Tarihinde ilk kez susuzluk sıkıntısı yaşayan ve evlerdeki kullanma suları kesilen Bursalılar son üç gündür devam eden yağış nedeniyle önümüzdeki günlerde su kesilmeyeceği umuduyla sevinmeye başladılar.
Evet, Velhasıl Bursa sudan ibarettir diye Evliye Çelebinin benzetmesi artık tarih oldu. Bu söyleme Bursalı vatandaşlar olarak bizlerde “velhasıl, Bursa susuzluk nedeniyle kurak kaldı” şeklinde yeni bir ifade geliştirdik. Umarım bu söze önümüzdeki yıllarda kullanmak zorunda kalmayız.
Çünkü, bu kentin suyu her devirde hoyratça kullanılmış. Şimdi, siyasetçiler ortaya çıkıp birbirlerini suçluyorlar. Aslında, “al gülüm, ver gülüm” misali yapılanlar, yapılmayanlar, kimlerin ne zaman ne şekilde sorumsuzluk örnekleri gösterdiğinin ortaya çıkması, vatandaşların tercih yapmaları içinde büyük bir fırsat olabilir.
Kamu yönetiminde devamlılık ilkesi esastır. Ama, bizim ülkemizde ve maalesef göreve yeni gelenlerin, “bir bakalım, bir inceleyelim” diye yapılan işleri durdurması, ötelemesi, yeni arayışlara girmesi nedeniyle bu tür sıkıntılar çok yaşanıyor.
Bursa’nın susuz kalmasına Çınarcık Barajı üzerinden yapılan eleştirilere katılmak istemiyorum. Çünkü, gelen de giden de hata yapmış. Ortada böyle bir gerçek var. Merkezi idare, hükümet, zaten Bursa’ya uzun zamandır kamu yatırımı denilecek, elle tutulan, gözle görülen bir yatırım yaptığı da pek çok gibi eleştiriler alıyor.
Hani, senelerdir dinlediğimiz ve bir türlü bitmeyen kamu yatırımları var ya!...
Senelerdir konuşulan daha kazma vurulmamış çevre yolları, hızlı tren gibi, hastane gibi, kentsel dönüşüm gibi, eğitim, okul binaları gibi, kentsel dönüşümde İstanbul’da uygulanmaya konulan yarısı bizden kampanyasının Bursa’da uygulanmaması gibi pek çok konuşulan projeler ve benzetmeyi sayabiliriz.
Asıl önemli konu susuzluk. Diğerleri için her gündeme geldiğinde zaten yeni bir müjde ile bekleme süresini uzatıyoruz.
Uluslar arası pek çok toplantıda, devletlerin su sıkıntıları, açlık sıkıntıları ve geleceğe yönelik kuraklık, iklim değişikliği, karbon ayak izi izlenmesi vb konular sürekli gündemde.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslar arası kuruluşlar, bu konularda, özellikle de Türkiye’yi de yakından ilgilendiren sınır aşan suların kullanımı ve paylaşımı konularında kalıcı bir karar almakta zorlanıyorlar.
Aynı sıkıntıyı bizlerde Bursa’da yerel ölçekte yaşıyoruz. Bir sürü sanayi bölgesi varken, bu sanayi sitelerindeki arsalar boş dururken, yeni sanayi siteleri planlamak ve başta Demirtaş Barajı olmak üzere, sanayi sitelerine, bölgelerine barajlardaki tarımsal ve evsel kullanma amaçlı suların kullanma amaçlı verilmesi eleştirisi var. Çınarcık Barajı’nın devreye alınmasındaki gecikmelerden çok, bu barajın suyunun yeni yapılmakta olan TEKNOSAB Sanayi sitesi, bölgesine verilmesi meselesi gündem yarattı.
Yine, yakın bölgedeki Kayapa Göletinin suyunun şebekeye değil de direkt Üniversiteye verilmesi, daha önceleri kentin içme suyunu temin eden, Kaplıkaya, Teferrüç, Gökdere, Dokuzgözler bölgelerindeki depoların ise başka amaçlarla kullanıldığı iddialarının ardı arkası kesilmiyor.
Bursa’da sorun sadece evsel su kullanma ile ilgili değil. Ova kirlenmesi ve mevcut ovada yapılan tarım alanlarının sulanması gibi sıkıntılar da var. Demirtaş Barajı kullanma suyu olarak değil, tarım amaçlı yapılan baraj. Kayapa öyle, Seneler önce yapılan Gölbaşı Barajı öyle. Çınarcık Barajı’nın da yapımı ilk önce tarımsal amaçlı planlandı. Aslında Orhaneli bölgesinde olmasına rağmen, Hasanağa, Akçalar, Gölyazı bölgelerindeki tarımsal amaçlı yerlerin sulanması planlanmıştı. Fakat, buraları sanayi ve konut imarına açılmasından sonra barajın suyunun kent şebekesine bağlanması ve içme/ kullanma suyu için kullanımı, hatta hidroelektrik santralı kurulup elektrik üretimi için kullanımı kararlaştırılmıştı.
Çınarcık Barajı için bugün tartıştığımız konuların geçmişteki vizyonu böyle idi. Şimdi, yeni bir anlayışla ve bana göre de doğru bir anlayış ve yaklaşımla Bursa adına önemli bir planlama yapılmış oldu. Gecikmesinin faturasını tabi ki seçim vakti siyasetçilere kesilecek.
Hani, geçmişte yapılan planları unutup, bugün için yapılanları konuşmak aslında dün dündür bugün bugündür yeklindeki Demirel’in sözlerini hatırlatıyor bizlere.
Neyse ki, rahmet yüzünü gösterdi. Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası ülkemizi etkisi altına alırken, aralarında Bursa’nın da bulunduğu ve kuraklık tehlikesi yaşayan şehirlerimizi ıslattı. Bu yağmur her ne kadar, barajları hemen doldurup taşmasına yol açmayacak olsa bile insanlarımızın umutlarını güçlendirmeye yetti.
BUSKİ yetkililerinin verdikleri bilgiler ve Bursa’nın içme, kullanma suyu ihtiyaçlarının kesintisiz olarak karşılanması amaçlı yapılan değerlendirme toplantılarından çıkan sonuçlara göre, Keles Tarımsal amaçlı sulama Barajı ile Osmangazi Dağdibi köyü sulama barajının kapakları açılıp, Nilüfer Barajının su seviyesinin yükselmesi sağlandı.
Doğancı Barajı içinde pompa yöntemi devreye sokuldu. Çünkü, baraj depolama alanında yaklaşık 18 milyon metreküp suyun olduğu belirlendi. Fakat bu su Doburca Arıtma tesisi borularının barajın tam alt kesiminde olmadığı için boruların altında kalmış vaziyette. Pompalarla borulara veriliyor.
Yani, havaların yağmurlu gitmesi halinde, sanırım Ekim ayını da su tartışmalarıyla geçireceğiz. Sonrasında, Allah’ın rahmeti ve yağan yağmurların bereketi sayesinde sularımız kesintisiz akmaya başlayacak.
Yağmur, Hızır gibi geldi, yetişti ve bizleri kuraklıktan kurtardı diyebilme adına daha zamana ihtiyacımız var. Yine de su şehri Bursa’mızda yağmurun sevincini yaşıyoruz. Ekili tarlalarımız ve yer altı su kaynaklarımız içinde bereketli olmasını diliyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Yağmur Hızır gibi yetişti !
Tarihinde ilk kez susuzluk sıkıntısı yaşayan ve evlerdeki kullanma suları kesilen Bursalılar son üç gündür devam eden yağış nedeniyle önümüzdeki günlerde su kesilmeyeceği umuduyla sevinmeye başladılar.
Evet, Velhasıl Bursa sudan ibarettir diye Evliye Çelebinin benzetmesi artık tarih oldu. Bu söyleme Bursalı vatandaşlar olarak bizlerde “velhasıl, Bursa susuzluk nedeniyle kurak kaldı” şeklinde yeni bir ifade geliştirdik. Umarım bu söze önümüzdeki yıllarda kullanmak zorunda kalmayız.
Çünkü, bu kentin suyu her devirde hoyratça kullanılmış. Şimdi, siyasetçiler ortaya çıkıp birbirlerini suçluyorlar. Aslında, “al gülüm, ver gülüm” misali yapılanlar, yapılmayanlar, kimlerin ne zaman ne şekilde sorumsuzluk örnekleri gösterdiğinin ortaya çıkması, vatandaşların tercih yapmaları içinde büyük bir fırsat olabilir.
Kamu yönetiminde devamlılık ilkesi esastır. Ama, bizim ülkemizde ve maalesef göreve yeni gelenlerin, “bir bakalım, bir inceleyelim” diye yapılan işleri durdurması, ötelemesi, yeni arayışlara girmesi nedeniyle bu tür sıkıntılar çok yaşanıyor.
Bursa’nın susuz kalmasına Çınarcık Barajı üzerinden yapılan eleştirilere katılmak istemiyorum. Çünkü, gelen de giden de hata yapmış. Ortada böyle bir gerçek var. Merkezi idare, hükümet, zaten Bursa’ya uzun zamandır kamu yatırımı denilecek, elle tutulan, gözle görülen bir yatırım yaptığı da pek çok gibi eleştiriler alıyor.
Hani, senelerdir dinlediğimiz ve bir türlü bitmeyen kamu yatırımları var ya!...
Senelerdir konuşulan daha kazma vurulmamış çevre yolları, hızlı tren gibi, hastane gibi, kentsel dönüşüm gibi, eğitim, okul binaları gibi, kentsel dönüşümde İstanbul’da uygulanmaya konulan yarısı bizden kampanyasının Bursa’da uygulanmaması gibi pek çok konuşulan projeler ve benzetmeyi sayabiliriz.
Asıl önemli konu susuzluk. Diğerleri için her gündeme geldiğinde zaten yeni bir müjde ile bekleme süresini uzatıyoruz.
Uluslar arası pek çok toplantıda, devletlerin su sıkıntıları, açlık sıkıntıları ve geleceğe yönelik kuraklık, iklim değişikliği, karbon ayak izi izlenmesi vb konular sürekli gündemde.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslar arası kuruluşlar, bu konularda, özellikle de Türkiye’yi de yakından ilgilendiren sınır aşan suların kullanımı ve paylaşımı konularında kalıcı bir karar almakta zorlanıyorlar.
Aynı sıkıntıyı bizlerde Bursa’da yerel ölçekte yaşıyoruz. Bir sürü sanayi bölgesi varken, bu sanayi sitelerindeki arsalar boş dururken, yeni sanayi siteleri planlamak ve başta Demirtaş Barajı olmak üzere, sanayi sitelerine, bölgelerine barajlardaki tarımsal ve evsel kullanma amaçlı suların kullanma amaçlı verilmesi eleştirisi var. Çınarcık Barajı’nın devreye alınmasındaki gecikmelerden çok, bu barajın suyunun yeni yapılmakta olan TEKNOSAB Sanayi sitesi, bölgesine verilmesi meselesi gündem yarattı.
Yine, yakın bölgedeki Kayapa Göletinin suyunun şebekeye değil de direkt Üniversiteye verilmesi, daha önceleri kentin içme suyunu temin eden, Kaplıkaya, Teferrüç, Gökdere, Dokuzgözler bölgelerindeki depoların ise başka amaçlarla kullanıldığı iddialarının ardı arkası kesilmiyor.
Bursa’da sorun sadece evsel su kullanma ile ilgili değil. Ova kirlenmesi ve mevcut ovada yapılan tarım alanlarının sulanması gibi sıkıntılar da var. Demirtaş Barajı kullanma suyu olarak değil, tarım amaçlı yapılan baraj. Kayapa öyle, Seneler önce yapılan Gölbaşı Barajı öyle. Çınarcık Barajı’nın da yapımı ilk önce tarımsal amaçlı planlandı. Aslında Orhaneli bölgesinde olmasına rağmen, Hasanağa, Akçalar, Gölyazı bölgelerindeki tarımsal amaçlı yerlerin sulanması planlanmıştı. Fakat, buraları sanayi ve konut imarına açılmasından sonra barajın suyunun kent şebekesine bağlanması ve içme/ kullanma suyu için kullanımı, hatta hidroelektrik santralı kurulup elektrik üretimi için kullanımı kararlaştırılmıştı.
Çınarcık Barajı için bugün tartıştığımız konuların geçmişteki vizyonu böyle idi. Şimdi, yeni bir anlayışla ve bana göre de doğru bir anlayış ve yaklaşımla Bursa adına önemli bir planlama yapılmış oldu. Gecikmesinin faturasını tabi ki seçim vakti siyasetçilere kesilecek.
Hani, geçmişte yapılan planları unutup, bugün için yapılanları konuşmak aslında dün dündür bugün bugündür yeklindeki Demirel’in sözlerini hatırlatıyor bizlere.
Neyse ki, rahmet yüzünü gösterdi. Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası ülkemizi etkisi altına alırken, aralarında Bursa’nın da bulunduğu ve kuraklık tehlikesi yaşayan şehirlerimizi ıslattı. Bu yağmur her ne kadar, barajları hemen doldurup taşmasına yol açmayacak olsa bile insanlarımızın umutlarını güçlendirmeye yetti.
BUSKİ yetkililerinin verdikleri bilgiler ve Bursa’nın içme, kullanma suyu ihtiyaçlarının kesintisiz olarak karşılanması amaçlı yapılan değerlendirme toplantılarından çıkan sonuçlara göre, Keles Tarımsal amaçlı sulama Barajı ile Osmangazi Dağdibi köyü sulama barajının kapakları açılıp, Nilüfer Barajının su seviyesinin yükselmesi sağlandı.
Doğancı Barajı içinde pompa yöntemi devreye sokuldu. Çünkü, baraj depolama alanında yaklaşık 18 milyon metreküp suyun olduğu belirlendi. Fakat bu su Doburca Arıtma tesisi borularının barajın tam alt kesiminde olmadığı için boruların altında kalmış vaziyette. Pompalarla borulara veriliyor.
Yani, havaların yağmurlu gitmesi halinde, sanırım Ekim ayını da su tartışmalarıyla geçireceğiz. Sonrasında, Allah’ın rahmeti ve yağan yağmurların bereketi sayesinde sularımız kesintisiz akmaya başlayacak.
Yağmur, Hızır gibi geldi, yetişti ve bizleri kuraklıktan kurtardı diyebilme adına daha zamana ihtiyacımız var. Yine de su şehri Bursa’mızda yağmurun sevincini yaşıyoruz. Ekili tarlalarımız ve yer altı su kaynaklarımız içinde bereketli olmasını diliyorum.