendirilmelerinin ve ikna edilmelerinin artık pek mümkün olmadığını düşünenlerdenim.

Çünkü her hangi bir toplumsal algıyı kırmanın atomu parçalamaktan çok daha zor olduğuna inanıyorum.

Ancak hadise ‘N’apalım birader aşı olan olur olmayanı da yakalayıp zorla aşılayacak değiliz ya’ya da bağlanamayacak kadar ciddi ve insanların sanrılarıyla hezeyanlarına teslim edilemeyecek kadar da mühim.

Yetkililerin sosyal medyadan yaptıkları romantik aşı çağırılarının da adı geçen 22 milyon üzerinde dişe dokunur bir etkilerinin olmadığı da aşikar.

Bu arada o 22 milyonun net nüfusumuzun (brütü siz biliyorsunuz) yüzde 26 küsuruna denk geldiğinin, hali hazırda toplumsal bağışıklık oranı olan yüzde 67 den de çok uzak olduğumuzun da altını çizmek gerekiyor.

Korkarım yine tek olan doğruyu orasından burasından çekiştirerek uzatmaya olmadı esnetmeye o da olmadı değiştirmeye çalışarak korona konusunda son bir buçuk yılda olduğu gibi hatırı sayılır bir zaman kaybedeceğiz ve bedelini de sadece kerameti kendinden menkul gerekçelerle aşı olmayanlar değil yine milletçe hepimiz ödeyeceğiz.

Geçen gün bir arkadaşım ‘Sence bu korona meselesi biz de ne kadar daha sürer?’diye sordu.

Sorusuna ironik mi reel mi? diye soruyla yanıt verdim; tatmin olmadı.

Sahi sizce daha ne kadar sürer ?

Reel ama,ironik değil…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.