Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Güneş Balçıkla Sıvanmaz; Hele Sanat Güneşi Hiç…

Yazının Giriş Tarihi: 14.01.2021 00:14
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.01.2021 00:14

‘‘Zeki Müren 1952 senesinde sahneye çıktığı vakit, smokiniyle birinci sınıf 
şarkı söyleyen biriydi. Sesi de pırlanta gibiydi. Özel hayatı sebebiyle 
60'ların sonunda kötü şarkı söylemeye başladı ve kötü örnek oldu. Bu 
adama 'Paşa' dediler. Bir paşa da çıkıp, "Buna madam deyin ama 'Paşa' 
demeyin" demedi. Böyle bir şey olur mu? Zeki Müren rol model oldu. 
Sonra bir sürü kötü örnekleri çıktı. Elton John hiçbir zaman böyle 
pespayelik yapmadı. Piyanosunun başına oturdu, adam gibi çıktı ve şarkı 
söyledi.’’
Bu cümleler şimdilerde seksen yaşında olan bir müzik adamına ait;
Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında kendisi ile yapılan bir söyleşide 
söylemişti.
O zamanda çok garipsemiş ancak değmez diyerek yazmamıştım.
Hızını alamamış olacak ki birkaç gün önce bu olağanüstü tespitini bu 
seferde bir başka söyleşi de Zeki Müren hakkında kurduğu şu cümlelerle 
desteklemeye çalışmış.
“Onu izleyen erkek çocuklar travmalar yaşadı. Kötü bir rol modeldi. 
Sonradan bir sürü taklitçileri çıktı. İnsanlar ona özendi. Ben bir insanın 
eşcinsel olmasından rahatsız olmam ama eğer bu, toplum önünde örnek 
olacak şekilde kullanılıyorsa zararlıdır.”
Şimdi yazarım artık;
Çünkü ‘‘bence’’demeyi unutmuş.
Valla üstad ben ve tanıdığım sayısız kişi Zeki Müren’i çok sevdik; bizim 
yüz bin katımız tanımadığım seveni de vardır elbet; ama eş cinselliğini 
kendimize rol model alarak hiç birimiz cinsel kimliğimizi değiştirmeye 
kalkmadık.
Yine hiç birimizin aklına apartman topuk ayakkabı giyip,elde mikrofon 
tüylü elbiselerle sokaklarda dolanmak filan da gelmedi.
Tabii ‘‘Her türlü giysiden, maddi değerlerden arınmış, yalın bir adamı 
anlatmaya çalışıyoruz’’ diye çırılçıplak soyunup bir albüme de kapak 
olmadık. Bu arada Paşa’da olmadı.
Evet kabul, Zeki Müren kentimin simgelerinden biri olduğu için zaman 
zaman buralı olmayanların acıklı espri anlayışlarına maruz kaldığımız 
oldu mu oldu.
Ama bu hiç olmadı;
Keşke topluma mal olmuş bir faninin ardından onu rahmetle yad 
edip,cinsel kimliği ile değil de besteleri-şarkıları,mükemmel Türkçesi, 
zarafeti ve hayır severliği ile anmış olsaydınız; işte orada sonuna dek 
haklı olacaktınız. Ama o zaman da kimse umursamaz gündeme 
gelemezdiniz tabii. Malum aykırı çıkışlar her zaman prim yapar bu 
ülkede. Doğru yanlış olmaları ise hiç fark etmez.
Dolayısı ile sizde haklısınız;

İnsanın ekonomik kriz üstü pandeminin böylesi yoğun olduğu bir 
ortamda ve süreçte adından söz edilmesi için ya Zeki gibi milyonların 
gönüllerine taht kurmuş bir sanatçı olması gerekiyor ya da kerameti 
kendinden menkul cümlelerle meyvalı ağacı taşlayarak sansasyon 
peşinde koşması…
Ne çare ki gerçek her zaman tüm yalınlığı ile nerede bırakıldıysa orada 
kalıyor ve oradan yaşamaya devam ediyor.
Tıpkı kim ne derse desin ölümü üzerinden geçen yirmi beş yıl da dahil 
onun hala bizim Sanat Güneşimiz olmaya devam ettiği gibi.
Belki bu başkalarının şanssızlığı olabilir ama özellikle bizim ve bizden bir 
önce ki kuşak Zeki’nin şarkıları ile büyüdüğü için Türk Musikisi 
konusunda başka da bir ciddi arayışımız olmadı.
O hepimize yetti.
Aşık olduğumuzda, aşkımızdan ayrıldığımızda,hırslandığımızda,kendi 
içimize kaçtığımızda, gelen sevgiliye sevinç, giden sevgiliye hüzün göz 
yaşları döktüğümüzde kısacası adına hayat dediğimiz bilinmezler 
ormanında o her zaman bildiğimiz bir figür oldu.
Eminim ki pek çoğumuza hala da yetmeye devam ediyor.
Her ne kadar yazının burasında ‘‘Benim anlamadığım duayen bir 
sanatçının Zeki Müren’le sorunu ne olabilir ki de ısrarla böylesi cümleler 
kuruyor’’ diye sorarak devam etmem gerekiyorsa da etmeyeceğim çünkü 
o nedeni biliyorum. 
Hadise gündeme gelebilme meselesi. Nasıl olduğu ise mühim değil.
Ancak bir Bursalı olarak şunu da hatırlamak isterim ki,halkın Zeki 
Müren’i başına tac etmesinin sebebi sizin camiada ki çoğunuzun sandığı 
gibi sadece şarkıları,besteleri, kostümleri, sahne duruşu,mükemmel 
yorumu olması değil;
Onun vefat etmeden üç ay önce yakında fiziken göçüp gideceğini ve 
sonsuza dek sevenlerinin yüreğine yerleşeceğini bilircesine 
 "Ülkemden kazandıklarımı ülkeme bırakırım" diyerek bugünkü karşılığı 
500 milyon TL olan mirasını Türk Eğitim Vakfı ile Mehmetçik Vakfı'na 
bırakması.
Yani üstad; demem o ki;
Güneş balçıkla sıvanmıyor; hele sanat güneşi hiç.
Belki gündeme gelinebiliniyor ama o da neye ne kadar yeter belli 
olmuyor işte.
Ha bu arada o adam gibi çıkan Elton John var ya;16 yıl önce gelin oldu o. 
21 Aralık 2005'te partneri David Furnish'le evlendi.Taşıyıcı bir anneden 
California'da dünyaya gelen Zachary Jackson Levon Furnish-John adını 
verdikleri bir erkek çocukları bile var. 
Yani çocuk Elton John’a anne diyor.
Ama Zeki’nin ‘‘Annem Annem Anneciğim’’ şarkısıyla karıştırılmasın 
sakın.O anne başka bu anne başka.

Hani birileri bir yerlerde yine mikrofon filan uzatırlarsa bilin diye 
söyledim…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.