İnsanca yaşamak, hak, hukuk ve adalete olan inancı taşımak. Topluma faydalı iş ve hizmetlere imza atmak. Kimsenin kimseye üstünlük sağlamadığı, insanların huzur içinde, mutlu ve mesut yaşadıkları bir ülkenin vatandaşı olmanın gururunu yaşamak. Bizim bütün istediğimiz bunlar.
Her sene sonunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, dünyanın pek çok ülkesindeki adalet sisteminde çözümlenememiş olan konularla ilgili olarak yapılan şikayetleri ve alınan karar sonuçlarını açıklıyor. 2024 yılı sonuçları açıklandı ve haber, BBC haber kanalları aracılığıyla dünyaya duyuruldu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2024'e ilişkin istatistiklerini açıkladı. AİHM verilerine göre 2024'te aleyhinde en fazla dava başvurusu bulunan ülke Türkiye. Daha önceki yıllarda birinciliği Rusya kimseye bırakmıyordu.
AİHM'ye, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 47 Avrupa ülkesinden yapılan şikayetlerin toplamı 60 bin 350. Bunların yüzde 35,8'i Türkiye kaynaklı hak ihlali iddialarından oluşuyor. Bu da karar bekleyen 21 bin 600 dava başvurusu anlamına geliyor.
Türkiye, bu sayıyla diğer ülkelerin açık ara önünde yer aldı. Türkiye'yi 8 bin 150 başvuruyla Avrupa Konseyi'nden ayrılan Rusya ve 7 bin 700 dava başvurusuyla Ukrayna izliyor.
Geri kalan 44 ülkenin başvurularının toplamı ise 22 bin 900. Türkiye 2023'te de ilk sırada yer almıştı. Bununla birlikte, 2023'teki sayı 2024'e oranla daha yüksekti.
Türkiye aleyhindeki başvuruların içeriğine bakıldığında büyük çoğunluğunun 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişimiyle bağlantılı olduğu görülüyor. AİHM, bu konuyla ilişkili başvuruları Türkiye'ye gruplar halinde tebliğ etmeyi sürdürüyor. Bu şikayetlerin yüzde 80’i ise Türkiye’nin lehine sonuçlanıyor. Yani, AHİM darbecilere geçit vermiyor denilebilir.
Strasbourg'da AİHM Başkanı Marko Bosnjak tarafından açıklanan verilere göre AİHM 2024'te bin 102 karar açıkladı. Bunlardan 73'ü Türkiye'yle ilgili. Türkiye bu sayıyla 2024'te hakkında en fazla karar açıklanan üçüncü ülke oldu. Bu alanda ilk sırada 302 kararla Rusya, ikinci sırada ise 158 kararla Ukrayna yer aldı. Türkiye hakkında açıklanan 73 karardan 67'sinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) en az bir maddesinin ihlal edildiği tespit edildi.
AİHM, Türkiye'ye karşı açılan 5 davada ihlal bulmazken, bir davada dostane çözüme gidildi.
Açıklanan kararlara bakıldığında en fazla ihlale sözleşmenin özgürlük ve güvenlik hakkını garanti altına alan beşinci maddesinde rastlanıyor. AİHM, 19 davada bu maddenin ihlal edildiğine hükmetti.
Özgürlük ve güvenlikle ilgili ihlalleri sözleşmenin ifade özgürlüğüne ilişkin 10'uncu maddesi izledi.
Üçüncü sırada ise 14 ihlalle insan hakları sözleşmesinin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6'ncı maddesine ilişkin ihlaller yer aldı. Türkiye'nin insan hakları sözleşmesinin ihlaline ilişkin sıralaması 2023'te 2024'dekinden farklıydı.
2023 istatistiklerinde Türkiye, adil yargılanma (17) ilk sırada yer alırken, özgürlük ve güvenlik (16) ile toplantı ve dernek kurma özgürlüğü (16) ikinci sırada yer aldı. Özel ve aile hayatına saygı (15) ise üçüncü sırada yer almıştı.
AİHM'nin 2024'te hiç karar açıklamadığı ülkeler Andorra, Estonya, İrlanda ve Liechtenstein oldu.
Mahkemenin hakkında karar açıklayıp da insan hakları sözleşmesinin ihlal edilmediğine hükmettiği ülkeler ise Finlandiya, İsveç ve San Marino oldu.
Türkiye'yle ilgili dava ve başvuruların AİHS'nin 75'inci yılının kutlanacağı bu yıl da AİHM'nin gündeminde ağırlıklı bir yer tutmasına kesin gözüyle bakılıyor. AİHM'nin temyiz organı olarak görev yapan 17 yargıçlı Büyük Daire'nin bu dosyalar açısından emsal oluşturma potansiyeli içeren bir davada karar açıklaması bekleniyor.
AİHS' nin 46'ıncı maddesi gereği, sözleşmeye taraf olan devletler açısından AİHM kararları bağlayıcı nitelikte. Türkiye, AİHS'yi 1950'de imzaladı, 1954'te onayladı.
Bireysel başvuru hakkını 1987'de tanıyan Türkiye, AİHM'nin zorunlu yargı yetkisini 1989'dan bu yana tanıyor. AİHM kararlarının uygulanması bireysel ya da genel önlemlerle yapılıyor.
Bireysel önlemler, başvuranın hakkının ihlaline yol açan sebepleri ortadan kaldırmayı, genel önlemler ise başvuruya konu ihlali herkes için ortadan kaldırmayı ve böylece ihlalin devamını önlemeyi sağlayacak tedbirlerden oluşuyor.
AİHM kararlarının uygulanmasının takibi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından yapılıyor.
Evet, açıklamaya baktığımızda ülkemiz açısından belki de hak, hukuk ve adalet kavramı içindeki sıkıntıların gün ışığına çıkmasına ve insanların adil yargılanma, özgürce yaşama ve özgürce eğitim alma özgürlüklerine yönelik yapılan sıkıntıların ön plana çıkması düşündürücü.
Çünkü, ülkemizde 12 Eylül eseri olarak hala iş başında bulunan ve yüksek öğretimle ilgili özerk bir kuruluş olan YÖK’ün eğitimle ve öğretimle ilgili pek çok uygulamalarında insan haklarına aykırı kararlar verilmesi iddiası mevcut. Özellikle yurt dışı eğitim hakkı ve Birleşmiş Milletler Lizbon Sözleşmesi uyarınca YÖK’ün tanıma kararı verilen ama diplomalarına denklik işlemi yapılmayan ve öğrencileri mağdur ettiği iddia edilen kararları mevcut.
Yakında bu kararlarda AHİM listesine eklenecek. Anayasa Mahkemesi, YÖK’ün uygulamalarını Anayasa’ya aykırı buldu ama siyasi güç ve erklerin hala YÖK’e destek çıkması da ayrıca siyasi yönden topluma yapılan baskı ve özgürlüklerin engellenmesine yönelik AHİM kararlarına yol açacakmış gibi bir görünüm var.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
AHİM’de dava şampiyonuyuz
İnsanca yaşamak, hak, hukuk ve adalete olan inancı taşımak. Topluma faydalı iş ve hizmetlere imza atmak. Kimsenin kimseye üstünlük sağlamadığı, insanların huzur içinde, mutlu ve mesut yaşadıkları bir ülkenin vatandaşı olmanın gururunu yaşamak. Bizim bütün istediğimiz bunlar.
Her sene sonunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, dünyanın pek çok ülkesindeki adalet sisteminde çözümlenememiş olan konularla ilgili olarak yapılan şikayetleri ve alınan karar sonuçlarını açıklıyor. 2024 yılı sonuçları açıklandı ve haber, BBC haber kanalları aracılığıyla dünyaya duyuruldu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2024'e ilişkin istatistiklerini açıkladı. AİHM verilerine göre 2024'te aleyhinde en fazla dava başvurusu bulunan ülke Türkiye. Daha önceki yıllarda birinciliği Rusya kimseye bırakmıyordu.
AİHM'ye, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 47 Avrupa ülkesinden yapılan şikayetlerin toplamı 60 bin 350. Bunların yüzde 35,8'i Türkiye kaynaklı hak ihlali iddialarından oluşuyor. Bu da karar bekleyen 21 bin 600 dava başvurusu anlamına geliyor.
Türkiye, bu sayıyla diğer ülkelerin açık ara önünde yer aldı. Türkiye'yi 8 bin 150 başvuruyla Avrupa Konseyi'nden ayrılan Rusya ve 7 bin 700 dava başvurusuyla Ukrayna izliyor.
Geri kalan 44 ülkenin başvurularının toplamı ise 22 bin 900. Türkiye 2023'te de ilk sırada yer almıştı. Bununla birlikte, 2023'teki sayı 2024'e oranla daha yüksekti.
Türkiye aleyhindeki başvuruların içeriğine bakıldığında büyük çoğunluğunun 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişimiyle bağlantılı olduğu görülüyor. AİHM, bu konuyla ilişkili başvuruları Türkiye'ye gruplar halinde tebliğ etmeyi sürdürüyor. Bu şikayetlerin yüzde 80’i ise Türkiye’nin lehine sonuçlanıyor. Yani, AHİM darbecilere geçit vermiyor denilebilir.
Strasbourg'da AİHM Başkanı Marko Bosnjak tarafından açıklanan verilere göre AİHM 2024'te bin 102 karar açıkladı. Bunlardan 73'ü Türkiye'yle ilgili. Türkiye bu sayıyla 2024'te hakkında en fazla karar açıklanan üçüncü ülke oldu. Bu alanda ilk sırada 302 kararla Rusya, ikinci sırada ise 158 kararla Ukrayna yer aldı. Türkiye hakkında açıklanan 73 karardan 67'sinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) en az bir maddesinin ihlal edildiği tespit edildi.
AİHM, Türkiye'ye karşı açılan 5 davada ihlal bulmazken, bir davada dostane çözüme gidildi.
Açıklanan kararlara bakıldığında en fazla ihlale sözleşmenin özgürlük ve güvenlik hakkını garanti altına alan beşinci maddesinde rastlanıyor. AİHM, 19 davada bu maddenin ihlal edildiğine hükmetti.
Özgürlük ve güvenlikle ilgili ihlalleri sözleşmenin ifade özgürlüğüne ilişkin 10'uncu maddesi izledi.
Üçüncü sırada ise 14 ihlalle insan hakları sözleşmesinin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6'ncı maddesine ilişkin ihlaller yer aldı. Türkiye'nin insan hakları sözleşmesinin ihlaline ilişkin sıralaması 2023'te 2024'dekinden farklıydı.
2023 istatistiklerinde Türkiye, adil yargılanma (17) ilk sırada yer alırken, özgürlük ve güvenlik (16) ile toplantı ve dernek kurma özgürlüğü (16) ikinci sırada yer aldı. Özel ve aile hayatına saygı (15) ise üçüncü sırada yer almıştı.
AİHM'nin 2024'te hiç karar açıklamadığı ülkeler Andorra, Estonya, İrlanda ve Liechtenstein oldu.
Mahkemenin hakkında karar açıklayıp da insan hakları sözleşmesinin ihlal edilmediğine hükmettiği ülkeler ise Finlandiya, İsveç ve San Marino oldu.
Türkiye'yle ilgili dava ve başvuruların AİHS'nin 75'inci yılının kutlanacağı bu yıl da AİHM'nin gündeminde ağırlıklı bir yer tutmasına kesin gözüyle bakılıyor. AİHM'nin temyiz organı olarak görev yapan 17 yargıçlı Büyük Daire'nin bu dosyalar açısından emsal oluşturma potansiyeli içeren bir davada karar açıklaması bekleniyor.
AİHS' nin 46'ıncı maddesi gereği, sözleşmeye taraf olan devletler açısından AİHM kararları bağlayıcı nitelikte. Türkiye, AİHS'yi 1950'de imzaladı, 1954'te onayladı.
Bireysel başvuru hakkını 1987'de tanıyan Türkiye, AİHM'nin zorunlu yargı yetkisini 1989'dan bu yana tanıyor. AİHM kararlarının uygulanması bireysel ya da genel önlemlerle yapılıyor.
Bireysel önlemler, başvuranın hakkının ihlaline yol açan sebepleri ortadan kaldırmayı, genel önlemler ise başvuruya konu ihlali herkes için ortadan kaldırmayı ve böylece ihlalin devamını önlemeyi sağlayacak tedbirlerden oluşuyor.
AİHM kararlarının uygulanmasının takibi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından yapılıyor.
Evet, açıklamaya baktığımızda ülkemiz açısından belki de hak, hukuk ve adalet kavramı içindeki sıkıntıların gün ışığına çıkmasına ve insanların adil yargılanma, özgürce yaşama ve özgürce eğitim alma özgürlüklerine yönelik yapılan sıkıntıların ön plana çıkması düşündürücü.
Çünkü, ülkemizde 12 Eylül eseri olarak hala iş başında bulunan ve yüksek öğretimle ilgili özerk bir kuruluş olan YÖK’ün eğitimle ve öğretimle ilgili pek çok uygulamalarında insan haklarına aykırı kararlar verilmesi iddiası mevcut. Özellikle yurt dışı eğitim hakkı ve Birleşmiş Milletler Lizbon Sözleşmesi uyarınca YÖK’ün tanıma kararı verilen ama diplomalarına denklik işlemi yapılmayan ve öğrencileri mağdur ettiği iddia edilen kararları mevcut.
Yakında bu kararlarda AHİM listesine eklenecek. Anayasa Mahkemesi, YÖK’ün uygulamalarını Anayasa’ya aykırı buldu ama siyasi güç ve erklerin hala YÖK’e destek çıkması da ayrıca siyasi yönden topluma yapılan baskı ve özgürlüklerin engellenmesine yönelik AHİM kararlarına yol açacakmış gibi bir görünüm var.