Bir çocuk dünyaya getirmek kolay. Birkaç dakika cesaret, biraz sabır, sonra da “hayırlı olsun”larla geçen birkaç gün. Ama iş orada bitmiyor asıl orada başlıyor. Çünkü anne baba olmak, sadece bir çocuğa sahip olmak değil; bir karaktere yön vermek, bir ruhu yoğurmak, bir geleceğe dokunmak demek.
Evet, “anne baba” olmak kolay. Ama “ebeveyn” olmak, başka bir şey.
Ebeveyn olmak, çocuğun karnını doyurmakla değil, kalbini doyurmakla ilgilidir.
Ebeveyn olmak, ders notlarına değil, gözyaşlarına dikkat etmektir.
Ebeveyn olmak, sadece “yapma” demek değil, “neden yapma”yı anlatmaktır.
Bugün ne yazık ki birçok evde anne babalık “görev” gibi yapılıyor.
“Okula gidiyor mu?”, “Yemeğini yedi mi?”, “Telefonla çok oynama!”
Ama kimse sormuyor: “Bugün nasılsın oğlum?”, “Canın mı sıkkın kızım?”, “Seni kim kırdı?”
Sanki çocuklar robot, biz de onları şarj etmekle meşgulüz.
Sonra şaşırıyoruz…
“Bu çocuk neden asosyal?”,
“Neden kimseyle konuşmuyor?”,
“Neden kendi dünyasına kapandı?”
Cevabı çok basit: Çünkü biz onun dünyasına girmedik.
Ebeveyn olmak demek, çocuğu “yetiştirmek” değil, “büyümek” demek.
Onunla birlikte büyümek.
Yanlış yapınca cezalandırmak değil, anlamaya çalışmak.
Düşünce el uzatmak değil, diz çöküp göz hizasında konuşmak.
Biz çocuklarımızın cebine harçlık koymayı biliyoruz ama kalbine sevgi koymayı unutuyoruz.
En pahalı oyuncağı alıyoruz ama bir “aferin”i çok görüyoruz.
Kendimizce “iyi anne-baba”yız ama “iyi ebeveyn” olmayı hâlâ öğrenemedik.
Belki de ebeveynlik, çocuğu “bizim istediğimiz gibi” değil, “kendisi gibi” olmasına izin vermektir.
O zaman hem biz hem o mutlu olur.
Çünkü çocuk, sevgiyle büyür; korkuyla değil.
Ve unutmayalım:
Bir çocuğun karakterini, okul değil, evdeki sevgi belirler.
O yüzden bugün, çoğumuzun farkında bile olmadan yaptığı o beş büyük hatayı konuşalım.
1. “Ben Bilirim!” Egosu
Ebeveynlikte en yaygın hastalık bu.
“Ben bu yaşa geldim, senden mi öğreneceğim?” cümlesiyle büyüyen kaç çocuk var, sayısı belli değil.
Halbuki her kuşak kendi zamanının çocuğudur.
Bugünün çocuğu senin çocukluğundaki gibi sokakta misk atmıyor, dijital dünyada yaşıyor.
Senin “ben bilirim” dediğin her an, onun “beni anlamıyorlar” dediği bir andır.
2. Sevgiyi Şartlı Vermek
Bazı anne babalar farkında olmadan sevgiyi bir ödüle çeviriyor:
“Dersin iyi olursa seni severim.”
“Beni üzmezsen gurur duyarım.”
Oysa sevgi, çocuk için nefes gibidir; koşula bağlanamaz.
Kusurlarıyla da sevilmeyi öğrenmeyen çocuk, büyüdüğünde kimseye güvenemez.
3. Kıyaslamak
“Bak Ayşe’nin notlarına!”, “Komşunun oğlu üniversite kazandı sen hâlâ…”
Bu cümleler sadece özgüveni değil, ruhu da yıkar.
Kıyaslanan çocuk ya kendine küs olur ya da kıyaslandığı kişiye düşman.
Her çocuğun temposu, yeteneği, duygusu farklıdır.
Bir çiçeği zorla daha erken açtıramazsın.
4. Çocuğu Dinlememek
Ebeveynler konuşmayı çok seviyor ama dinlemeyi pek bilmiyor.
“Anlat” diyoruz ama anlatınca yargılıyoruz.
“Niye öyle düşündün?” diye sormak yerine “Saçmalama!” diyoruz.
Halbuki çocuğu anlamanın ilk adımı, onu gerçekten duymaktır.
Bir çocuk dinlenilmediğini hissederse, sessizleşir.
Sessizleştiğinde de kaybolur…
5. Kendi Hayalini Çocuğa Yüklemek
Mühendis olamamış bir baba, çocuğundan mühendis olmasını istiyor.
Sahnede olamayan bir anne, kızından şarkıcı olmasını bekliyor.
Halbuki çocuk, ebeveynin “ikinci şansı” değil; kendi hikâyesinin kahramanıdır.
Senin eksiklerini değil, onun potansiyelini tamamla.
Ebeveynlik, çocuğu “doğru kalıba” sokmak değil, onun içindeki cevheri parlatmaktır.
Çünkü çocuk, senin projen değil, emanettir.
“Çocuğu dünyaya getirmek biyolojik bir olaydır,
ama onu insan gibi yetiştirmek… işte o, yürek ister!”
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Çiğdem IŞIK KAYA
Anne baba olmak kolay, ebeveyn olmak zor
Bir çocuk dünyaya getirmek kolay. Birkaç dakika cesaret, biraz sabır, sonra da “hayırlı olsun”larla geçen birkaç gün. Ama iş orada bitmiyor asıl orada başlıyor. Çünkü anne baba olmak, sadece bir çocuğa sahip olmak değil; bir karaktere yön vermek, bir ruhu yoğurmak, bir geleceğe dokunmak demek.
Evet, “anne baba” olmak kolay. Ama “ebeveyn” olmak, başka bir şey.
Ebeveyn olmak, çocuğun karnını doyurmakla değil, kalbini doyurmakla ilgilidir.
Ebeveyn olmak, ders notlarına değil, gözyaşlarına dikkat etmektir.
Ebeveyn olmak, sadece “yapma” demek değil, “neden yapma”yı anlatmaktır.
Bugün ne yazık ki birçok evde anne babalık “görev” gibi yapılıyor.
“Okula gidiyor mu?”, “Yemeğini yedi mi?”, “Telefonla çok oynama!”
Ama kimse sormuyor: “Bugün nasılsın oğlum?”, “Canın mı sıkkın kızım?”, “Seni kim kırdı?”
Sanki çocuklar robot, biz de onları şarj etmekle meşgulüz.
Sonra şaşırıyoruz…
“Bu çocuk neden asosyal?”,
“Neden kimseyle konuşmuyor?”,
“Neden kendi dünyasına kapandı?”
Cevabı çok basit: Çünkü biz onun dünyasına girmedik.
Ebeveyn olmak demek, çocuğu “yetiştirmek” değil, “büyümek” demek.
Onunla birlikte büyümek.
Yanlış yapınca cezalandırmak değil, anlamaya çalışmak.
Düşünce el uzatmak değil, diz çöküp göz hizasında konuşmak.
Biz çocuklarımızın cebine harçlık koymayı biliyoruz ama kalbine sevgi koymayı unutuyoruz.
En pahalı oyuncağı alıyoruz ama bir “aferin”i çok görüyoruz.
Kendimizce “iyi anne-baba”yız ama “iyi ebeveyn” olmayı hâlâ öğrenemedik.
Belki de ebeveynlik, çocuğu “bizim istediğimiz gibi” değil, “kendisi gibi” olmasına izin vermektir.
O zaman hem biz hem o mutlu olur.
Çünkü çocuk, sevgiyle büyür; korkuyla değil.
Ve unutmayalım:
Bir çocuğun karakterini, okul değil, evdeki sevgi belirler.
O yüzden bugün, çoğumuzun farkında bile olmadan yaptığı o beş büyük hatayı konuşalım.
1. “Ben Bilirim!” Egosu
Ebeveynlikte en yaygın hastalık bu.
“Ben bu yaşa geldim, senden mi öğreneceğim?” cümlesiyle büyüyen kaç çocuk var, sayısı belli değil.
Halbuki her kuşak kendi zamanının çocuğudur.
Bugünün çocuğu senin çocukluğundaki gibi sokakta misk atmıyor, dijital dünyada yaşıyor.
Senin “ben bilirim” dediğin her an, onun “beni anlamıyorlar” dediği bir andır.
2. Sevgiyi Şartlı Vermek
Bazı anne babalar farkında olmadan sevgiyi bir ödüle çeviriyor:
“Dersin iyi olursa seni severim.”
“Beni üzmezsen gurur duyarım.”
Oysa sevgi, çocuk için nefes gibidir; koşula bağlanamaz.
Kusurlarıyla da sevilmeyi öğrenmeyen çocuk, büyüdüğünde kimseye güvenemez.
3. Kıyaslamak
“Bak Ayşe’nin notlarına!”, “Komşunun oğlu üniversite kazandı sen hâlâ…”
Bu cümleler sadece özgüveni değil, ruhu da yıkar.
Kıyaslanan çocuk ya kendine küs olur ya da kıyaslandığı kişiye düşman.
Her çocuğun temposu, yeteneği, duygusu farklıdır.
Bir çiçeği zorla daha erken açtıramazsın.
4. Çocuğu Dinlememek
Ebeveynler konuşmayı çok seviyor ama dinlemeyi pek bilmiyor.
“Anlat” diyoruz ama anlatınca yargılıyoruz.
“Niye öyle düşündün?” diye sormak yerine “Saçmalama!” diyoruz.
Halbuki çocuğu anlamanın ilk adımı, onu gerçekten duymaktır.
Bir çocuk dinlenilmediğini hissederse, sessizleşir.
Sessizleştiğinde de kaybolur…
5. Kendi Hayalini Çocuğa Yüklemek
Mühendis olamamış bir baba, çocuğundan mühendis olmasını istiyor.
Sahnede olamayan bir anne, kızından şarkıcı olmasını bekliyor.
Halbuki çocuk, ebeveynin “ikinci şansı” değil; kendi hikâyesinin kahramanıdır.
Senin eksiklerini değil, onun potansiyelini tamamla.
Ebeveynlik, çocuğu “doğru kalıba” sokmak değil, onun içindeki cevheri parlatmaktır.
Çünkü çocuk, senin projen değil, emanettir.
“Çocuğu dünyaya getirmek biyolojik bir olaydır,
ama onu insan gibi yetiştirmek… işte o, yürek ister!”