Bursa, insan hayatının başladığı ilk günlerden itibaren, insan yaşantısı ve toplum bilincine katkı sunan, tarım, turizm, sanayi, sağlık merkezi olmayı başarmış bir kentimizdir.
Bu kentte yaşayan insanlar pek çok badire atlatmış, en önemli badireleri ise 8 Temmuz 1920’da Yunan askerlerinin kenti işgal etmesiyle yaşanmış.
Bursa'nın işgali, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmasının ardından İzmir'i işgal eden ve Anadolu içlerine ilerleyen İngiliz denetimi altındaki Yunan askerlerinin Bursa kentine 8 Temmuz 1920'de girişi ile başlamış ve 11 Eylül 1922'de Türk ordusunun kente girmesiyle sona ermiştir.
Bursa’nın işgali ve yaşanılan olayların özeti tarihi kayıtlarımızda şöyle yazıyor;
Türk Ordusu, başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın öncülüğünde Büyük Taarruz harekâtı ile işgalden '2 yıl, 2 ay, 2 gün' sonra 11 Eylül 1922'de Yunan askerini Bursa'dan çıkarmış ve böylelikle, Bursa'nın işgali ile Meclis kürsüsü üzerine konulan siyah örtü de kaldırılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı sonrası imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti’nin toprakları kademeli olarak İtilaf Devletleri’nin kontrolüne geçmiş ve Anadolu’nun dört bir yanında işgaller başlamıştır. Bu bağlamda Bursa ve çevresi de işgal edilen bölgeler arasındadır.
İtilaf Devletlerinin güdümünde hareket eden Yunan Ordusu’nun İzmir’den başlattığı işgal harekâtı kapsamında, 2 Temmuz 1920’de Mustafakemalpaşa ve Karacabey, 6 Temmuz’da Gemlik, 8 Temmuz 1920’de ise Bursa İngilizlerin denetimi altında Yunan askerleri tarafından işgal edilmiştir. 11 Temmuz 1922’ye kadar işgal altında kalan Bursa, bu süreçte özellikle Yunan ve Ermeni mezalimi nedeniyle oldukça sıkıntılı günler geçirmiştir.
Bursa’nın işgali Ankara’da büyük bir yankı uyandırmış ve TBMM kürsüsüne bu kara günü temsilen, bir puşide-i siyah (siyah örtü) örtülmüştür. Bu örtü, kurtuluş ümidini yaşatan, Türk milletinin azmini ve iradesini diri tutan önemli bir sembol haline gelmiştir.
Türk Ordusu, başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın öncülüğünde Büyük Taarruz harekâtı ile işgalden ‘2 yıl, 2 ay, 2 gün’ sonra 11 Eylül 1922’de Yunan askerini Bursa’dan çıkarmış ve böylelikle, Bursa’nın işgali ile Meclis kürsüsü üzerine konulan siyah örtü de kaldırılmıştır.
Bursa halkı arasında TBMM kürsüsüne serilen kara örtünün kaldırılması, “karanlıktan aydınlığa Bursa” olarak yorumlanıyor.
102 yıl önce işgalin siyaha bürüdüğü umutları yeşerten, hürriyetine aşık Bursalıların bayram etmesine vesile olan başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, silah arkadaşlarına ve işgalde şehit düşen tüm şehitlerimize rahmet ve şükran dileklerimizi sunuyoruz.
Evet, 3 kıtada dünyaya hüküm süren ve 500 yıl saltanat döneminde, insanlar arasında barış, kardeşlik, huzur ve güvenin timsali olan Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşlar sonrasında çökmesiyle, yerine yeniden kurulan ve atalarımızın damarlarındaki asil kanlarındaki güçle var ettikleri Türkiye Cumhuriyeti, bizim için çok önemledir. Bu vatanın tek bir çakıl taşına ve gökyüzünde dalgalanan ay yıldızlı bayrağına sevdalanıp, canını veren binlerce kahraman şehitlerimiz, yaralanan on binlerce gazilerimiz, bu vatanın dimdik ayakta durmasının sembolü olmuşlardır.
Bursa denilince akla, yüzyılların yorgunluğuna rağmen dimdik ayakta duran tarihi eserleri, geçmişten günümüze gelen gelenekleri, görenekleri geliyor.
Birde, Osmanlı Devletini kuran irade mevcut Bursa’da. Ertuğrulgazi’den oğlu Osman Beyi, Osman Beyden oğlu Orhan Gaziye kadar geçen zaman içinde Bursa hep lider kent unvanını korumuş. Bu topraklarda yetişenler olarak ne mutlu bizlere ki böylesine tarih kokan bir şehrin evlatlarıyız.
Bursa’nın düşman işgalinden kurtuluşun 102. Yıl dönümünü kutluyoruz.
Önümüzdeki günlerde de Bursa’nın Fethi törenlerimiz yapılacak. Bu törenler, günümüzde hayatta bulunanlar ile geçmişten geleceğe ışık tutan olayların hatırlanması ve geleceğe aktırılması açısından büyük önem taşıyor. Hani, dünya tarihinde yazılan klasik anlatımlara göre, “geçmiş tarihini bilmeyen devletler, başka ülkelere mahkum olmak zorundadırlar.”
İşte bu yüzden, önemli gün, hafta ve ayların devlet törenleriyle kutlanması, dünyanın bütün ülkelerinde mevcut bir uygulama. Bizimde ülkemizde pek çok önemli gün, hafta var. Bunların hepsi ya devlet eliyle yada yerel imkanlarla hatırlanıp kutlanıyor.
Bursa olarak elimizde, dünyaya hüküm süren Osmanlı devletinin kurucusu olan Osmangazi gibi bir atamız var. Bursa kalesinin hemen dibinde, Tophane semtindeki türbesinde ebedi istirahatgahı bulunuyor. Hemen yan kesiminde de Bursa’yı fethi eden oğlu Orhangazi’nin türbesi var. Birde bu kentin en büyük ilçesi Osmangazi adını taşıyor.
Biz, zamanı geldiğinde bu değerli devlet insanlarımızı sadece mahalli imkanlarla anıyor, kentimizin kurtuluşlarını ve fethi törenlerini yerel imkanlarla yapıyoruz.
Bu durum tabi ki ister istemez tepkilere yol açıyor. Milliyetçi Hareket Partisi’nden Osmangazi Belediye meclisinde geçmiş dönemlerde meclis üyesi olarak görev yapan Cemil Aydın her seneyi devriyesinde bu durumu tekrar gündeme getiriyor. Bursa’nın fethi ve Osmangazi’yi anma törenlerinin tıpkı Bilecik Söğüt’te Ertuğrulgazi’yi anna törenleri gibi devlet eliyle yapılmasını öneriyor. Bu öneriye bende aynen imzamı atıyorum.
Bu konuda Bursalı bütün milletvekillerimize, bütün mahalli idarecilerimize görev düşüyor. Dünya tarihine adı altın harflerle yazılmış bir devlet büyüğümüzün Osmangazi’nin Bursa’nın fethi ile beraber vakti zamanı geldiğinde anılması için böyle bir karar alınıp uygulanması, tarihi ve kültürel mirasın dünyaya tanıtılması adına büyük önem arz ediyor.
Zaman geçirilmeden bu durum çözümlenmeli. Hem de hemen.
Bursa sadece Türkiye’nin değil, dünya tarihine yön verenlerinde yetişip büyüdüğü topraklara sahip. Unutmayalım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Kara örtüden aydınlığa! Bursa
Bursa, insan hayatının başladığı ilk günlerden itibaren, insan yaşantısı ve toplum bilincine katkı sunan, tarım, turizm, sanayi, sağlık merkezi olmayı başarmış bir kentimizdir.
Bu kentte yaşayan insanlar pek çok badire atlatmış, en önemli badireleri ise 8 Temmuz 1920’da Yunan askerlerinin kenti işgal etmesiyle yaşanmış.
Bursa'nın işgali, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmasının ardından İzmir'i işgal eden ve Anadolu içlerine ilerleyen İngiliz denetimi altındaki Yunan askerlerinin Bursa kentine 8 Temmuz 1920'de girişi ile başlamış ve 11 Eylül 1922'de Türk ordusunun kente girmesiyle sona ermiştir.
Bursa’nın işgali ve yaşanılan olayların özeti tarihi kayıtlarımızda şöyle yazıyor;
Türk Ordusu, başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın öncülüğünde Büyük Taarruz harekâtı ile işgalden '2 yıl, 2 ay, 2 gün' sonra 11 Eylül 1922'de Yunan askerini Bursa'dan çıkarmış ve böylelikle, Bursa'nın işgali ile Meclis kürsüsü üzerine konulan siyah örtü de kaldırılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı sonrası imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti’nin toprakları kademeli olarak İtilaf Devletleri’nin kontrolüne geçmiş ve Anadolu’nun dört bir yanında işgaller başlamıştır. Bu bağlamda Bursa ve çevresi de işgal edilen bölgeler arasındadır.
İtilaf Devletlerinin güdümünde hareket eden Yunan Ordusu’nun İzmir’den başlattığı işgal harekâtı kapsamında, 2 Temmuz 1920’de Mustafakemalpaşa ve Karacabey, 6 Temmuz’da Gemlik, 8 Temmuz 1920’de ise Bursa İngilizlerin denetimi altında Yunan askerleri tarafından işgal edilmiştir. 11 Temmuz 1922’ye kadar işgal altında kalan Bursa, bu süreçte özellikle Yunan ve Ermeni mezalimi nedeniyle oldukça sıkıntılı günler geçirmiştir.
Bursa’nın işgali Ankara’da büyük bir yankı uyandırmış ve TBMM kürsüsüne bu kara günü temsilen, bir puşide-i siyah (siyah örtü) örtülmüştür. Bu örtü, kurtuluş ümidini yaşatan, Türk milletinin azmini ve iradesini diri tutan önemli bir sembol haline gelmiştir.
Türk Ordusu, başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın öncülüğünde Büyük Taarruz harekâtı ile işgalden ‘2 yıl, 2 ay, 2 gün’ sonra 11 Eylül 1922’de Yunan askerini Bursa’dan çıkarmış ve böylelikle, Bursa’nın işgali ile Meclis kürsüsü üzerine konulan siyah örtü de kaldırılmıştır.
Bursa halkı arasında TBMM kürsüsüne serilen kara örtünün kaldırılması, “karanlıktan aydınlığa Bursa” olarak yorumlanıyor.
102 yıl önce işgalin siyaha bürüdüğü umutları yeşerten, hürriyetine aşık Bursalıların bayram etmesine vesile olan başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, silah arkadaşlarına ve işgalde şehit düşen tüm şehitlerimize rahmet ve şükran dileklerimizi sunuyoruz.
Evet, 3 kıtada dünyaya hüküm süren ve 500 yıl saltanat döneminde, insanlar arasında barış, kardeşlik, huzur ve güvenin timsali olan Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşlar sonrasında çökmesiyle, yerine yeniden kurulan ve atalarımızın damarlarındaki asil kanlarındaki güçle var ettikleri Türkiye Cumhuriyeti, bizim için çok önemledir. Bu vatanın tek bir çakıl taşına ve gökyüzünde dalgalanan ay yıldızlı bayrağına sevdalanıp, canını veren binlerce kahraman şehitlerimiz, yaralanan on binlerce gazilerimiz, bu vatanın dimdik ayakta durmasının sembolü olmuşlardır.
Bursa denilince akla, yüzyılların yorgunluğuna rağmen dimdik ayakta duran tarihi eserleri, geçmişten günümüze gelen gelenekleri, görenekleri geliyor.
Birde, Osmanlı Devletini kuran irade mevcut Bursa’da. Ertuğrulgazi’den oğlu Osman Beyi, Osman Beyden oğlu Orhan Gaziye kadar geçen zaman içinde Bursa hep lider kent unvanını korumuş. Bu topraklarda yetişenler olarak ne mutlu bizlere ki böylesine tarih kokan bir şehrin evlatlarıyız.
Bursa’nın düşman işgalinden kurtuluşun 102. Yıl dönümünü kutluyoruz.
Önümüzdeki günlerde de Bursa’nın Fethi törenlerimiz yapılacak. Bu törenler, günümüzde hayatta bulunanlar ile geçmişten geleceğe ışık tutan olayların hatırlanması ve geleceğe aktırılması açısından büyük önem taşıyor. Hani, dünya tarihinde yazılan klasik anlatımlara göre, “geçmiş tarihini bilmeyen devletler, başka ülkelere mahkum olmak zorundadırlar.”
İşte bu yüzden, önemli gün, hafta ve ayların devlet törenleriyle kutlanması, dünyanın bütün ülkelerinde mevcut bir uygulama. Bizimde ülkemizde pek çok önemli gün, hafta var. Bunların hepsi ya devlet eliyle yada yerel imkanlarla hatırlanıp kutlanıyor.
Bursa olarak elimizde, dünyaya hüküm süren Osmanlı devletinin kurucusu olan Osmangazi gibi bir atamız var. Bursa kalesinin hemen dibinde, Tophane semtindeki türbesinde ebedi istirahatgahı bulunuyor. Hemen yan kesiminde de Bursa’yı fethi eden oğlu Orhangazi’nin türbesi var. Birde bu kentin en büyük ilçesi Osmangazi adını taşıyor.
Biz, zamanı geldiğinde bu değerli devlet insanlarımızı sadece mahalli imkanlarla anıyor, kentimizin kurtuluşlarını ve fethi törenlerini yerel imkanlarla yapıyoruz.
Bu durum tabi ki ister istemez tepkilere yol açıyor. Milliyetçi Hareket Partisi’nden Osmangazi Belediye meclisinde geçmiş dönemlerde meclis üyesi olarak görev yapan Cemil Aydın her seneyi devriyesinde bu durumu tekrar gündeme getiriyor. Bursa’nın fethi ve Osmangazi’yi anma törenlerinin tıpkı Bilecik Söğüt’te Ertuğrulgazi’yi anna törenleri gibi devlet eliyle yapılmasını öneriyor. Bu öneriye bende aynen imzamı atıyorum.
Bu konuda Bursalı bütün milletvekillerimize, bütün mahalli idarecilerimize görev düşüyor. Dünya tarihine adı altın harflerle yazılmış bir devlet büyüğümüzün Osmangazi’nin Bursa’nın fethi ile beraber vakti zamanı geldiğinde anılması için böyle bir karar alınıp uygulanması, tarihi ve kültürel mirasın dünyaya tanıtılması adına büyük önem arz ediyor.
Zaman geçirilmeden bu durum çözümlenmeli. Hem de hemen.
Bursa sadece Türkiye’nin değil, dünya tarihine yön verenlerinde yetişip büyüdüğü topraklara sahip. Unutmayalım.