Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Değer miydi?

Yazının Giriş Tarihi: 15.10.2025 00:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.10.2025 00:10

“Kendim ettim, kendim buldum” şarkısı ülkemizin pek çok vilayetinde sürekli söylenmeye başlandı. Özellikle de CHP’li belediyelere yönelik operasyonların nerede ise en fazla istenilen şarkısı bu.

Ne demişler? Su testisi su yolunda kırılır. Kim ne yaparsa yapsın, hiçbir şey yapanın yanına kar kalmaz. Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz.

Lafa gelince, temiz toplum, temiz siyaset diye konuşuluyor. Ama, siyasetin ne kadar temiz olduğunu tartışmaya başladığınızda, sizler toplum düşmanı ilan ediliveriyorsunuz bir anda.

Sadece siyaset ile ilgili değil, birde olayların koruma yönü var. Hani, hiçbir suç tek başına işlenmez diye dünya genelinde kabul gören bir tez var ya, aynen öyle.

Bazı kişiler, sizin bazı istek, arzularınızdan faydalanıp, işlemek istedikleri suçlar için sizleri maşa gibi kullanabiliyorlar. Koruma kalkanı bir yere kadar dayanıyor. Zamanla, demir kalkanlar bile küflenip, çürüdükleri için işe yaramaz hale geliveriyorlar.

Sonrasında, onlar kenara çekilip sizi günah keçisi ilan ediyorlar. Bu yaşanılan pek çok olayda, gün yüzüne çıkan davranış şekilleri.

Gelelim, siyasetin ticaretle el ele verip, daha fazla para kazanma, daha fazla kamu kaynaklarını şahsi mallara çevirme ve kamu görevini yapanlarla ortaklaşa iş ilişkileri kurulup, tüyü bitmemiş yetim haklarının çalınması iddialarına.

Bursa’da bu tür iddialar, 2002 yılında AK Parti’nin iktidara gelmesi ve seçim öncesinde halka, vatandaşlara verdikleri 3 Y modeli, Yasaklar, Yolsuzluklar ve Yoksullukla mücadele formülünden sonra başladı. 2004 yılında yapılan mahalli seçimlerde AK Parti bütün ilçe seçimlerini kazanmasına rağmen bir tek Nilüfer ilçesinde seçimleri kaybetti.

Sonrasında, AK Partili müteahhit tayfanın AK Parti’li olanları ile CHP’li Nilüfer Belediyesi yönetimi arasında gizli ittifakların, ortaklıkların kurulduğu iddia edilmeye başlandı. Sonrasında hain FETÖ terör örgütünün Nilüfer’de çöreklenmeye başladığı iddiaları ulu orta konuşulur oldu. Söylenen o ki, işte bu ittifak yüzünden de AK Parti Nilüfer’de bir türlü seçim kazanamadı.

Tabi, bütün bunlar halk arasında, toplumda konuşulurken, birileri de ceplerini doldurma, daha fazla zengin olma hayaliyle, siyaseti, ticareti ve adliye ile polisiye gelişmelerine karşı gerekli önlemleri alıp, yapılan her türlü şikayetleri sümen altı etmeye başladıkları iddiaları yenilir, yutulur iddialar değildi.

Bugün, ortaya çıkan bazı gelişmeler üzerine vatandaşların kendi aralarında görüştükleri ifadelere bakıldığında, anlaşılan o ki, bazıları, yapılanları çok iyi biliyor, ama sesini çıkaramıyordu.

Bazıları ise seslerini çıkarmaya başladıklarında iddialara göre hain ilan edilip, linç ediliyorlardı.

Etme, bulma dünyası vesselam.

Geçen hafta Cuma sabahı, Nilüfer Belediyesi eski başkanı ve Nilüfer Belediyesinde son 20 yılda imzası bulunan halk arasında ise “tek imza ile işleri halleder” diye tanınan Turgay Erdem ve arkadaşlarının sabaha karşı yapılan operasyonlarla gözaltına alındığını öğrendik.

İddialar, Suç İşlemek Maksadıyla örgüt oluşturmak, rüşvet, rüşvete aracılık etmek vb. Çok ağır ve toplumda hoş karşılanmayan yüz kızartıcı iddia ve suçlar bunlar.

Şüphelerden, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte çektirdikleri fotoğrafı sosyal medyada profil fotosu yapan bazı müteahhitlerinde bulunduğu 15 tanesi tutuklandı.

Bu tutuklanan kişilerden zaten 10 tanesi, mesaiye sabah Nilüfer Belediyesi binalarında başlıyor, mesai bitiminde ise günün yarım kalan işlemlerini tamamlama adına aynı binada, yine kendilerine destek oldukları iddia edilen bürokratlarla beraber durum değerlendirmesi yaptıkları iddia edilenler.

Kamuoyu çok iyi biliyor.

Kimin, kimlerle nasıl pazarlıklar yaptıklarına dair verilen ifadelerle ilgili Yayın Yasağı olduğu için buradan siz değerli okurlarımıza iletememenin üzüntüsü içindeyiz.

Ama, şunu rahatlıkla söylemek mümkün, tutuklanan kişilerin siyasi yapılarına ve destek oldukları siyasi partilere bakıldığında, operasyonun sadece CHP’li bir belediyeye, siyasal amaçlarla yapıldığının söylenmesi mümkün değil. Çünkü, her taraftan insanlar varmış bu çarkın içinde.

Olayları çarpıtmak isteyenler olabilir. Sosyal medyada yazılanları gördüğümüzde inanın, bazı kişilerin hala ideolojik saplantı içinde olduklarını görmek üzüntü verici insanlık adına. Toplumun tek bir toplu iğnesini çalanların bile cezalandırılması gerektiğini söyleyip, ortaya çıkan olaylardan sonra da yapılan bu işlemler, siyasi baskı için yapılıyor diye konuşmak akla ziyan geliyor.

Daha ortada önemli bir şey yok. Şüpheliler tutuklandı ama, henüz ceza almadılar. Öyle sanıyorum ki operasyonlar daha da devam edecek. Çünkü, eskiden bilinen olaylar ve iddialara ilaveten ortaya çıkan pek çok iddia var.

Yukarıda yazmıştım. Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz diye. Şimdi, operasyonları siyasi olarak yaftalayanlara sormak lazım: Düşünün bir kez, kazandığı para ile sahip olması mümkün olmayan mallara sahip bürokratlara “bu değirmenin suyu nereden geliyor?” diye sorulmasın mı?

Maliyeye beyan ettiği kazancı ve ödediği vergilere bakıldığında, zarar eden veya asgari ücretli bir işçinin kazancının dörtte biri kadar gelir beyan edenlerin, lüks cipleri kullanması, villalar, apartman daireleri, dükkan sahibi olmalarının maliyetinin nasıl olduğu sorulmasın mı?

Ev alma hayali ile maket üzerinden satış sözleşmesi yapıp para ödeyenlerin uğradıkları hayal kırıklığının bedeli hiç mi sorulmasın?

Birde olaylara şöyle bakalım, oturdukları koltuklardan güç alıp siyasi koruma kalkanı altında her türlü olumsuzluğa imza atanların, siyasi ahlak ve geleceklerini kendilerinin hazırladığını görmek sizleri mahcup mu ediyor?

İşin özü, bu tür ilişkiler içinde olanların sonlarının dün olduğu gibi bugünde yarında aynı olacağı düşüncemden hiçbir zaman vaz geçmedim. Daha önceki bazı yazılarımda da ifade ettiğim gibi, 12 Eylül 1980 darbesiyle kahraman ilan edilen, kurtarıcı ilan edilen, yüzde 92 oyla Cumhurbaşkanı seçilen Kenan Evren ve arkadaşlarının “Darbeci, demokrasi düşmanı!” sıfatı ile yargılandığı günleri gördük.

Özet olarak, Evren ve arkadaşlarının içine düştükleri olaylardan bütün siyasetçilerin, iş insanlarının, gözü rant ve ceplerine daha fazla haram para girmesi adına yapmadık iş bırakmadıkları iddia edilen kişilerin ibret alması gerekmez miydi?

Şimdi toplum adına sorulması gereken soru şu; değer miydi? Yoksa,. Bugünkü son için değdi mi?

Böyle, elleri bağlı cezaevine gidilmeye, Ailenin huzurunun bozulmasına, toplum içindeki sosyal statü davranışlarının düşmesine. Gerçekten değer mi?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.