Sonrada havadan sudan sohbetler yapıldı iki aile arasında.
Annesi işaret edince ise kahveleri yapıp içeriye götürmüştü Zeynep.
Kürşat'la bir an gözgöze geldiler.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hülya AYTEKİN
Arkanda bir dağ vardır
Yaşı yirmi dokuza varınca içini bir korku sarmıştı.
Arkadaşlarının çocukları bile olmuşken, hala evlenememişti Zeynep.
Felçli babasının arkasını toplamaklamı geçecekti ömrü? Annesi de yaşlıydı zaten.
Evde bütün işler ona bakıyordu. Bir tek babasının emeklilik maaşıyla kıt kanaat geçinmek ise hiç hoşuna gitmiyordu Zeynep'in...
Hayalindeki hayatı yaşamak onunda hakkı değilmiydi?
İstediği deri montu alamayınca babasına öyle bir tavır yapmıştı ki bir gün...
Hiçbir şeyi tam değildi ki.
Akşam eve geldiğinde babasının ağrıyan felçli kolunu umursamaz gibi yapınca gücüne gitmişti Harun beyin.
Üç gün sonra ise elinde kızı Zeynep'in çok istediği deri montla geldi eve...
İşte o an dünyalar Zeynep'in olmuştu... Küslüğü de unutmuştu biranda.
Ertesi sabah yeni montunu giyerek sevinçle pazara gittiğinde, komşusu Naciye teyze yaklaştı yanına.Bir güzel haberde ondan almıştı.
-"Anne babana söyle kızım.
İki mahalle ötedeki Kırıkçıların Necmi bey ve ailesi yarın akşam hayırlı bir iş için gelecekmiş size-" deyince bir garip olmuştu.
Bir hafta önce gittikleri düğünde göz göze geldiği Kürşat'ın ailesiydi gelecek olan...
Alel acele pazarı yapıp eve gitti.
Ve anne babasına yarın akşamki gelecek olan misafirleri söyledi sevinçle...
Ertesi akşam en güzel giysisini giymişti.
Yüreğindeki tarifsiz mutluluk yüzüne yansımış gibiydi sanki. Misafirler geldiğinde "hoşgeldiz" deyip mutfağa geçmişti hemen...
Oradan dinled tüm konuşulanları heyecanla.
Sonrada havadan sudan sohbetler yapıldı iki aile arasında.
Annesi işaret edince ise kahveleri yapıp içeriye götürmüştü Zeynep.
Kürşat'la bir an gözgöze geldiler.