Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Dervişoğlu’ndan dobra sözler

Yazının Giriş Tarihi: 03.02.2025 00:11
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.11.2003 19:58

Dünyanın pek çok ülkesinde, pek çok siyasetçi halkla temas ederken, kendi düşüncelerini yayarken diğer yandan da halkın duymak istediklerini söyleyip, taraftar toplar kendisine.

Siyasetin ana hedefi ve temel yol hattı aynen böyledir. Hani derler ya, “cemaat ne derse desin, imam bildiğini okur” diye. Siyasette bir nevi bu durum aynen öyle olmuyor işte. Pek çok konuda ayrış ve ayrıştırma mevcut. Mesela, Bursa’ya gelen siyasetçiler, halka yönelik konuşmalarında hep ulaşım, sağlık, turizm, sanayi, alt yapı konuları gündeme getiriyorlar. Bu konular zaten dünyanın neresinde olursa olsun, insan yaşantısının var olduğu bölgeler için geçerli. Değişmez kurallar.

Önemli olan, siyasetçinin halkın sorunlarını nasıl ve ne şekilde çözümlenmesi gerektiğine dair formüller üretip, halka çareler sunması, umut olması.

Bu şekilde siyaset yapamayan, hizmet üretemeyen, çözüm için çareler sunan politikaları üretemeyen parti ve liderler yüzünden de ülkemizdeki siyaset kısır bir döngü içinde. İktidar “alternatifimiz yok” diye tutturmuş yolunu gidiyor.

Bu yol nerede ve ne zaman son bulacağına dair de kimsenin ön görüsü yok. Mahalli seçimlerde ana muhalefet biraz olsun tepki oyları, kızgınlık ve kırgınlıklar nedeniyle oy topladı. Çok zaman geçmedi. Bugünlerde yapılan anketlerde muhalefet oy kaybetmiş gibi gözüküyor. Çünkü, vatandaşlar bekledikleri hizmet ve destekleri alamadılar. İş başına getirdikleri muhalefet temsilcilerine mührü teslim ettiler ama bekledikleri hizmetleri alamamanın feryadı içindeler.

Bolu Kartalkaya’da meydana gelen otel yangını ise, kamu yönetimi, yerel- mahalli yönetimler ve iktidar muhalefet arasındaki kapı arkası sıkı fıkı bağların bir nebze olsun ortaya çıkmasına yol açtı. Herkes kendisini bu işten kurtarmanın telaşı içindeler.

Bolu, Kartalkaya’daki otel yangınına değinerek konuşmasına başlayan İYİ Parti genel başkanı Müsavat Dervişoğlu; “İhaleye çıkmak için sorumluluk yarışına giren, oturdukları koltuğu Erdoğan’ın verdiği tımar zanneden, sıra görev sorumluluğuna geldiği zaman sırra kadem basanların düzeninde yaşıyoruz. Bu isimlerin en bilineni Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy! Kendi atadığı bürokratlara kendi işletmelerini denetleten, kendi otellerine istediği kıyı şeridinden arsa tahsis ettiren, Türkiye’yi ucuz turizm cenneti haline getirerek Türkiye’nin kültür ve turizm potansiyelini yok eden zattır kendileri. Adeta Erdoğan’ın kayyım rejiminin bir özetidir. O da turizmin başındaki kayyımdır. Bu kimseler, tıpkı genel başkanları gibi aldıkları ya da almadıkları kararlarla, hayatlarımız üzerinde sonsuz yetki sahibi, dertlerimize karşı ise mutlak sorumsuzdurlar. Her biri iç işlerinde serbest, dış işlerinde saray kayyımına bağlı şirket patronlarıdır. Ama burada bir püf noktası vardır: Bakanlıkları ve bakanlıklarının görev alanındaki kamu hizmetini basiretli bir tacir gibi bir şirket gibi bile yönetmezler. Yetkilerini ve görev sahalarını, kendileri için ikballeri için ve saray kayyımının nam ve şahsı için bir şirket sermayesi olarak kullanırlar. O yüzden, Türkiye’de devlet idaresi, kâr peşinde koşan bir şirket bile değildir. Mesele bütün Türkiye’nin kaynaklarıyla, insanlarıyla bu harami düzeninin devamı için bir şirket sermayesi gibi kullanılmasıdır. Kiralanması, rehin edilmesi, ipoteğe konulması, satılması, üzerinde inşaat yapılması, değiş tokuş edilebilmesi bundandır” dedi.

Dervişoğlu, bir nebze olsun, siyasetin görünen ve görünmeyen yönlerini kamuoyuna duyurmak için böyle bir hamle yaptı.

Kamuoyunun anladığı kadarıyla da iyi yapmış. Çünkü, vatandaşlarımız bu söylemleri bir kenara not etmişler. Biz, mesleğimiz gereği zaten senelerce not alıp, haber yapıyoruz. Bizde bir kenara köşeye yazalım istedik.

Pamukova ve Kütahya tren kazasına, Ermenek, Siirt, Amasra, Kastamonu, İliç ve Soma’daki maden facialarına, Karadeniz’deki sel felaketlerine, Davutpaşa’dan Ostim’e her gün yaşanan iş cinayetlerine, Muğla, Antalya, Hatay ve İzmir’deki yangınlarına, doğrudan 11 ili dolaylı olarak 70 ili sarsan depremlere ve Balıkesir’deki patlamaya değinerek konuşmasına devam eden Müsavat Dervişoğlu, iktidarın 9 maddelik bir kaçış planı olduğunu ileri sürüp şu ifadeleri kullandı:

“1-Canlarımız, insanlarımız ihmal, denetimsizlik, kuralsızlık ve umursamazlık sebebiyle hayatlarını kaybederler.

2- Hızlıca yayın yasağı getirilir. Eş zamanlı olarak propaganda başkanlığının emriyle trol orduları milletin adamı mesajları atarlar.

3- Bakanlık yaptığı hizmet alanına tefeci gözlüğüyle bakanların gözü pek sözcüsü vakur bir duruşla şu açıklamayı yapar: ‘Acılar üzerinden siyaset olmaz. Bu olaylar siyasete malzeme yapılmamalıdır.’ Çünkü siyaset, onlara göre hizmet et-hesap ver değil; üzümünü ye, bağcıyı da bir güzel döv işidir.

4- Devamında, muhalefet ve basın mensupları şeytanlaştırılırlar. Yayın yasağına uymayanlara, kısa yoldan yurt dışı yasağı konur.

5- Ayar verilen muhalefetten ve basından sonra kendilerinin ne kadar halk adamı olduklarını hatırlatmak lazım gelir. Devleti yönetenler büyük samimiyetle baş sağlığı mesajları yayınlarlar: Başsağlığı dileğini ise şu sihirli sözcükler takip eder: ‘Kimsenin şüphesi olmasın, sorumlular bulunacak ve mutlaka hesap sorulacaktır’ Cenazelere cenaze yakınlarından daha kalabalık katılırlar, ilk safı kimseye bırakmazlar. Dertleri mevzuatta yapmaları gereken ilk görev değil, fotoğraf çektirmek için kameralar önündeki son görevdir. Uygun olması hâlinde birkaç damla gözyaşı da akıtılır. Hatta ihtiyaç hissedilirse Fatiha’yı da kameralara bakmadan tecvitli ve yanık bir nidayla da okurlar.

6- Elbette sorumlular ya doğrudan kendileridir. Ya da bir takım ayak işlerini görmek için imzalarını kiraya veren alt kademe yöneticilerdir. O yüzden bu yüksek yönetim kademelerinde hiç kimse hiç kimseden hesap soramaz. Kimse de gurur, ahlak ya da vicdan meselesi yapıp istifa etmez, bakanlar zaten istifayı akıllarından dahi geçiremezler.

7- O sırada, bu şirket rejimin baş sözcüsü ve büyük üstadı zat çıkar ve der ki: ‘Kader bunlar, alın yazısı, takdir-i ilahi. Allah rahmet eylesin.’

8- Bu sırada malum kanallarda, her gece her konuda ellerinde hep aynı çubuklarla konuşanlar gerçek sorumluları aklamak için bin takla attıkları programlar yaparlar. Çünkü herkes ekmeğinin peşindedir. Ve o çubuklu arkadaşlardan öğreniriz ki olayda sorumluluğu bulunan 3 çaycı, 2 arşiv memuru ve 4 temizlik personeli tutuklanmış. Tutuklananların da muhakkak bir organizasyonla bir örgütle hemen bağlantısı kurulur.

9- Kısa süre sonra başka bir skandal patlar ve ölenler öldükleriyle kalırlar”

Toplumsal olaylar karşısında, ülkemizdeki söz sahibi, erk sahibi olanların yaptıklarının böylesine açık yüreklilikle yapılması, açıklanması, dile getirilmesi de gerçekten cesaret işi.

Dervişoğlu’nun vatandaşlarımıza siyasi seslenişi de şöyle;

“Emekli kardeşim, memur kardeşim; alamadığın hakkın, maaşın, bil ki bunların cebindedir. İşçi kardeşim, şantiyede, fabrikada, madende alın terinden ürettiklerini İsviçre’deki bankalarda istifleyen, lüks teknelerde şampanya diye patlatan bunlardır. İşsiz kardeşim, senin mülakatlarda elenme sebebin giremediğin işe, diplomasız hem de sınavsız bunların çocukları girsin diyedir. Peki bu örgütlü kötülüğü iktidarda tutmak için daha kaçımız öleceğiz? Bu tefeci bezirgân düzenin kasalarını doldurmak için daha kaçımız tutuklanacağız?

Kaçımız iftiraya uğrayacak, saldırıya uğrayacak, tehdit edilecek? Kaçımız işsiz kalacak? Kaçımız mülakatta elenecek, işinden olacak, bebeğini çocuğunu kaybedecektir? Buna daha ne kadar susacağız? Milletimizin bu acılarından beslenip semirmelerine, kendi talihlerini bize kader diye yutturmalarına, kendi iktidarlarını bize devlet diye satmalarına razı mı olacağız? Hayır, olmayacağız! Yeter, susmayacağız! Bu düzene asla teslim olmayacağız!

Hak ettiğimiz hayatı yaşayabilmenin Cumhuriyet nizamını, demokrasiyi hukuk devletini yeniden tesis edebilmenin yolu da bellidir. Dilde bir olacağız, fikirde bir olacağız, işte bir olacağız. Dilimiz bellidir: Dilimiz Adalettir. Fikrimiz bellidir: Fikrimiz Hürriyettir. İşimiz bellidir: İşimiz Cumhuriyettir. Bu kalkışmaya son vereceğiz. Bu karanlığı dağıtacağız. Bu saltanatı yıkacağız!”

Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu cesurca ve açık yüreklilikle açıklayan İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu’nu kutlamak gerek.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.