Ligin başlangıcından bu yana 4 haftadır izliyor ve görüyoruz ki; sen ilk 45’leri çöpe at, ikinci yarıların özellikle son çeyreklerinden itibaren ‘Allah Allah diyerek taarruza kalk’…
Tribünde tarihi rekora imza atan 43 bin seyirciye ya da ekran başındaki onlarca sevenini de ‘ha geldi, ha gitti’ diye stres yaşat!
Olacak iş mi bu?
Ama oluyordu işte…
Yani; Pazar günü evdeki son Muş maçına kadar!
Bazı maçlar vardır; kâğıt üstünde oynamak kolaydır ama iş ayakla oynamaya gelince zordur. Bu tür oyunların ilacı erken goldür.
Konuk Muşspor 525 bin TL bedel karşılığı Bursaspor’un transferde ödediği toplam bonservis harcamasının dörtte birine kurulmuş mütevazı bir takım. Kadrosunda ‘Keşke Bursaspor’da olsaydı’ denebilecek bir futbolcu ben göremedim. Geçtiğimiz sezon İnegöl Kafkas’ta yarım dönem teknik direktör olarak görev yapmış Yavuz İncedal’ın ekibinin koca 90 dakikada Bursaspor tribünlerinin ‘eyvah’ diyerek gözlerini kapattığı tek bir pozisyonunu ben hatırlamıyorum.
Nitekim adeta tek kale oynayan, sahada hoş ama boş koşturan Bursasporlu futbolcular, gol pozisyonlarına girdi ve de kaçmayacak goller de kaçtı. Hal böyle olunca da devre 0-0’a bağlandı.
İkinci yarı; Timsah ilk 45’teki kadar pasif, yılgın, bitkin bir görünümünde değildi. Ahenkli ve de gole yönelik bir portre çiziyordu.
Anlaşılacağı gibi ev sahibi temsilcimiz konuğuna dişlerini gösterir olmuştu. Batalla’nın yaptığı değişikliklerin Timsah’ı biraz olsun hareketlendirmesini bekledik ama olmadı! Çünkü çıkan ile giren arasında hiçbir fark yoktu…
Bütün bunların ötesinde hal ve gidişin iyi olmadığını sezip özellikle ikinci 45’te bitmek bilmeyen aralıksız tezahüratıyla oyuncularını uyandırmaya çalışan o muhteşem taraftarın desteği de devreye girdi ama nafile!
Sonuçta Bursaspor 4. haftadan alnı açık-başı dik mezun olup yoluna lider olarak devam etmek varken, sahadan tekleyip ayrıldı…
Dilerim ve umarım bu kayıp nazarlık olur.
Dikkatimizi çeken ilginç bir ayrıntı ile bitirelim. Sezonun en kalabalık tribün topluluğu önünde oynanan maç öncesinde stat hoparlöründe çalan Abdullah Yüce’nin ‘Bu ne sevgi AHH bu ne ıstırap’ adlı o doyumsuz şarkısının sözleri sanki Bursaspor ile ona gönül verenlerin Muş maçındaki fotoğrafını özetler gibiydi.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa ÖZKESKİN
Bu ne sevgi bu ne ıstırap!
Ligin başlangıcından bu yana 4 haftadır izliyor ve görüyoruz ki; sen ilk 45’leri çöpe at, ikinci yarıların özellikle son çeyreklerinden itibaren ‘Allah Allah diyerek taarruza kalk’…
Tribünde tarihi rekora imza atan 43 bin seyirciye ya da ekran başındaki onlarca sevenini de ‘ha geldi, ha gitti’ diye stres yaşat!
Olacak iş mi bu?
Ama oluyordu işte…
Yani; Pazar günü evdeki son Muş maçına kadar!
Bazı maçlar vardır; kâğıt üstünde oynamak kolaydır ama iş ayakla oynamaya gelince zordur. Bu tür oyunların ilacı erken goldür.
Konuk Muşspor 525 bin TL bedel karşılığı Bursaspor’un transferde ödediği toplam bonservis harcamasının dörtte birine kurulmuş mütevazı bir takım. Kadrosunda ‘Keşke Bursaspor’da olsaydı’ denebilecek bir futbolcu ben göremedim. Geçtiğimiz sezon İnegöl Kafkas’ta yarım dönem teknik direktör olarak görev yapmış Yavuz İncedal’ın ekibinin koca 90 dakikada Bursaspor tribünlerinin ‘eyvah’ diyerek gözlerini kapattığı tek bir pozisyonunu ben hatırlamıyorum.
Nitekim adeta tek kale oynayan, sahada hoş ama boş koşturan Bursasporlu futbolcular, gol pozisyonlarına girdi ve de kaçmayacak goller de kaçtı. Hal böyle olunca da devre 0-0’a bağlandı.
İkinci yarı; Timsah ilk 45’teki kadar pasif, yılgın, bitkin bir görünümünde değildi. Ahenkli ve de gole yönelik bir portre çiziyordu.
Anlaşılacağı gibi ev sahibi temsilcimiz konuğuna dişlerini gösterir olmuştu. Batalla’nın yaptığı değişikliklerin Timsah’ı biraz olsun hareketlendirmesini bekledik ama olmadı! Çünkü çıkan ile giren arasında hiçbir fark yoktu…
Bütün bunların ötesinde hal ve gidişin iyi olmadığını sezip özellikle ikinci 45’te bitmek bilmeyen aralıksız tezahüratıyla oyuncularını uyandırmaya çalışan o muhteşem taraftarın desteği de devreye girdi ama nafile!
Sonuçta Bursaspor 4. haftadan alnı açık-başı dik mezun olup yoluna lider olarak devam etmek varken, sahadan tekleyip ayrıldı…
Dilerim ve umarım bu kayıp nazarlık olur.
Dikkatimizi çeken ilginç bir ayrıntı ile bitirelim. Sezonun en kalabalık tribün topluluğu önünde oynanan maç öncesinde stat hoparlöründe çalan Abdullah Yüce’nin ‘Bu ne sevgi AHH bu ne ıstırap’ adlı o doyumsuz şarkısının sözleri sanki Bursaspor ile ona gönül verenlerin Muş maçındaki fotoğrafını özetler gibiydi.