Mübarek kurban bayramınızı kutlayarak yazımıza başlayalım. Her gelen bayrama biraz daha eksilerek giriyoruz maalesef.

Dünyanın değişmez kuralı elbette, insanoğlunun çaresiz olduğu anlar nedir? derseniz "sevdiklerinin ölümüne çare bulamamak" deriz.

Allah bir sonraki bayramlara ulaşmayı hepimize nasip eder inşallah.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bu yılı emekliler yılı ilan ediyoruz.!" Söyleminin aksine emekliler adeta ısrarla mağdur edilmeye devam ediliyor. Çerez parasına dönen 3 bin lira ikramiye emeklilere verildi ama maaşlar verilmedi. Maaşlar verilseydi en son maaş alan emekli on gün önce maaşını almış olurdu diğerleri Tahsis numarasına göre bir gün iki gün gibi sırasıyla erken almış olurdu, verilmemesine şaşırdık.

Zamanın su gibi aktığı bir dünyada yaşıyoruz.

Yirmili yaşlarda girdiğimiz siyaset hayatımızda birçok olay gördük yaşadık ve ibret aldık. Siyaset sahnesinde ebedi dostluğun da, Ebedi düşmanlığın da olmadığını gördük. Dost olduğun ile düşman, Düşman olduğun ile dost olunduğunu zamanla görmüş olduk.

Doğruyol partisi ile başladığımız siyaset sahnesinde rakibimiz Anavatan partisiydi.

Darbelerden ve yasaklardan çok çekmiş olan Demokrat parti ve Adalet Partisinin devamı olarak neler çektiğini Çevre eski Bakanı Hamdi Üçpınarlar'ın ağzından hem köşe yazılarımızda hem de yaptığımız televizyon programlarında anlattık.

Demokrat parti ve Adalet Partisinin rakibi Cumhuriyet Halk Partisiydi. Demokrat parti 27 yıllık CHP iktidarına 14 Mayıs 1950 seçimlerini açık ara kazanarak son verdi. CHP ise iktidarı kavgasız teslim edince güzel bir demokrasi örneği oldu ve bu değişimin adına " beyaz devrim" dendi.

10 Yıl süren Demokrat parti iktidarı

CIA-Ruzi Nazar-Alparslan Türkeş üçlüsünün yaptığı darbe ile yıkıldı. Demokrat Partinin Başbakanı, bakanları, milletvekilleri, il ve ilçe başkanları, yöneticileri, il genel ve belediye meclis üyelerine kadar tutuklanıp işkenceden geçirildiler. Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu düzmece mahkemelerce idam edildiler. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ise yaş haddinden idam dan kurtulup ceza evine kondu.

Maziden günümüze kalan ise halkta oluşan bir CHP nefretiydi. Tek partili sistemde yapılan hatalar ve halkı ezen aşırı devletçi politikalar ve çok partili sistemde ise darbeye uzanan yolda yaptığı muhalefet, elbette bu muhalefet CHP nin olağan hakkıydı.

Bu süreçlerde hafızalarda kalan olaylar ve babadan oğula anlatılan çoğu asparagas hikayeler ile CHP iktidar olamıyordu.

İstanbul'da Ekrem İmamoğlu, Ankara'da Mansur Yavaş'ın seçimleri kazanması ile başlayan bir yumşama dönemine girildi.

İmamoğlu ve Yavaş'ın başarılı geçen beş yıllık dönemleri diğer illere de sıçradı hem kendileri ikinci kez yeniden seçildiler hem de diğer bir çok il de CHP nin kazanmasını sağladılar.

Büyükşehir de Bozbey Osmangazi de Erkan Aydın ile gayet uyumlu çalışıyor. Nilüfer'de Sadi Özdemir oturmuş bir sisteme geldiği için onu ayrı tutuyorum. Bozbey ve Erkan Aydın yaptıkları çalışmalar ile bugün seçim olsa AK parti seçmeninden oy alabilecek duruma geldiler. Cadde kenarı otopark ücretlerinin kaldırılması, su fiyatlarının düşürülmesi, tuvaletlerin ücretsiz olması, Halk lokantalarının açılacak olması gibi direk vatandaşa fayda sağlayan dokunuşlar ile kendilerine oy vermeyenlerden dahi alkış alıyorlar. Bizzat şahit olduğum birçok fanatik Ak partili den "Bugün seçim olsa Bozbey ve Erkan Aydın'a oy veririm" itirafını çok duydum.

CHP belediyeleri Halk yararına icraatlar yaptıkça AK partinin oyu düşüyor bundan sonra erime sürecine gireceği kaçınılmaz bir gerçek. Refah Partisi döneminde başlayan ve AK parti döneminde zirve yapan Belediye imkanları kullanılarak genel seçimleri kazanma taktiği artık son buldu.

Her zaman iddia ettiğim gibi

"AK Parti Belediyelerle geldi, belediyelerle gidecek" mutlaka böyle olacak. Üstelik AK parti kadroları iktidara alışık, muhalefet değil.

Nasıl muhalefet edeceklerini de bekleyip göreceğiz. Mutlu bayramlar.