Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hak arama ve kazanma

Yazının Giriş Tarihi: 15.01.2025 00:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.01.2025 00:12

Yurt dışı eğitim ve öğretimle alınan diplomalara Yüksek Öğretim Kurulu’nun çeşitli bahanelerle denklik vermemesinin Anayasa’ya ve kanunlara aykırı olduğunun Anayasa Mahkemesi kararıyla tescil altına alınması ve yüz binlerce masum öğrenciye umut ışığı yakılması, toplumdaki hak, hukuk ve adalet arayışına yeni bir cephe açmaya başladı.

İnsanlar, karşılaştıkları hukuksuzluk ve adaletsizlikle ilgili olarak haklarını yine hak, hukuk ve adalet çerçevesinde arıyorlar. Sabırla ve umutla. YÖK’ün senelerdir uygulamaya koyduğu ve Anayasa Mahkemesi kararıyla yasal dayanağı olmayan, kendi kendine çıkardığı bir yönetmelikle, Uluslar arası antlaşmaları dahi yok saydığı iddiaları (Birleşmiş Milletler Lizbon İnsan Hakları ve eğitim antlaşması) bu mahkeme kararıyla açık seçik ortaya çıkarılmış oldu.

Şöyle bir eskiyi hatırlayalım. Bizim dinimiz, İslam Dini’nin ilk başlangıcı “Oku” emrini barındırıyor. Yine İslam Halifelerinden Hz. Ali, eğitim ve öğretimin önemine dikkat çekme adına, “bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum!” ifadesinde bulunuyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti de eğitim ve öğretimi bir takım koşul ve şartlara bağlamış. Bununla ilgili kanunlar çıkarmış. Gerçi, her gelen iktidar kendi kendine bu kanunları değiştirse de işin özü değişmiyor. Eğitim ana etken. Hal böyle olunca da eğitim ve öğretimle ilgili uluslar arası anlaşmalar da yapılıyor.

En önemlisi Lizbon sözleşmesi. Amaç, yurt dışı eğitim ve öğretimle ilgili uluslararası standartları getirmek. Tam adı Avrupa Bölgesinde Yüksek öğretimle ilgili belgelerin tanınmasına ilişkin sözleşme. Bir başka ülkenin vatandaşlarının Avrupa bölgesinde eğitim görüp, aldıkları diplomaların bu sözleşmeye imza atan diğer ülkelerde de tanınması ve denklik verilmesini zorunlu kılan bir antlaşma. Birleşmiş Milletler Avrupa Konseyi’nin UNESCO ile işbirliği yapılarak 1997’de Lizbon’da kabul edildiği için ismine Lizbon Tanıma Sözleşmesi denilmiş. Türkiye bu antlaşmayı 13 Ekim 2007 tarihinde imzalamış. Ülkemizdeki uygulamasına ise 1 Aralık 2009 tarihinden itibaren başlanılmış.

Daha önceleri, diploma denklik belgeleri YÖK ile ilgili Üniversiteler arasındaki Tanıma sözleşmelerine göre yapılıyormuş. 2009 tarihinden sonra ise hem tanıma hem de Lizbon sözleşmesinde belirtilen hukuki durumlara göre verilmeye başlanmış. İşte bu durum bazı vakıf üniversitelerinin canını fena sıkmış galiba. İddialara göre, ta ki, 2016 yılında YÖK, kendi kendine bir yönetmelik çıkarıp, yurt dışı tanıma ve denkliklerle ilgili “yurt dışında verilen eğitim dilinin Türkçe olması” yasağını getirine kadar. Yani, YÖK yurt dışında, kendi devletin kanunlarına göre Türkçe eğitim veren üniversiteleri bir yandan tanıyor bir yandan da Türk öğrencilere diploma denkliklerinde, “sen Türkçe eğitim almışsın!” diye denklik vermiyor. Yasak getiriyor. Akıl alacak gibi değil. Birde, yurt dışında kalma süresi, alınan derslerle ilgili sıkıntıları öne süren YÖK, pek çok bahane sıralanıp, ülkemizdeki Vakıf Üniversitelerinin öğrencileri yurt dışındaki ucuz fiyatlarla eğitim veren ve ülkemizde tanıma denklik işlemleri yapılması zorunlu olan adına üniversitelere öğrencileri kaptırmaması adına ne yapılması gerekiyorsa her türlü yasaklamayı getirmişler.

Bugün yapılan bu işlemlerin, engellemelerin, hukuki ve kanuni dayanağının olmadığı artık Anayasa Mahkemesi kararıyla anlaşıldı. Ama, ortada binlerce, belki de yüz binlerce denklik mağduru var. Bugüne kadar çaldıkları, dert anlatmak istedikleri, çare bulmaya çalıştıkları kapılar, başta siyasetçiler olmak üzere hepsi bu vatan evlatlarına karşı olumsuz tavırlar takınmışlar.

Şimdi ne oldu?

Hak, hukuk, adalet gerçeğinde bir basamak aşıldı. YÖK’ün hukuksuz ve adaletsiz iş ve eylem yaptığı, insanları mağdur ettikleri, iddia ve söylemleri Anayasa Mahkemesi kararıyla anlaşılmış oldu.

Bu konu, ülkemizin acil çözüm bulması gereken kanayan bir yarası. Aslında, kanun ve hukuki işlemler zamanında ve tam anlamıyla yapılsa, ülkemiz belki de bugün pek çok konuda sıkıntı yaşadığı, yurt dışından ithal ettiği, etmeye çalıştığı yetişmiş, eğitimli eleman sıkıntısını YÖK’ün bu katı tutum ve hukuk dışı eylemleri iddiaları olmamış olsa bel ki yaşamamış olacaktı.

Laf Çok, icraat yok

Bursa’da fikir ve proje üreten insan olarak tanıdığımız Cemil Aydın, bizlere sık sık çeşitli konularla ilgili bilgiler verip, görüş ve önerilerini sıralıyor.

Bugünlerde ise, ulaşımla ilgili, mahalli idarelerin “artık ne beliyorsunuz?” diye sorulan sorulara, çeşitli bahaneler uydurup, iş yapmadan iş yapıyormuş gibi görünmesine yol açan mevcut durumla ilgili bazı bilgiler gönderdi.

Yaptığı açıklamayı aynen sizlerle paylaşıyorum.

Geçmiş dönemler yaşandı, bitti. Bursa halkı 31 Mart 2024'de sandıkta hesabı kesti ve yerel yönetimlerde yeni dönemi başlattı. Bu saatten sonra geçmiş dönemlere atıfta bulunmanın, mazeret öne sürmenin geçerliliği yavaş yavaş ortadan kalkmaktadır. Gerek geçmiş dönemlerden kalan gerekse yeni oluşan sorunlar çözüm beklemektedir.

Buradan yola çıkarak; Uzun vadeli projeler üzerinden algı yaratıp zamana oynamaktansa aciliyet arz eden ve bazılarının projesi hazır olan icraatlar hayata geçirilmelidir. Somut olarak ifade etmek gerekirse;

Çelebi Mehmet Bulvarı'nın Acemler veya Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı'na, Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı'nın Ata Bulvarı'na bağlanmasının zamanı geçmektedir.

Ata Bulvarı kavşağının Organize Sanayi Bölgesi çıkış saatlerindeki olağanüstü yoğunluğuna müdahale edilmelidir. Kükürtlü-Sırameşeler bağlantı yolu hizmete sokularak bölünmüşlük bitirilmelidir. Alaaddinbey köyü (mahalle) içinden devam eden ağır tonajlı araçların ortaya çıkardığı olumsuz durumu ortadan kaldırmak için Çalı-Tahtalı-Yaylacik-Alaaddinbey bölgesinden İzmir Yoluna Çevre Yolu bağlantısı hizmete sokulmalıdır.

Çalı Yolunun genişletilmesi çalışmalarına yeniden hız verilmelidir. (Karayollari Müdürlüğü ile birlikte.) Görükle-30 Ağustos Zafer-Kayapa Bölgesi bağlantısına müdahale gecikmemelidir.

Bademli kavşağında dokunuş beklenti dahilindedir. İnönü Caddesi"nde (Eski Gemlik Yolu) tek şerit uygulamasına geçilmelidir.

Vakit kaybetmeden...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.