Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Seçim günü

Yazının Giriş Tarihi: 01.04.2024 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.03.2024 11:39

31 Mart pazar sabahı erken uyanıyorum, uykusuz olmama rağmen. Gece sosyal paylaşım sitelerini takip ederken saatler su gibi akıp geçiyor. Pazartesi günü bu yazıyı siz değerli okurlar ile buluşturmak için bir hayli zaman ayırıp yazmam gerekiyor. Tembelliği tercih ediyor ve pazar günü öğle saatlerine kadar yazarım diye sosyal medyada sörf yapmaya devam ediyorum.

Mizahı seven biri olarak kısa bölümlerini ardı ardına izlediğim Güldür Güldür şov ilk tercihim oluyor, kadroda ki isimler birbirinden yetenekli, skeç yazarları da gündemi iyi yakalıyorlar. Güldür Güldür şov da mizah gıdasını alınca bu kez tercihimiz çocukluktan kalma alışkanlığının kovboy filmleri. Çok sever ve izlerim, Amerika’nın uçsuz bucaksız arazilerini, dağlarını, nehirlerini, insanoğlunun doğa ile mücadelesini izlemek hoşuma gidiyor. En güzeli ise Kovboyun nehirde balık yakalaması bunu pişirmesi ve karnını doyurup kahve içmesi (ben çay demlerdim)

Ardından yanan ateşin kenarında gökyüzünün altında derin bir uykuya dalması en az onlar kadar bana da keyif veriyor.

Geceyi bu tarz video ve filmler izleyerek bitiriyorum, fazlalık ne varsa kenara çekilen ve kendinizle başbakan kaldığınız geceler de sizi arayan soran da olmaması ayrı bir güzel.

Yalnız kalmayı belli bir yaştan sonra istiyorsunuz.

Derken bir, iki saat uykudan sonra uyandım saat sabahın sekizi, "gidip erkenden oyunu kullan" diye kendime talimat veriyorum ve yine kendimce onaylıyorum. Aklıma Rahmetli Hüsnü Sungur geliyor, son dönemlerde oyumuzu erken kullanır ve saat 11.00 de buluşup Çanakkale'ye doğru umutla yola çıkardık. Açardık Müslüm baba şarkılarını ve yakardık sigaralarımızı, o gün tenha olan yollarda keyifle yolculuk yapardık. Hüsnü Sungur'un anısını yaşarken kendisini rahmetle anıyorum. Mekanı cennet olsun inşallah. 

Saat 8.30 da evden kimseyi kaldırmadan oy kullanmaya çıkıyorum. Kimi geliyor, kimi oyunu kullanmış dönüyor. Ayten Bozkaya okuluna gelip bahçesine giriyorum, Muhtarımız Mehmet Karaoğlu ve azaları hazır beklemekte selamlaşıp ayak üstü konuşuyoruz, az ilerde diğer iki muhtar adayı ve azaları bize bakıyor içlerinden "gitti bir oy" diye serzenişte bulunuyorlar büyük ihtimalle, tabi onlarında ortaya koydukları bir emek var sonuçta, onlar adına da üzülüyorum, lakin bir oy kullanma hakkımız var. Diğer adaylara da bir baş selamı vererek okuldan içeri giriyorum. 

Kilomu fazla olduğu için merdiven çıkmayı pek sevmiyoruz, aksi gibi oy kullanacağım sandıkta en üst katta. Oy kullanacağımız sınıfa geliyoruz ve o anda hatıralar gözümün önünden geçiyor 1995 genel 1999 yerel seçimlerde sandık görevlisi olarak bulunduğum kat ve sınıf. Aradan 29 yıl geçmiş. Sandık görevlilerine bakıyorum hepsi genç. 1995 yılında ben görevliyken 27 yaşındaymışım meğer.

Yıllar geçiyor, nesiller değişiyor, gidenin yeri hemen doluyor, doğa boşluğu kabul etmiyor ve hemen dolduruyor. Birazdan bir kovboy filmi seçip izlemeli ve saat 17.00 civarına gelmeliyim. Ardından milletimiz kime teveccüh göstermiş sandıkta onlara bakacağız. Kavgasız, gürültüsüz, şaibesiz bir seçim yaşamayı dilerken, devlet ve milletimiz adına en hayırlısını temenni ediyoruz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.