Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yol hikayeleri (2)

Yazının Giriş Tarihi: 21.04.2024 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.04.2024 22:56

1997 yılının Nisan ayında İzmir'in bir önce ki terminalinde ünlü bir otobüs firmasında hatır için otobüste çalışmak zorunda kalmıştık.

Otobüs sahibi aslında bu işi yapmıyordu. 

Kar amaçlı bir 0304 kasası yaptırıp satacaktı. Van'lı bir müşteri de geldi ve anlamışlardır. Kasa otobüs üzerine montaj edildikten sonra, Van'lı alıcılara ulaşılamadı bu kez otobüsü kendi ünlü firmaya sokup turizm işine girmiş oldu. Otobüs sahibinin bazı işlerini yapıyordum ben de, o yıllarda metal atölyem vardı. 1992 de açıp 1995 yılında kapatıp serbest çalışmaya başlamıştım. Otobüs sahibi beni çağırıp durumu anlattı, benim otobüste kendi yeğeni ile dönüşümlü çalışmamı istiyordu. Her ne kadar "olmaz benim işim değil" desem de ısrar etti.

-Şoförleri pek tanımıyorum ve güvenmiyorum

Sen dürüst birisin paraları kontrol edersin, zaten otobüste Hos veya Hostes var hizmeti onlar yapacak.

Bu şekilde ısrarla beni ikna etti başladık. Nisan ayının ilk günleri. Refah-Yol iktidarı otobüste sigara içmeyi yasaklamış tiryakiler arıza çıkarıyor. Güler yüzle ikna ediyoruz zar zor. Mola yerine az kaldı diyerek sigaraları söndürmeye ikna ediyoruz.

Yazının başına dönüyoruz İzmir eski terminalinden çıkıyoruz istikamet Çanakkale üzeri İstanbul. Patronun yeğenine "sen bilet kontrollerini yap" diyorum. Eline yolcu ve yazılarının verdiği faturayı alarak bilet kontrolü yapıyor. Otobüste iki şoför var Şişman olan kullanıyor ben kendisine Tosun Paşa diyorum oda gülüyor diğeri de Kadir İnanır gibi jön edasında ve yakışıklı ikisi de Bilecikli ve çocukluk arkadaşı.

Bir müddet sonra otobüs sağa yanaşıyor ve benim oturduğum koltuğun önünde ki orta kapı açılıyor. Patronun yeğeni aşağı iniyor 70 li yaşlarda yaşlı bir adamın iki zeytin sepetine bagaja koyuyor. Bir kaç yolcu biniyor. Tosun paşa yolcuların iniş mesafesi ücretlerini Patronun yeğenine söylüyor ardından (ördek) olarak lanse edilen bu biletsiz ekstra yolculardan ücret tahsil etmeye başlıyor, en son yaşlı adama sıra geliyor. Yaşlı adam ile aramızda sadece kapı var bir önümde oturuyor. Yeğen başlıyor sormaya.

-Amca yolculuk nereye?

-Çanakkale'ye be oğlum

-Bir milyon lira alayım amca

-Ama benim hiç param yok ki.!

-Nasıl yok amca o zaman niye bindin.?

Yeğen bana bakıyor, yaşlı adama üzülüyorum bir taraftan, yaşlı adam da dönüp masmavi gözleriyle yalvarırcasına bana bakıyor, üzülüyorum. "Git Tosun Paşaya şöyle idare etsin" diyorum.

Yeğen Tosun paşa ya söylüyor Tosun paşa sert bir dille reddediyor.

-Söyle yaşlı adama bir silkelensin onda para vardır.

Yeğen gelip Tosun paşanın söylediğini bana aktarıyor, o anda Tosuna kızıyorum ama içime de bir şüphe doğuyor, yeğene "söyle bakalım ne diyecek" tamam diyerek yaşlı adama gidiyor.

--Amca sen de para varmış bir silkelenecekmişsin şoför öyle dedi.

-Yok be evladım olsa vermem mi? Madem öyle müsait bir yerde indirin beni.!

Bir an içim parçalandı acıdım yaşlı adama

Gelişmeleri aynadan takip eden Tosun paşa anı bir manevra ile otobüsü sağa çekip durdu

Şoför koltuğundan kalkıp geriye dönerek sert bir şekilde yaşlı adama "in aşağı " diye bağırdı. Bir an müdahale etme isteği uyandı içimde ama o anda yaşlı adam anı bir hareketle.

-Dur oğlum bir dakika burada biraz olacaktı, birazda şurada olacaktı.

Önce 500 bin sonra diğer cepten 250 bin çıkaran yaşlı adam hepimizi şok etti ve pişkin bir şekilde.

-Bu kadar param var oğlum başka yok.

Diyerek bir milyon lira yerine 750 bin liraya Çanakkale bileti almış oldu.

İç dünyama dönüp kendimi sorguluyorum, yaşlı adamın ömrünün son demlerinde bu kadar yalan söylemesine inanamıyorum, aklım almıyor. İlk etapta kızdığım sonra da haklı çıkan ve bu yollarda feleğin çemberinden geçmiş olan Tosun paşadan içten içe özür diliyorum.

Bu dünyanın insanı değilim galiba diye düşünürken Çanakkale'ye geliyoruz.

Bakıyorum yaşlı adam hiç istifini bozmuyor.

Yine de iyi niyetle uyarıyorum.

-Amca Çanakkale'ye geldik sen ineceksin. 

-Yok be oğlum ben Eceabat'ta ineceğim.!

Yaşlı adamın cevabı bizim gibi saflara sağlam bir tokat gibi yapışıverdi.

Eceabat diyerek bize bir 250 bin lira daha geçiriverdi.!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.