Sefaletin ve çaresizliğin boynunu bükemediği bir millet ayaktaydı.
26 Ağustos'ta başlayan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin cennetine koşuyordu bizim güzel insanlarımız.
Her birinde yaralı askeri sırtında taşıyan diğer yaralı asker ruhu.
Ayaklarında çaputlar, ellerinde derme çatma silahlar, mataralarında alın teri ama yürekler dağ gibi.
Memleket sevdasının, bağımsızlık tutkusunun ve en çaresiz zamanlarda bile ülkesi için asker olmanın erdemini o yıllar öğretti bizlere.
En çok da Dumlupınar'da 4 gün ölümüne savaşan ve "Zaferi" bayrama dönüştürenler.
Sefaletin ve çaresizliğin boynunu bükemediği bir millet ayaktaydı.
Gökteki yıldızlar yere inmişti de gözlerinden öpüyordu her birinin.
Düşman şaşkın düşman sus pustu! Günlerden 30 Ağustos'tu.
Atının üzerinde cennet yüzlü Gazi Mustafa Kemal Atatürk, söyleyecek sözü kalmadığı sanılan bir millet adına haykırıyordu:
"Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır."
İşgalciler ellerindeki İngiliz marka silahları bırakıp kaçarken, arkalarına bile bakmadılar.
Güzel askerlerimden biri Türkiye haritası çizdi toprağa, eğildi öptü, bütün arkadaşları onu alnından öptü.
Düşman ölüydü düşman mahpustu…
Günlerden 30 Ağustos'tu.
Hiçbir ülkenin askerleri bir savaşta bu kadar anlam kazanmamıştır.
Hiçbir ülkenin tarihine böyle bir zafer yazılmamıştır.
Dünyanın her yerinde bu zaferi bilirler ve 1922 yılından bu yana o fotoğrafların karşısında saygıyla eğilirler.
Ata'sına ve vatan için can verenlere gerçek değeri verildiğinde umutlu ve huzurlu bir yolculuk başlar.
O masum okul yıllarımızın ve çocukluğumuzun en güzel marşıdır; "dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar."
BUGÜN GÜNLERDEN 30 AĞUSTOS DOSTLAR…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa ÖZKESKİN
Günlerden 30 Ağustos’tu
Sefaletin ve çaresizliğin boynunu bükemediği bir millet ayaktaydı.
26 Ağustos'ta başlayan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin cennetine koşuyordu bizim güzel insanlarımız.
Her birinde yaralı askeri sırtında taşıyan diğer yaralı asker ruhu.
Ayaklarında çaputlar, ellerinde derme çatma silahlar, mataralarında alın teri ama yürekler dağ gibi.
Memleket sevdasının, bağımsızlık tutkusunun ve en çaresiz zamanlarda bile ülkesi için asker olmanın erdemini o yıllar öğretti bizlere.
En çok da Dumlupınar'da 4 gün ölümüne savaşan ve "Zaferi" bayrama dönüştürenler.
Sefaletin ve çaresizliğin boynunu bükemediği bir millet ayaktaydı.
Gökteki yıldızlar yere inmişti de gözlerinden öpüyordu her birinin.
Düşman şaşkın düşman sus pustu!
Günlerden 30 Ağustos'tu.
Atının üzerinde cennet yüzlü Gazi Mustafa Kemal Atatürk, söyleyecek sözü kalmadığı sanılan bir millet adına haykırıyordu:
"Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır."
İşgalciler ellerindeki İngiliz marka silahları bırakıp kaçarken, arkalarına bile bakmadılar.
Güzel askerlerimden biri Türkiye haritası çizdi toprağa, eğildi öptü, bütün arkadaşları onu alnından öptü.
Düşman ölüydü düşman mahpustu…
Günlerden 30 Ağustos'tu.
Hiçbir ülkenin askerleri bir savaşta bu kadar anlam kazanmamıştır.
Hiçbir ülkenin tarihine böyle bir zafer yazılmamıştır.
Dünyanın her yerinde bu zaferi bilirler ve 1922 yılından bu yana o fotoğrafların karşısında saygıyla eğilirler.
Ata'sına ve vatan için can verenlere gerçek değeri verildiğinde umutlu ve huzurlu bir yolculuk başlar.
O masum okul yıllarımızın ve çocukluğumuzun en güzel marşıdır; "dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar."
BUGÜN GÜNLERDEN 30 AĞUSTOS DOSTLAR…