Baştan söyleyeyim bu yazıyı okuyan bir kesim bana çok kızacak. Onlara tavsiyem bu yazıyı şimdi değil iki ay sonra iş işten geçtiğinde okumalarıdır...

Aslında bu konu hakkındaki görüşlerimi 23 Eylül tarihinde yayımlanan 'Bursaspor bu kafayla gitmez' başlıklı yazımda belirtmiştim ve bir değişiklik olana kadar da tekrar ele almayı düşünmüyordum ancak pazartesi akşamı yaşananlar ve estirilen hava sonrası tekrar yazma ihtiyacı duydum.

Bu kez daha farklı ve sade bir üslupla yazıyorum belki daha iyi anlaşılır!

Dertler bizim mutluluk sizin olsun!

Siz geçmişle övünün biz bugün kahrolalım.

Siz 'ama geçmiş' dedikçe biz afyonlanalım.

Siz geriye bakın biz de arkanızdan bakalım.

Siz 'ama'lara 'fakat'lara sığının biz yutalım.

Siz ağlayınca biz susalım.

Siz gülün ama biz kan kusalım.

Siz vefa deyin biz vefasız olalım.

Siz lokum gibi kadroyu yoğuramayın suçlusu biz olalım.

Siz kanatları tersten uçurun biz vardır bildikleri diyelim.

Siz yanlış oyuncu tercihleri yapın biz kurtarıcı olarak bakalım.

Siz ortaya karışık futbol oynatın biz ordövr tabağı görelim.

Siz maç başı 1 puan kazanın biz 3 puan sayalım.

Siz oyunla tribünleri uyutun biz uyandırmayalım.

Siz milyonları kazanın ama biz sabırlı olalım.

Siz ödeme alırken biz para verip ses çıkarmayalım.

Siz aldığınız milyonlarla cebinizi ısıtırken biz tribünde üşüyelim.

Siz astronomik maaşlar alırken biz vefadan bedavaya çalışıyor diyelim.

Siz şampiyonluk sonrasının kazanımlarını mahvedin biz alkışlayalım.

Siz geçmişi hatırlatın biz Banguraları Tagoeleri vb unutalım.

Siz on sene sonra da 'ama 2010' deyin biz de yiyelim.

Siz 'ben yaptım' deyin biz 'zaten sen olmasan olmazdık' diyelim.

Siz hesap vermeyip demagoji yapın hep beraber ağlayalım.

Siz tribüne el kol hareketi yapın biz eyvallah diyelim.

Siz emlak zengini olun biz hain olalım.

Ne diyelim, dertler bizim mutluluk sizin olsun…