Hatta eminim dizeleri okurken içinizden de bestesini söylediniz.
Bizim de balonlarımız vardı…
Her yaş aldığımızda bazısı patladı, bazısı söndü, yaşlandık tutamadık iplerini uçtular gittiler elimizden, iç çekerek izledik semada yitişlerini.
Elimizde kalanlar ömrümüzden kalanımız oldu,
Adlarına anılar dedik,biz dedik.
Baldan tatlı, baldırandan acıdır bayramlar;
Hani derler ya ‘’her şey yaşayana’’, işte onun tek istinasıdır, bayramlaşma.
Kalanla değil sadece, yitenle de kavilleşmedir.
O yüzdendir çığlık çığlığa çocuk sevinçlerine büyüklerinin gözyaşlarının karışması.
Anıların bohçasının açılmasıdır. Ruha sinmiş sevgilerin, sevdaların buğulu kokusunun kimi özlemle, kimi pişmanlıkla içe çekilmesidir.
Dualara emanet edilen, asla tekrarlanamayacak anların girdabıdır.
Eksiklerin daha bir eksikliğinin duyulduğu, hayatın ellerin arasından ne denli büyük bir hızla kayıp gittiğinin ilanıdır.
Ve her bayram başka bir yalnızlığa denk gelir.
Akıl da başa, nerede o eski bayramlar diyecek yaşa gelindiğinde…
Eskiye özlem yeninin alıp götürdüklerinin teyididir bir anlamda.
Geçmişle şimdiki zaman arasında köprü kurmaya çalışırız beyhude çabalarımızla.
Ne eski geçer gelir o köprüden ne yeni eskiye medyun kalır.
Hayat kendi kurallarıyla akıp giderken kimimiz seline kapılır sürükleniriz,kimimiz debisinde kayboluruz ,kimimiz vefa dediğimiz bir dal parçasına tutunur bir sonraki dalgayı bekleriz.
Bayramlar işte o dal parçalarıdır.
Soluklanmak için, akıntıya kapılıp gitmemek için, hatırlanmak ve hatırlamak için dinimizin bize uzattığı ellerdir;
Tutabilen tutar, tutamayan akıntıya karşı kulaç atmaya devam eder.
Bayramı bayram yapan ne tatil, ne seyahat, ne deniz ne de kumdur;
Bayramı bayram yapan içimizde ki çocuk ve onun yaşıtları evlatlarımızdır.
Biriktirilen insan sayısının mizanıdır aynı zamanda bayramlar;
Bayramı kutlayanlar ile kutlamayanların envanterini çıkartmayanımız yoktur.
Her kutlanma bir zaferdir gönüllerde.
Haftanın günleri de tatile çıkarlar bayramlarda. Pazar, pazartesi Salı… Bayramın birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü günü oluverirler.
Değiştirir bayramlar yaşamı;
Hüzünle sevincin o muhteşem raksını koyarlar sahneye.
Saklamaya çalışsak da, gözyaşlarımızın ardından izleriz kendimizi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Bizim de balonlarımız vardı…
Benim balonlarım vardı
Onları kimler aldı
Mutlu bayramlar vardı
Kim bilir nerde kaldı
Dostumdu benim balonlar
Çocuklar beni anlar
O çocuklar ve o balonlar
O çocuk yüzlü bayramlar şimdi nerdeler
Hani nerde o ışıklar çocuksu sevgiler
Gitti mi yoksa yine gelir mi o günler
Nerde kaldı masallar sevgiler günler
Söylenen bütün masallara inanırdık
Onlar mı bizi kandırdı biz mi aldandık
Bayramları bekler bayramları yaşardık
Bayramlar mı eskidi bizler mi yaşlandık
Benim balonlarım vardı
Onları kimler aldı
Mutlu bayramlar vardı
Kim bilir nerde kaldı
***
Hatırladınız değil mi İbo’yu?
Hatta eminim dizeleri okurken içinizden de bestesini söylediniz.
Bizim de balonlarımız vardı…
Her yaş aldığımızda bazısı patladı, bazısı söndü, yaşlandık tutamadık iplerini uçtular gittiler elimizden, iç çekerek izledik semada yitişlerini.
Elimizde kalanlar ömrümüzden kalanımız oldu,
Adlarına anılar dedik,biz dedik.
Baldan tatlı, baldırandan acıdır bayramlar;
Hani derler ya ‘’her şey yaşayana’’, işte onun tek istinasıdır, bayramlaşma.
Kalanla değil sadece, yitenle de kavilleşmedir.
O yüzdendir çığlık çığlığa çocuk sevinçlerine büyüklerinin gözyaşlarının karışması.
Anıların bohçasının açılmasıdır. Ruha sinmiş sevgilerin, sevdaların buğulu kokusunun kimi özlemle, kimi pişmanlıkla içe çekilmesidir.
Dualara emanet edilen, asla tekrarlanamayacak anların girdabıdır.
Eksiklerin daha bir eksikliğinin duyulduğu, hayatın ellerin arasından ne denli büyük bir hızla kayıp gittiğinin ilanıdır.
Ve her bayram başka bir yalnızlığa denk gelir.
Akıl da başa, nerede o eski bayramlar diyecek yaşa gelindiğinde…
Eskiye özlem yeninin alıp götürdüklerinin teyididir bir anlamda.
Geçmişle şimdiki zaman arasında köprü kurmaya çalışırız beyhude çabalarımızla.
Ne eski geçer gelir o köprüden ne yeni eskiye medyun kalır.
Hayat kendi kurallarıyla akıp giderken kimimiz seline kapılır sürükleniriz,kimimiz debisinde kayboluruz ,kimimiz vefa dediğimiz bir dal parçasına tutunur bir sonraki dalgayı bekleriz.
Bayramlar işte o dal parçalarıdır.
Soluklanmak için, akıntıya kapılıp gitmemek için, hatırlanmak ve hatırlamak için dinimizin bize uzattığı ellerdir;
Tutabilen tutar, tutamayan akıntıya karşı kulaç atmaya devam eder.
Bayramı bayram yapan ne tatil, ne seyahat, ne deniz ne de kumdur;
Bayramı bayram yapan içimizde ki çocuk ve onun yaşıtları evlatlarımızdır.
Biriktirilen insan sayısının mizanıdır aynı zamanda bayramlar;
Bayramı kutlayanlar ile kutlamayanların envanterini çıkartmayanımız yoktur.
Her kutlanma bir zaferdir gönüllerde.
Haftanın günleri de tatile çıkarlar bayramlarda. Pazar, pazartesi Salı… Bayramın birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü günü oluverirler.
Değiştirir bayramlar yaşamı;
Hüzünle sevincin o muhteşem raksını koyarlar sahneye.
Saklamaya çalışsak da, gözyaşlarımızın ardından izleriz kendimizi.
Bildiğim bayramların değil, bizlerin eskidiği.
İçinizdeki bayramların eskimemesi dileği sevgili dostlar.
Bayramınız kutlu, gönlünüzde ki elinizde olsun.