Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Domates, biber, patlıcan soframız

Yazının Giriş Tarihi: 09.05.2022 00:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.05.2022 00:06

Soframızda olmazsa olmaz diyeceğimiz sebzelerin tarihlerini araştırdık. Zengin bir mutfağa sahip olmamıza rağmen, son dönemlerde bozulan ekonomi ve alım gücünün düşmesi üzerine, bozuk demir paralarla kiloları satın alınan bu sebzelerin fiyatları rekor denecek düzeyde zamlandı. Ancak bu yükseliş asla üreticiye yansımadı. Aracı, pazarcı ve marketler üreticiden daha fazla kazanıyor. Tarihleri inceledikçe Osmanlı dönemin de halkımız ne yığıyormuş diye düşünmeden de edemiyoruz.!

Domates (Solanum lycopersicum), patlıcangiller (Solanaceae) ailesinden, anavatanı Güney ve Orta Amerika olan, meyvesi yenebilen otsu bitki türü. Anavatanı Güney Amerika olan domates, And Dağları'nda Aztekler tarafından keşfedildi. 1500'lü yıllarda Meksika'nın İspanyollar tarafından istila edilmesiyle de “Dünya Turu” başladı.

Domatesin Türkiye'ye gelişi 1770'ler civarına rastlamakta- dır. Önce Akdeniz Bölgesi'ne muhtemelen Adana'ya giren domates daha sonra İstanbul'a ve Marmara'ya geçmiş ardından da diğer bölgelerimize dağılmıştır.

Anadolu'da domates ile ilgili ilk kayıtlara 3. Ahmet döneminde Damat İbrahim Paşa'nın aylık olarak tuttuğu 1723 yılındaki masraf kayıtlarında rastlıyoruz. Domatesi Osmanlı'ya tanıtan ve tohumlarını ilk getiren Halep'te 1799-1825 yılları arasında İngiliz Konsolosu olan John Barker'di.

Hıyar veya salatalık (Cucumis sativus), kabakgiller (Cucurbitaceae) familyasından bir bitki türü ve meyvesine verilen ad. Anayurdunun Kuzey Hindistan olduğu sanılan bitkinin tarımı çok eski dönemlerden beri yaygın olarak yapılmaktadır

Anayurdunun Kuzey Hindistan olduğu sanılan bitkinin tarımı çok eski dönemlerden beri yaygın olarak yapılmaktadır. M.Ö. 3000 yıllarında Hindistan 'da M.Ö. 2000 yıllarında Mısır 'da hıyar yetiştiriciliğini ortaya koyan kazılar vardır.

Salatalık Üretimine Göre Ülkeler. Çin Halk Cumhuriyeti, yılda 56.293.530 ton üretim ile dünyanın en büyük salatalık üreticisidir. İran 2.283.750 ton yıllık üretimiyle ikinci sırada geliyor. Türkiye, yılda 1.848.273 ton üretim ile üçüncü büyük salatalık üreticisidir, ancak bazı kaynaklarda Türkiye'nin üretimde ikinci olduğu belirtiliyor, bu sebeple muallakta kaldık.

Patlıcan, bilimsel adıyla Solanum melongena, Solanaceae familyasına ait olup, ılık iklimlerde tek yıllık, tropik iklimlerde ise küçük bir ağaç şeklinde büyüyen çok yıllık bir kültür bitkisidir. Patlıcanın ilk yetiştiriciliği MÖ 5. yüzyılda Hindistan'da gerçekleştirilmiştir. Bu tarihten sonra Afrika'ya, sonra Doğu Akdeniz'e ve Avrupa'ya getirilmiştir. Avrupa'ya getirilmesi 16. yüzyılda İspanyollar'ca olmuştur. Tropik bölgelerde çok yıllık bitki özelliği gösterirken bu kuşağın dışındaki iklim kuşaklarında bir yıllıktır. Ülkemize gelişi 18. Yüzyılın sonlarındadır.

18-19.yüzyıl Osmanlı'sına gidiyoruz. Patlıcan mevsiminin İstanbul'un kabus aylarına döndüğü yıllara. Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç'ın akademik çalışmasına göre o dönemde tüm evlerin ahşaptan olması, evlerin birbirine bitişik ve sokakların oldukça dar olması sebebiyle bir evde başlayan yangın hemen yanındaki eve sıçrayarak önce bir sokağı, ardından tüm mahalleyi kül ediyordu. Kızartılan ve közlenen patlıcanlardan meydana gelen ya da mangalın tam söndürülmeden bırakılması sonucu oluşan bu yangınlar o kadar çoktu ki tarihe de "Patlıcan yangınları" olarak geçti.

Öyle ki yazar Ragıp Akyavaş o dönemdeki patlıcan yangınlarını şöyle anlatıyor: "Şimdiki Üniversite meydanında (O zaman Harbiye Nezareti) Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre’si oynuyordu. Çırçır’da bir yangın çıktı. İki gün iki gece devam etti. İstanbul’un göbeğini Yemen çöllerine çevirdi. Bu afet patlıcandan çıktı. Zeyrek’de başlayıp Vefa’da stop eden yangın, bu da patlıcandan çıktı. Çocukluğumda Kadıköy’ün ortasında çıkan ve büyük bir sahayı kül eden yangın yorgancı İsmail Efendi’nin evinde patlıcan kızartılırken tavanın alev almasından çıktı."

Patlıcanın içindeki nikotin ise başka bir endişe sebebi olmuş dünyanın çeşitli ülkelerinde. Patlıcan yiyenlerin davranışlarının değiştiğine tanık olunmuş geçmiş yıllarda sırf bu sebepten ve "insanları delirttiğine" inanılarak patlıcan kara listeye alınmış.16. yüzyıl İngiltere’sinde patlıcana bu özelliğinden dolayı "Mad Apple" (Deli Elma) deniyormuş ve hatta bu sebepten üretimi bir süre yasaklanmış. İtalya'da da patlıcanın insanları delirttiğine inanıldığı için ekimine sınırlama getirilmiş.

Fransa'daysa patlıcanın yüksek ateşe ve sara hastalığına neden olduğu düşünüldüğü için 1700’lü yılların ortasına kadar evlerin mutfaklarına sokulmamış

Patates, patlıcangiller familyasından yumruları yenen otsu bitki türüdür. Patates sözcüğü Amerika yerlilerinin dilinden İspanyolca aracılığıyla çeşitli Avrupa dillerine geçmiş, Türkçeye İtalyanca ve Yunancadan girmiştir. Türkçe eş anlamlısı olarak çisil sözcüğü bulunmaktadır. Patatesin Osmanlı mutfağına gelişi ise 1850'li yıllara denk düşer. bu tarihte henüz Osmanlı topraklarında ekimi yapılmaya başlanmayan patates, Avrupa'dan ithal edilmekte ve İstanbul'daki pazarlarda satılmaktadır. Osmanlı'da patates ilk defa 1876 yılında Sakarya ovasında ekilmeye başlandı.

Biber, patlıcangillerden bir cins. Bu cinsin türleri, binlerce yıldır yetiştirildikleri Amerika kıtasına özgüdür. Capsicum dünya çapında yetiştirilmekte ve birçok mutfakta kullanılmaktadır. Zamanla en çok yetiştirip tükettiğimiz sebzelerden biri haline gelmiştir.Taze ve toz halinde çok miktarda tüketilir.Biberin salça, sos ve yemeklik olarak kullanılan pek çok farklı çeşidi vardır.Biber Anadoluya 15 ve 16. yy.'da gelmiştir.

Soğan (Allium cepa L., Latince cepa "soğan"), aynı zamanda kuru soğan veya soğan olarak da bilinen Allium cinsinin en yaygın olarak yetiştirilen bir sebze türüdür. Arpacık soğanı soğan 'nın bir botanik çeşididir. 2010 yılına kadar arpacık soğanı ayrı bir tür olarak sınıflandırıldı.

Yaklaşık 4 bin yıl kadar önce Anadolu'da ticaret kolonileri kurarak mal alım satımı yapan Asurlu tüccarların tuttuğu çivi yazısı kayıtlar, kuru soğanı da içeriyor. Literatüre 'Kapadokya tabletleri' olarak geçen Kültepe metinleri, yaklaşık 4 bin yıl önce Anadolu'daki soğan üretimi ve ticaretine de ışık tutuyor.

Bu gün bu sebzelerin hepsinden birer kilo alacaksanız cebinizden en az 70 ile 100 lira arası bir meblağ harcayacaksınız. Pazarınız bol olsun.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.