Çalışan belindeki kemerde delik kalmış mı diye bakarken; çalıştıran Kemer’deki villaya gidiyorsa; orada çok ama çok büyük bir sorun var demektir. Acilen çözülmelidir.
‘Giderlerse gitsinler’ diye başladı her şey. ‘Ya nasıl söylersiniz böyle şeyleri’ diyenlerin sesi kesiliverdi her nedense (!) Susmak zorunda kalanların ‘tarafsızlığı’ sandıktan çıkan kırmızı kartla birlikte bitiverdi. Telaşlandılar.
Ardından ‘Nas var bize ne oluyor?’ geldi. Piyasa bir anda şahlandı, batılı dostlar (!) devreye girdi ve ‘işi ehline teslim ediniz’ diyerek finanstan anlayan Mehmet Şimşek, Hazine ve Maliye Bakanı olarak rasyonel kararlar almaya başladı. Devasa borçlar, ödenecek maaşlar, karşılanacak faiz yükleri, müsrif bir kamu ve gri listeye düşmüş bir ülkede neler yapabileceğini bence tam olarak bilmiyordu. Uluslararası Para Fonu (IMF) ile hedefler belirledi, Londra’da para babalarıyla görüştü, Arap şeyhlerle buluştu, Avrupa’da bankacılarla kahve içti ve Türkiye’de hiç icat çıkarmamış ‘sanayicilere’ geleceği anlattı. Dünya Bankası’ndan da tulumbaya yetecek kadar su geldi.
2100’e 75 yıl kala ekonomideki halimizin özeti böyle.
Fark edin diye söylüyorum; Çalışan kesim bu ağır ve sıkışmış denklemde ‘sıfır’ ile çarpılıyor bilesiniz.
GÖÇ BAŞLADI
Ülkede asıl sorun beyin göçü gibi görünse de son 5 yılda hızlanan sermaye göçü de ekonominin çarklarını yavaşlattı. Mısır öne çıktı; Bangladeş, Endonezya, Bulgaristan, Moldova, Bosna-Hersek, Başkurdistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve şimdi de Suriye için yatırım düşünenlerin sayısı artmaya başladı. Çin’de fabrika açanlar var. Rusya’da, Kırım’da, Ukrayna’da, Arnavutluk’ta, Romanya’da, Libya’da, Fas, Tunus, Kongo ve BAE’de yatırımı olanlar da az değil. Globalleştik de diyebilirsiniz ancak; gidenlerin akıbetlerini bilmiyoruz. Sadece Mısır’dan güzel haberler geliyor.
SERMAYE HAREKETLERİ
Merkez Bankası verilerine göre 2024’ün ekim ayında, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında net giriş yok. Ödemeler bilançosunda, net hata ve noksan kaleminden ekimde 184 milyon dolar, ocak ve ekim aylarını (2024) kapsayan 10 ayda 14,7 milyar dolar çıkış var.
Zaman zaman medyada, bazı şirketlerin Türkiye’deki yatırımlarını teminat olarak gösterip, içeriden borçlanarak yurt dışında yatırım yaptıkları yazılıyor. İş dünyasında üç-beş milyar dolar borcu olanlar konuşuluyor.
İster doğrudan yatırım adıyla çıksın, ister kaynağı belli olmayan döviz çıkışı olsun, sermaye sahibi parasını Türkiye’de tutmak istemiyor, çıkarıyor.
Buna rağmen Merkez Bankası rezervleri arttı.
Çünkü Türkiye yüksek faizle dış borç alıyor ve sıcak para giriyor. Özellikle kur artışının TÜFE’nin altında kalması nedeniyle faiz/kur makasından cary-trade yoluyla sıcak para girdiğini biliyoruz.
Ödemeler bilançosuna göre; portföy yatırımlarından, ekim ayında 587 milyar dolarlık, ekimden-ekime son bir yılda 19,1 milyar dolarlık giriş oldu.
Yatırım sermayesi, iktisadi rasyonelliğe uygun olarak, kârlılık ve risk faktörlerini dikkate alarak yatırım kararı verir. Yabancı yatırım sermayesi yatırım kararlarında; mülkiyet güvencesi, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlar gibi risk unsurlarını da dikkate almak zorundadır. Bunlar aynı zamanda ‘Türkiye’ye neden yabancı yatırım sermayesi gelmiyor’ sorusunun da yanıtıdır.
PARA GÜVEN İSTER
Türkiye‘ye 2005-2012 arasında giren sıcak para (500 milyar dolar) kur baskısı yarattı. Üretim ithalata bağımlı oldu. Cari açık sürdürülemez hale geldi. 2018 krizi yaşadık. 2021’deki faiz-nas sözleri krizi derinleştirdi.
İki yıldır kur artışı TÜFE’nin altında kaldı. Hükümet ‘kurları piyasa belirleyecek’ dedi. Sıcak para;kur artışını hisseder ve reel faizler de ekside kalırsa yada jeopolitik bir risk oluşursa bir gecede çıkar gider.
Dolar en az 45 lira ve üstünü görür.
Aman diyeyim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Can TOPAKTAŞ
Yabancı ‘çıkarsa’ yanına dolar alır
Çalışan belindeki kemerde delik kalmış mı diye bakarken; çalıştıran Kemer’deki villaya gidiyorsa; orada çok ama çok büyük bir sorun var demektir. Acilen çözülmelidir.
‘Giderlerse gitsinler’ diye başladı her şey. ‘Ya nasıl söylersiniz böyle şeyleri’ diyenlerin sesi kesiliverdi her nedense (!) Susmak zorunda kalanların ‘tarafsızlığı’ sandıktan çıkan kırmızı kartla birlikte bitiverdi. Telaşlandılar.
Ardından ‘Nas var bize ne oluyor?’ geldi. Piyasa bir anda şahlandı, batılı dostlar (!) devreye girdi ve ‘işi ehline teslim ediniz’ diyerek finanstan anlayan Mehmet Şimşek, Hazine ve Maliye Bakanı olarak rasyonel kararlar almaya başladı. Devasa borçlar, ödenecek maaşlar, karşılanacak faiz yükleri, müsrif bir kamu ve gri listeye düşmüş bir ülkede neler yapabileceğini bence tam olarak bilmiyordu. Uluslararası Para Fonu (IMF) ile hedefler belirledi, Londra’da para babalarıyla görüştü, Arap şeyhlerle buluştu, Avrupa’da bankacılarla kahve içti ve Türkiye’de hiç icat çıkarmamış ‘sanayicilere’ geleceği anlattı. Dünya Bankası’ndan da tulumbaya yetecek kadar su geldi.
2100’e 75 yıl kala ekonomideki halimizin özeti böyle.
Fark edin diye söylüyorum; Çalışan kesim bu ağır ve sıkışmış denklemde ‘sıfır’ ile çarpılıyor bilesiniz.
GÖÇ BAŞLADI
Ülkede asıl sorun beyin göçü gibi görünse de son 5 yılda hızlanan sermaye göçü de ekonominin çarklarını yavaşlattı. Mısır öne çıktı; Bangladeş, Endonezya, Bulgaristan, Moldova, Bosna-Hersek, Başkurdistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve şimdi de Suriye için yatırım düşünenlerin sayısı artmaya başladı. Çin’de fabrika açanlar var. Rusya’da, Kırım’da, Ukrayna’da, Arnavutluk’ta, Romanya’da, Libya’da, Fas, Tunus, Kongo ve BAE’de yatırımı olanlar da az değil. Globalleştik de diyebilirsiniz ancak; gidenlerin akıbetlerini bilmiyoruz. Sadece Mısır’dan güzel haberler geliyor.
SERMAYE HAREKETLERİ
Merkez Bankası verilerine göre 2024’ün ekim ayında, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında net giriş yok. Ödemeler bilançosunda, net hata ve noksan kaleminden ekimde 184 milyon dolar, ocak ve ekim aylarını (2024) kapsayan 10 ayda 14,7 milyar dolar çıkış var.
Zaman zaman medyada, bazı şirketlerin Türkiye’deki yatırımlarını teminat olarak gösterip, içeriden borçlanarak yurt dışında yatırım yaptıkları yazılıyor. İş dünyasında üç-beş milyar dolar borcu olanlar konuşuluyor.
İster doğrudan yatırım adıyla çıksın, ister kaynağı belli olmayan döviz çıkışı olsun, sermaye sahibi parasını Türkiye’de tutmak istemiyor, çıkarıyor.
Buna rağmen Merkez Bankası rezervleri arttı.
Çünkü Türkiye yüksek faizle dış borç alıyor ve sıcak para giriyor. Özellikle kur artışının TÜFE’nin altında kalması nedeniyle faiz/kur makasından cary-trade yoluyla sıcak para girdiğini biliyoruz.
Ödemeler bilançosuna göre; portföy yatırımlarından, ekim ayında 587 milyar dolarlık, ekimden-ekime son bir yılda 19,1 milyar dolarlık giriş oldu.
Yatırım sermayesi, iktisadi rasyonelliğe uygun olarak, kârlılık ve risk faktörlerini dikkate alarak yatırım kararı verir. Yabancı yatırım sermayesi yatırım kararlarında; mülkiyet güvencesi, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlar gibi risk unsurlarını da dikkate almak zorundadır. Bunlar aynı zamanda ‘Türkiye’ye neden yabancı yatırım sermayesi gelmiyor’ sorusunun da yanıtıdır.
PARA GÜVEN İSTER
Türkiye‘ye 2005-2012 arasında giren sıcak para (500 milyar dolar) kur baskısı yarattı. Üretim ithalata bağımlı oldu. Cari açık sürdürülemez hale geldi. 2018 krizi yaşadık. 2021’deki faiz-nas sözleri krizi derinleştirdi.
İki yıldır kur artışı TÜFE’nin altında kaldı. Hükümet ‘kurları piyasa belirleyecek’ dedi. Sıcak para; kur artışını hisseder ve reel faizler de ekside kalırsa ya da jeopolitik bir risk oluşursa bir gecede çıkar gider.
Dolar en az 45 lira ve üstünü görür.
Aman diyeyim.