Siyasette ne zaman nelerin olabileceğini tahmin edebilmek gerçekten güç. Çünkü, bizler olmaz diye düşündüğümüz pek çok olay, konu ve yapılmaması gerektiğini düşündüğümüz ama yapılan işler her zaman olabiliyor.
Büyüklerimizin deyimi ile siyasetin düşüncesine Şeytanın bile aklı ermemiş.
2024 yılını acı, tatlı ve bir o kadarda kanlı olayları yaşayarak kapattık. İnsanların en büyük belası olarak tarihi kayıtlara geçen savaşlar bir türlü durmak bilmiyor. Aslında, insanların olduğu gibi bazı devletlerinde para hırsı bir türlü bitmek bilmiyor. Olayların özeti böyle.
2025 yılından beklentiler büyük. Sağlık, huzur, terörün bitmesi, savaşların sona ermiş, dünyada barış ve huzur ortamının sağlanması. Ayrıca, ekonomik olarak zenginleşme. Daha fazla para. Daha fazla mal mülk edinmek.
Ama, takvim yaprağı değişti diye bütün bunlar olmuyor. Olamıyor. Zamanını ve vakti saatinin gelmesini beklemek, sabır etmek, başkalarının malına mülküne göz dikmemek gerekiyor.
Malum, yeni yıl geldi. Senenin son gününden başlayıp bizler hala yeni yıl kutlamalarına devam ediyoruz. Bazı okurlarımla yaptığımız buluşmalarda ise “bu sene erken seçim olur mu?” sorularına muhatap oluyoruz.
Aslında, iktidarın yaptığı ekonomik uygulamalara bakılırsa, kemer sıkma sisteminin aynen devam ettiğini görüyoruz. Mesela, asgari ücret belirlenirken, geçen yılın enflasyon oranlarını ve kayıpları baz alınmayıp, Merkez Bankası’nın 2025 yılı enflasyon beklentine göre zam yapıldığının açıklanması, soruya cevap gibi; “erken seçim olmayacak” dedirtiyor.
Bir başka uygulama ise, emeklilere yönelik uygulamalar. Bugün enflasyon açıklanacak. Fakat, emeklilerin bekledikleri zam oranı ile hükümet çevrelerinin, kamuoyu baskısını azaltabilme adına erkenden duyurdukları ama arkasında durmadıkları emekli maaş zammı olarak bir takım rakamları dinleyip duruyoruz.
Bu konuşulanlara baktığımızda yine “erken seçim olmayacak” demek mümkün.
Peki, Ankara’daki siyasetin durumu nasıl?
Yeni anayasa yapılması mümkün olabilecek mi?
İktidar kanadında milletvekilleri transferleri devam edecek mi?
CHP listesinden TBMM’ye giren Deva, Gelecek, Saadet Partileri kendi aralarında anlaşıp, tek çatı altında birleşebilecekler mi?
CHP’nin içinde muhalefet, olağanüstü kurultay için imza toplayacak mı?
Bunları kamuoyu kadar bizlerde sürekli merak ediyoruz.
Ankara’daki siyasi hava şu anda belirsizliğini koruyor. İktidar ile muhalefet, kendi aralarında. Birbirleriyle selamlaşarak, gündeme yönelik eleştirileriyle halkın kafalarını meşgul etmeye devam ediyorlar.
Milletvekili transferleriyle ilgili olarak, daha çok Haziran ayında hareketlenme olması bekleniyor. Nedeni, seçilen milletvekilleri, iki yıllık hizmet sürelerini doldurup, emekli olabilme hakkı kazanacaklar. Sonrasında, mevcut partilerinin durumlarına bakarlar. Yeniden seçilme umudunu bulamazlarsa, seçilme adına yeni parti veya yeni siyasi olumlara kulak kabartmaya başlarlar.
Yeni Anayasa konusunda, her ne kadar siyasi partiler arasında komşuluk ilişkilerine göre ziyaretler yapılmaya devam etse bile, pek çok vekil dahi, bu dönem yeni anayasanın yapılmasının bugünkü siyasi iradeye göre mümkün olmadığını ifade ediyorlar.
Ama, birde amaları var ki, oda terör konusunda MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı çıkışlar ve terör elebaşıyla başlatılan diyalog görüşmelerinin neticesi bu konularda çok önemli. Eğer, DEM Parti, Anayasa değişimi için yeşil ışık yakarsa, TBMM’deki çoğunluk sağlanmış olacak, çalışmalar zaman geçirilmeden başlayacak.
Fakat, iktidar ile DEM arasındaki bu anlaşmaya kamuoyunun nasıl bakacağına yönelik çekinceler var. Malum, iktidar seçim öncesinde bugün dahi CHP’yi DEM’lenmekle suçluyor.
Aynı eleştirilere maruz kalmayı istemez AK Parti herhalde diye düşünenler çoğunlukta.
AK Parti’de bakanlık yapanların, başbakanlık koltuğuna oturanların, koltuk altlarından alındıktan sonra kurdukları DEVA, Gelecek Partisi ile yıllardır oyunu bir türlü artıramayan, sürekli kan kaybeden Saadet Partisi’nin 6’lı masa oyunlarıyla meclise girmeleri üzerine, mecliste güç birliği yapmasına yönelik bir çalışma başlatılmıştı. Bu partiler arasında önce ilgili kişilerin, sonra yetkili kişilerin sonra da genel başkanların yaptıkları görüşmelerden çözüm çıkmamış. Birde Saadet Parti TBMM gurubunun milletvekili eksilmesi nedeniyle düşmesi de galiba siyasi paylaşımdaki rollerin tam olarak dağıtımında anlaşma sağlanamadığı içinde şimdilik rafa kalkmış.
İYİ Parti’de ise dağılan güç dengelerinin yeniden olgunlaştırılması için çalışılıyormuş. Birde, parti teşkilatlarından gelen “artık CHP’nin payandası olmaktan kurtulalım” çağrılarına parti üst yönetiminin de kendi ayakları üzerinde durabilen, umut vaat eden bir siyasi yapı inşa etme adına mesai yaptıklarını öğrendik. Bu konu çok önemli, çünkü erken seçim kararı alınırsa, İYİ Parti’nin ne yapacağı pek belli olmaz. TBMM’deki gücü kaybetmeme adına, CHP ile aralarındaki eski ortaklık yeniden nüksedebilir.
CHP’ye gelince, işe Bursa’dan başlayalım. Osmangazi’de olağanüstü seçimli genel kurul toplanması için gerekli imzalar tamamlandı. Teslim edildi. Fakat yönetim bu konuyu gündeme almamakta ısrarcı. İmza sahipleri delegeler ise süreçlerin dolmasını bekliyorlar.
Aynı sıkıntılar Yıldırım ilçesinde de var.
Genel merkezdeki sorun ise bütün ülkemizi ve Türk siyasetini ilgilendiriyor. 31 Mart mahalli seçimlerde Türkiye’de birinci parti olan CHP, bugünlerde oy kaybına başladı. Çünkü, parti içindeki çekişmeler ve sen-ben kavgaları halkımızca pek de olumlu karşılanmıyor. Halk, hizmet beklerken, CHP’li yönetimler koltuk kavgası yapıyorlar. İktidara geldiklerinde acaba neler yapabilirler. Onu da mahalli idare yönetimlerinde, yine sen-ben kavgası ve tartışmaları yaparak görebiliyoruz. Seçimlerin üzerinden 9 ay geçti. Hala eski yönetimleri eleştirip, “iktidar bize baskı yapıyor” politikalarıyla halkı ve vatandaşları kandırmaya çabalıyorlar.
AK Parti, il kongrelerini yapıyor. Geçen hafta Bursa il kongresi yapıldı. Genel Başkan geldi. Teşkilatlara baktığımızda biraz olsun canlanma var gibi. Yine de 31 Mart yenilgisinin izleri hala mevcut. Fakat, iktidarın gündeminde Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden ve ne şekilde tekrar Cumhurbaşkanlığına aday olup seçilmesinin sağlanmasına nasıl gidilecek olan yol haritasının çizilmesi var.
Bu duruma, MHP kayıtsız, şartsız destek veriyor.
Ama, Anayasa değişikliğinde bir kiki kez aday olabileceği yazılmış. Yani, bu maddeyi bizzat kendileri yazmış. Bir ara çözüm var. Oda, meçlisin erken seçim kararı alması. Bunun içinde 360 vekil gerekli. AK Parti ile MHP’nin vekil sayıları yetmiyor. Anayasa değişikliği içinde DEM ile işbirliği yapılmasına teşkilat temayüllerinde galiba “hayır” çıkmış.
Bu nedenle, şimdilik bulunan ama pek çok kişide olabilir diye destek verdiği formül şöyle izah ediliyor. AK Parti, MHP ve DEM guruplarının erken seçim kararı alıp, 2028 yılı Mayıs ayını beklemeden 2027 yılının Ekim veya Kasım aylarında bir erken genel seçim yapılması.
Olabilir mi? Bana göre olmaması için bir neden yok.
Çünkü, iktidar 2026 yılının ekonomik açıdan çok güzel geçeceğini ifade ediyor. Demek ki 2024-2025 yıllarındaki ekonomik sıkıntıları vatandaşlarımız 2026 yılında unutacaklar. 2027 yılındaki seçimlerde ise iktidara yeniden destek verecekler. Ankara’dan kulağımıza gelen kulislere göre beklenti böyle imiş.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Erken seçim olabilir mi?
Siyasette ne zaman nelerin olabileceğini tahmin edebilmek gerçekten güç. Çünkü, bizler olmaz diye düşündüğümüz pek çok olay, konu ve yapılmaması gerektiğini düşündüğümüz ama yapılan işler her zaman olabiliyor.
Büyüklerimizin deyimi ile siyasetin düşüncesine Şeytanın bile aklı ermemiş.
2024 yılını acı, tatlı ve bir o kadarda kanlı olayları yaşayarak kapattık. İnsanların en büyük belası olarak tarihi kayıtlara geçen savaşlar bir türlü durmak bilmiyor. Aslında, insanların olduğu gibi bazı devletlerinde para hırsı bir türlü bitmek bilmiyor. Olayların özeti böyle.
2025 yılından beklentiler büyük. Sağlık, huzur, terörün bitmesi, savaşların sona ermiş, dünyada barış ve huzur ortamının sağlanması. Ayrıca, ekonomik olarak zenginleşme. Daha fazla para. Daha fazla mal mülk edinmek.
Ama, takvim yaprağı değişti diye bütün bunlar olmuyor. Olamıyor. Zamanını ve vakti saatinin gelmesini beklemek, sabır etmek, başkalarının malına mülküne göz dikmemek gerekiyor.
Malum, yeni yıl geldi. Senenin son gününden başlayıp bizler hala yeni yıl kutlamalarına devam ediyoruz. Bazı okurlarımla yaptığımız buluşmalarda ise “bu sene erken seçim olur mu?” sorularına muhatap oluyoruz.
Aslında, iktidarın yaptığı ekonomik uygulamalara bakılırsa, kemer sıkma sisteminin aynen devam ettiğini görüyoruz. Mesela, asgari ücret belirlenirken, geçen yılın enflasyon oranlarını ve kayıpları baz alınmayıp, Merkez Bankası’nın 2025 yılı enflasyon beklentine göre zam yapıldığının açıklanması, soruya cevap gibi; “erken seçim olmayacak” dedirtiyor.
Bir başka uygulama ise, emeklilere yönelik uygulamalar. Bugün enflasyon açıklanacak. Fakat, emeklilerin bekledikleri zam oranı ile hükümet çevrelerinin, kamuoyu baskısını azaltabilme adına erkenden duyurdukları ama arkasında durmadıkları emekli maaş zammı olarak bir takım rakamları dinleyip duruyoruz.
Bu konuşulanlara baktığımızda yine “erken seçim olmayacak” demek mümkün.
Peki, Ankara’daki siyasetin durumu nasıl?
Yeni anayasa yapılması mümkün olabilecek mi?
İktidar kanadında milletvekilleri transferleri devam edecek mi?
CHP listesinden TBMM’ye giren Deva, Gelecek, Saadet Partileri kendi aralarında anlaşıp, tek çatı altında birleşebilecekler mi?
CHP’nin içinde muhalefet, olağanüstü kurultay için imza toplayacak mı?
Bunları kamuoyu kadar bizlerde sürekli merak ediyoruz.
Ankara’daki siyasi hava şu anda belirsizliğini koruyor. İktidar ile muhalefet, kendi aralarında. Birbirleriyle selamlaşarak, gündeme yönelik eleştirileriyle halkın kafalarını meşgul etmeye devam ediyorlar.
Milletvekili transferleriyle ilgili olarak, daha çok Haziran ayında hareketlenme olması bekleniyor. Nedeni, seçilen milletvekilleri, iki yıllık hizmet sürelerini doldurup, emekli olabilme hakkı kazanacaklar. Sonrasında, mevcut partilerinin durumlarına bakarlar. Yeniden seçilme umudunu bulamazlarsa, seçilme adına yeni parti veya yeni siyasi olumlara kulak kabartmaya başlarlar.
Yeni Anayasa konusunda, her ne kadar siyasi partiler arasında komşuluk ilişkilerine göre ziyaretler yapılmaya devam etse bile, pek çok vekil dahi, bu dönem yeni anayasanın yapılmasının bugünkü siyasi iradeye göre mümkün olmadığını ifade ediyorlar.
Ama, birde amaları var ki, oda terör konusunda MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı çıkışlar ve terör elebaşıyla başlatılan diyalog görüşmelerinin neticesi bu konularda çok önemli. Eğer, DEM Parti, Anayasa değişimi için yeşil ışık yakarsa, TBMM’deki çoğunluk sağlanmış olacak, çalışmalar zaman geçirilmeden başlayacak.
Fakat, iktidar ile DEM arasındaki bu anlaşmaya kamuoyunun nasıl bakacağına yönelik çekinceler var. Malum, iktidar seçim öncesinde bugün dahi CHP’yi DEM’lenmekle suçluyor.
Aynı eleştirilere maruz kalmayı istemez AK Parti herhalde diye düşünenler çoğunlukta.
AK Parti’de bakanlık yapanların, başbakanlık koltuğuna oturanların, koltuk altlarından alındıktan sonra kurdukları DEVA, Gelecek Partisi ile yıllardır oyunu bir türlü artıramayan, sürekli kan kaybeden Saadet Partisi’nin 6’lı masa oyunlarıyla meclise girmeleri üzerine, mecliste güç birliği yapmasına yönelik bir çalışma başlatılmıştı. Bu partiler arasında önce ilgili kişilerin, sonra yetkili kişilerin sonra da genel başkanların yaptıkları görüşmelerden çözüm çıkmamış. Birde Saadet Parti TBMM gurubunun milletvekili eksilmesi nedeniyle düşmesi de galiba siyasi paylaşımdaki rollerin tam olarak dağıtımında anlaşma sağlanamadığı içinde şimdilik rafa kalkmış.
İYİ Parti’de ise dağılan güç dengelerinin yeniden olgunlaştırılması için çalışılıyormuş. Birde, parti teşkilatlarından gelen “artık CHP’nin payandası olmaktan kurtulalım” çağrılarına parti üst yönetiminin de kendi ayakları üzerinde durabilen, umut vaat eden bir siyasi yapı inşa etme adına mesai yaptıklarını öğrendik. Bu konu çok önemli, çünkü erken seçim kararı alınırsa, İYİ Parti’nin ne yapacağı pek belli olmaz. TBMM’deki gücü kaybetmeme adına, CHP ile aralarındaki eski ortaklık yeniden nüksedebilir.
CHP’ye gelince, işe Bursa’dan başlayalım. Osmangazi’de olağanüstü seçimli genel kurul toplanması için gerekli imzalar tamamlandı. Teslim edildi. Fakat yönetim bu konuyu gündeme almamakta ısrarcı. İmza sahipleri delegeler ise süreçlerin dolmasını bekliyorlar.
Aynı sıkıntılar Yıldırım ilçesinde de var.
Genel merkezdeki sorun ise bütün ülkemizi ve Türk siyasetini ilgilendiriyor. 31 Mart mahalli seçimlerde Türkiye’de birinci parti olan CHP, bugünlerde oy kaybına başladı. Çünkü, parti içindeki çekişmeler ve sen-ben kavgaları halkımızca pek de olumlu karşılanmıyor. Halk, hizmet beklerken, CHP’li yönetimler koltuk kavgası yapıyorlar. İktidara geldiklerinde acaba neler yapabilirler. Onu da mahalli idare yönetimlerinde, yine sen-ben kavgası ve tartışmaları yaparak görebiliyoruz. Seçimlerin üzerinden 9 ay geçti. Hala eski yönetimleri eleştirip, “iktidar bize baskı yapıyor” politikalarıyla halkı ve vatandaşları kandırmaya çabalıyorlar.
AK Parti, il kongrelerini yapıyor. Geçen hafta Bursa il kongresi yapıldı. Genel Başkan geldi. Teşkilatlara baktığımızda biraz olsun canlanma var gibi. Yine de 31 Mart yenilgisinin izleri hala mevcut. Fakat, iktidarın gündeminde Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden ve ne şekilde tekrar Cumhurbaşkanlığına aday olup seçilmesinin sağlanmasına nasıl gidilecek olan yol haritasının çizilmesi var.
Bu duruma, MHP kayıtsız, şartsız destek veriyor.
Ama, Anayasa değişikliğinde bir kiki kez aday olabileceği yazılmış. Yani, bu maddeyi bizzat kendileri yazmış. Bir ara çözüm var. Oda, meçlisin erken seçim kararı alması. Bunun içinde 360 vekil gerekli. AK Parti ile MHP’nin vekil sayıları yetmiyor. Anayasa değişikliği içinde DEM ile işbirliği yapılmasına teşkilat temayüllerinde galiba “hayır” çıkmış.
Bu nedenle, şimdilik bulunan ama pek çok kişide olabilir diye destek verdiği formül şöyle izah ediliyor. AK Parti, MHP ve DEM guruplarının erken seçim kararı alıp, 2028 yılı Mayıs ayını beklemeden 2027 yılının Ekim veya Kasım aylarında bir erken genel seçim yapılması.
Olabilir mi? Bana göre olmaması için bir neden yok.
Çünkü, iktidar 2026 yılının ekonomik açıdan çok güzel geçeceğini ifade ediyor. Demek ki 2024-2025 yıllarındaki ekonomik sıkıntıları vatandaşlarımız 2026 yılında unutacaklar. 2027 yılındaki seçimlerde ise iktidara yeniden destek verecekler. Ankara’dan kulağımıza gelen kulislere göre beklenti böyle imiş.