Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Katil ve Soygun çetesi

Yazının Giriş Tarihi: 24.10.2024 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.10.2024 16:07

İstanbul merkezli ve özel hastanelerin insanlara nasıl muamele edip, yeni doğmuş çocukları bile öldürüp, üzerlerinden birde para kazandıkları yetmiyormuş gibi, devleti, SGK’yı sömürü düzeni haline getirdikleri iddialarıyla Türkiye çalkalanıyor.

Evet, durum gerçekten vahim.

Bu yaşanıldığı iddia edilen olaylar, benzetme gibi olmasın ama katliam dikkate alındığında terör olaylarından daha beter.

Allah göstermesin, gelecek nesillere yönelik belki de bilinçli bir soykırım olarak tarihe yazılabilecek düzeydeki iddiaları dinleyip, ortaya çıkan belgelerle, halkın “acaba benim çocuğum da, benim bebeğimde aynı akıbeti mi paylaştı?” endişeleriyle merakla bekliyoruz.

Daha önceden yaşanılan olaylara baktığımızda, sağlık alanlarındaki bu işlerin öyle tek başına yapılmadığına dair söylemleri tekrar hatırlamakta fayda var. Malum, siyaset+ticaret= para.

Devlet ve kamu dairelerinden iş alabilmenin yolu siyasette yakın arkadaşlık ve çıkar ilişkileri kurulmasından geçtiğine dair iddiaları gerçek değildir diye karşı çıkan insan sayımız yok denecek kadar az. Aynı olaylar zincirini bu sağlık skandalında da yaşıyoruz. Hani, yıllar önce 1980’li yıllarda Emlakbank yolsuzluğu ve müteahhit, iş takipçi Kemal Horzum olayları, Anavatan Partisi iktidarının sonunu getiren olaylar zincirlerinin başlangıcı olarak kabul ediliyor.

Bugün ülkemizde, ekonomik savaş var.

Terör olaylarının önlenmesine yönelik bir takım ilerlemeler var.

Bölücübaşının desteklediği siyasi yapının tam tersi konumundaki, milliyetçi MHP lideri Devlet Bahçeli’nin önceki hafta TBMM toplantısı sırasında DEM partililerle tokalaşmasıyla ısınan, ılıman hal alan siyasetteki normalleşme adımları, dünkü MHP gurup toplantısında Bahçeli’nin söylediği “Öcalan gelsin DEM Parti gurubunda konuşsun. Terör tamamen bitti desin!” sözleri, siyasetin yeni gündem maddesi oldu.

Geçen hafta Bahçeli’nin ekonomik sıkıntılar nedeniyle, iktidarın elini güçlendirme adına DEM açılımı yaptığını öne süren bazı yorumcular, bu kez de Sağlık Skandalının üzerinin kapatılması amaçlı olarak böyle bir söylemde bulunduğunu iddia ediyorlar.

Oysa ki, ülkemiz terörden çok çekti. Binlerce asker, polis, öğretmenimiz şehit oldu. Bazen, insanlarımız, kentlerde, şehir merkezlerinde bile sokağa çıkmaktan korkar hale gelmişti. Milli mücadele, askeri ve polis mücadelesi, yurt dışı siyasi ve hariciye baskıları nedeniyle terör bugün belli noktalarda durma noktasına kadar getirildi.

Bu konuda, yapılacak daha çok iş var. Atılacak çok adımlar var.

İnşallah ülkemiz için hayırlısı olur.

Fakat, sağlık skandalını sadece birkaç bebekle sınırlamak, devleti hortumlayan insanların belli bir köşede kalmasına sağlayıp, bunların perde arkası destekçilerinin önlerine perde çekilmesine yönelik iş ve işlemlerin yapıldığını iddia etmek bu ülkeye fayda getirmez.

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi, bu işin ucu kime dokunuyorsa, onlarında hesap vermesinin sağlanması lazım. Ki, adalet yerini bulsun.

Bu tür olaylarda sürekli gündeme gelen, bilinen fakat dokunulmadığı iddialarıyla, dosyaların kapatıldığı iddialarının havalarda uçtuğu bir takım kişilerin imtiyazlı hale getirildiği söylemlerinin de artık son bulması lazım. Yapılan işlemi savunacak kim varsa, onlarında bu çeteye dahil edilmesi gerekiyor.

Olay, sadece bebek cinayetleri değil. Sağlık skandalı değil. Daha fazla para kazanma hırsı değil. Devleti resmen soyma girişimi gibi duruyor gözler önünde.

Bununda bedeli olmalı.

Hani, kadın cinayetleri, çocuk cinayetleri, zorla evlendirme, soygun, görev başında polislerin şehit edilmesi gibi olaylar karşısında toplumda yükselen İdam sesleri, bugün yine tekrarlanıyor. Türk Ceza Kanunlarında gerekli düzenlemeler acilen yapılmalı. İdam geri gelmeli.

Zaten, uzun süredir cezasızlık ve işlenen suçların, yapanın yanına kar kaldığı iddialarını tartışan kamuoyunda bu kez de yaşanılan sağlık skandalı, idam cezasının hatırlanmasına yol açtı. Bu kişilerin yaptıkları iddia edilen bebek infazlarının faturası ömür boyu hapis olmamalı.

Siyasetin, özellikle partilerin genel merkez yöneticilerinin de hem kendi kadroları hem de kuracakları yerel kadrolara dikkat etmesinin zamanı gelmiş gibi gözüküyor. Siyaset, ticaret beklentisinde olanların, siyasi partilerden temizlenmesi lazım. Siyasetin şeffaf ve hesap verebilir hale getirilmesi içinde öncelikle Siyasi Partiler Kanunu, hemen akabinde de Seçim Kanunu değişmeli.

Liderlerin ve onların çevresinin işaret edip, listelere yazdıkları insanlar değil, tabanda, yerelde, mahallinde sevilen, sayılan, beldesine, memleketine, ülkesine ve milletine hizmet etmek isteminde olanların siyasette etkin olmasının sağlanması gerekiyor.

Nereden nereye geldik?

Karşımıza çıkan en küçük bir olay bile, olaylar zincirlerinin siyasete bağlantılı olmasının açısını yaşıyoruz hep birlikte.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.