Mumcu, hep gerçekleri yazdı alçaklar ve hainler hep vardı!
Yazının Giriş Tarihi: 24.01.2025 00:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.01.2025 00:12
24 Ocak 1993 günü Ankara’daki evinin önünde aracına yerleştirilen bombayla katledilen hukukçu, gazeteci-yazar ve iyi insan Uğur Mumcu’yu anıyoruz bugün.
Tavizsiz Atatürkçü, demokrasi yanlısı, Türkiye’nin çıkarları için çalışan, ülkenin bölünmez bütünlüğüne kastedenleri ortaya çıkaran; Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne sıkı sıkıya bağlı Türk halkının refah içinde yaşaması için atılması gereken adımları gösteren, ‘araştırmacı bir halk liderinin’ yazdıklarını biraz olsun hatırlayalım isterim.
1970’LERDE UYARDI
1970’lerde, “Cumhuriyetin temelini elsiz ayaksız yeşil yılanlar kemiriyor, devletimiz NATO generallerinin emrinde, ülkemiz IMF’lerin ipoteğinde. Uyan GaziKemaluyan!” diye yazmış köşesinde.
Aradan 50 yıl geçti, uyanabildik mi...?
NAMUSLU OLMA SUÇU (7 Aralık 1980)
“Emniyet, gümrük, istihbarat kurumları ve siyasetçilerle mafya, kaçakçı işbirliği, soyulandevlet bankaları, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ağı, terör... Din sömürüsüyle kucak kucağa namussuzluklar, yolsuzluklar... Namussuzluk marifet, namuslu olmak suç!Türkiye’de birçok insan için, yasalarda olmayan bir suç vardır: Namuslu olmak suçu! Namuslu devlet memuruysan, haksızlıklara, yolsuzluklara karşı çıkıyorsan, namuslu olma suçunu işlemiş olursun ve bu suç senin yakanı hiç bırakmaz” diye yazmış örneğin.
Dünya’daki tüm mafya liderlerini ve uyuşturucu baronlarını Türkiye’de görmedik mi? BAĞIMSIZLIK GÜLÜ (Ocak-Haziran 1980)
"1854’ten sonra, 1980 OECD toplantısına kadar uzanan tarih diliminde en onurlu sayfalar, Mustafa Kemal döneminin ulusal bilinci ile yazılmıştır. 1920’lerde emperyalist ordulara diz çöktüren Mustafa Kemal’in uyandırdığı Kuvay-ı Milliye ruhu , bugün yerini uyduluğa, teslimiyetçiliğe ve dilenci ekonomisine bırakmış ise, acı acı ve derin derin düşünmemiz gerekir.
Batı sermayesi, bugün 1920’lerin Mustafa Kemal Türkiye’sinden öç alıyor. Haçlı seferleri, OECD ile, NATO ile, silah ambargosu ile, savunma işbirliği anlaşmaları ile, IMF ile, dış borç ile her gün yeni baştan düzenleniyor. Ve Kurtuluş Savaşı öncesi ulusal kongrelerde reddedilen Amerikan mandası , bugün başka başka yollarla, cebren ve hile ile içimizde yandaş bulup egemenlik kuruyor."
1980’de kaleme aldıkları ‘bir mektupla ya da telefonla’ gerçekleşti ne yazık ki...
(Cumhuriyet, 1 Nisan 1980, Batı Acısı...) Uğur Mumcu
12 EYLÜL VE ŞERİAT (Haziran-Aralık 1986)
“Türkiye'de "irtica örgütleri"nin 12 Eylül döneminde güç kazandıkları, bu dönemin doğal uzantısı olan ANAP iktidarında da iyice geliştikleri yadsınmaz gerçeklerdir. 12 Eylül döneminin başbakanı Sayın Ulusu "Süleymancılık tarikatının mallarına el konulması için yasa hazırlığı yaptıklarını, ancak insan hakları baskısı yapılıyor imajı vermemek için yasayı çıkarmadıklarını" söylüyor.
“Atatürk'ün vasiyeti hiçe sayılarak Dil ve Tarih Kurumlarına el konurken akla gelmeyen sakınca, demek "Süleymancılık tarikatı"nın mallarına el konmasını engelliyor. İşkenceler için yapılan insan hakları yayınlarına kapanan kulaklar, Süleymancılık tarikatının malvarlığı için açılıveriyor.”
Şimdilerde ‘17 milyar liralık mal varlığı kavgaları’ bile oluyor!
BEREKET VAKFI (Cumhuriyet, 10 Aralık 1986)
"İrtica örgütleri arasında sayılan "İlim Yayma Cemiyeti"nin kurucularından biri kimdir biliyor musunuz? Başbakan Özal!..
Bugün Nakşibendi tarikatı kadar etkili hiçbir örgüt yoktur. Bu tarikat hakkında bir Meclis araştırması açılabilir mi? Atatürk heykellerinin en çok dikildiği, düşüncelerinin ise yok edildiği dönemleri yaşamıyor muyuz?”
Var mı itirazı olan.
BALTA VE TAŞ (Cumhuriyet, 3 Aralık 1986)
“Tekbir sesleri ile Atatürkçülük... Said-i Nursi Hazretler'ine yapılan övgülerle Atatürkçülük... Sağdan üç-beş oy alma uğruna solculuk adına gerici sakalı sıvazlayan Atatürkçülük...
İşte yasaklı ve kısıtlı demokrasinin ulaştığı nokta budur. Atatürk'ün kemiklerini sızlatan olgu da sanırız budur.”
(Cumhuriyet, 17 Eylül 1986, DİN SÖMÜRÜSÜ)
HALKI UYARDI
“Devletin devlete, insanın insana kulluğunu yok etmek için uyan, uyan Gazi Kemal! İnsanlara can güvenliği sağlayamamış bir düzene hukuk devleti denilemez. Devrimcilerin faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bir düzene demokrasi denilemez. Yolsuzlukların devlet yetkililerini sardığı bir düzene anayasa düzeni denilemez. Bu, katiller demokrasisidir. Bu, hırsızlar düzenidir!” (Aralık 1970).
Daha 3 gün önce ‘Grand Kartal Oteli’nde 78 canımızı kaybettik. Ne yangın alarmı vardı ne yağmurlama sistemi çalıştı ne de itfaiye teşkilatı kurulmuştu Kartalkaya’da. Selde, depremde, yangınlarda, terör belasında binlerce insanımızı kaybettik.
Tatile gittik, orada bile öldük.
Söyle Kalpaksız Kuvvacı, söyle!
NOT:Laik cumhuriyet, adalet ve demokrasi için çırpınan; hukukun üstünlüğü herkesi kuşatsın diye savaşan, onurlu bir yaşamın örgüsü içinde gerçekleri yazan Uğur Mumcu, bugün ölümünün 32’inci yılında Bursa’da da anılacak. Saat 12.00’de Setbaşı Köprüsü üzerinde toplanacak olan dostları, Atatürk Anıtı’na kadar yürüyerek çelenk sunacak. Konuşmalar yapılacak, marşlar söylenecek.
Mumcu’nun şu sözünü asla unutmayın;
“Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi. (...)”
Dünya var oldukça unutmayacağız; SÖZ...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Can TOPAKTAŞ
Mumcu, hep gerçekleri yazdı alçaklar ve hainler hep vardı!
24 Ocak 1993 günü Ankara’daki evinin önünde aracına yerleştirilen bombayla katledilen hukukçu, gazeteci-yazar ve iyi insan Uğur Mumcu’yu anıyoruz bugün.
Tavizsiz Atatürkçü, demokrasi yanlısı, Türkiye’nin çıkarları için çalışan, ülkenin bölünmez bütünlüğüne kastedenleri ortaya çıkaran; Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne sıkı sıkıya bağlı Türk halkının refah içinde yaşaması için atılması gereken adımları gösteren, ‘araştırmacı bir halk liderinin’ yazdıklarını biraz olsun hatırlayalım isterim.
1970’LERDE UYARDI
1970’lerde, “Cumhuriyetin temelini elsiz ayaksız yeşil yılanlar kemiriyor, devletimiz NATO generallerinin emrinde, ülkemiz IMF’lerin ipoteğinde. Uyan Gazi Kemal uyan!” diye yazmış köşesinde.
Aradan 50 yıl geçti, uyanabildik mi...?
NAMUSLU OLMA SUÇU (7 Aralık 1980)
“Emniyet, gümrük, istihbarat kurumları ve siyasetçilerle mafya, kaçakçı işbirliği, soyulan devlet bankaları, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ağı, terör... Din sömürüsüyle kucak kucağa namussuzluklar, yolsuzluklar... Namussuzluk marifet, namuslu olmak suç! Türkiye’de birçok insan için, yasalarda olmayan bir suç vardır: Namuslu olmak suçu! Namuslu devlet memuruysan, haksızlıklara, yolsuzluklara karşı çıkıyorsan, namuslu olma suçunu işlemiş olursun ve bu suç senin yakanı hiç bırakmaz” diye yazmış örneğin.
Dünya’daki tüm mafya liderlerini ve uyuşturucu baronlarını Türkiye’de görmedik mi? BAĞIMSIZLIK GÜLÜ (Ocak-Haziran 1980)
"1854’ten sonra, 1980 OECD toplantısına kadar uzanan tarih diliminde en onurlu sayfalar, Mustafa Kemal döneminin ulusal bilinci ile yazılmıştır. 1920’lerde emperyalist ordulara diz çöktüren Mustafa Kemal’in uyandırdığı Kuvay-ı Milliye ruhu , bugün yerini uyduluğa, teslimiyetçiliğe ve dilenci ekonomisine bırakmış ise, acı acı ve derin derin düşünmemiz gerekir.
Batı sermayesi, bugün 1920’lerin Mustafa Kemal Türkiye’sinden öç alıyor. Haçlı seferleri, OECD ile, NATO ile, silah ambargosu ile, savunma işbirliği anlaşmaları ile, IMF ile, dış borç ile her gün yeni baştan düzenleniyor. Ve Kurtuluş Savaşı öncesi ulusal kongrelerde reddedilen Amerikan mandası , bugün başka başka yollarla, cebren ve hile ile içimizde yandaş bulup egemenlik kuruyor."
1980’de kaleme aldıkları ‘bir mektupla ya da telefonla’ gerçekleşti ne yazık ki...
(Cumhuriyet, 1 Nisan 1980, Batı Acısı...) Uğur Mumcu
12 EYLÜL VE ŞERİAT (Haziran-Aralık 1986)
“Türkiye'de "irtica örgütleri"nin 12 Eylül döneminde güç kazandıkları, bu dönemin doğal uzantısı olan ANAP iktidarında da iyice geliştikleri yadsınmaz gerçeklerdir. 12 Eylül döneminin başbakanı Sayın Ulusu "Süleymancılık tarikatının mallarına el konulması için yasa hazırlığı yaptıklarını, ancak insan hakları baskısı yapılıyor imajı vermemek için yasayı çıkarmadıklarını" söylüyor.
“Atatürk'ün vasiyeti hiçe sayılarak Dil ve Tarih Kurumlarına el konurken akla gelmeyen sakınca, demek "Süleymancılık tarikatı"nın mallarına el konmasını engelliyor. İşkenceler için yapılan insan hakları yayınlarına kapanan kulaklar, Süleymancılık tarikatının malvarlığı için açılıveriyor.”
Şimdilerde ‘17 milyar liralık mal varlığı kavgaları’ bile oluyor!
BEREKET VAKFI (Cumhuriyet, 10 Aralık 1986)
"İrtica örgütleri arasında sayılan "İlim Yayma Cemiyeti"nin kurucularından biri kimdir biliyor musunuz? Başbakan Özal!..
Bugün Nakşibendi tarikatı kadar etkili hiçbir örgüt yoktur. Bu tarikat hakkında bir Meclis araştırması açılabilir mi? Atatürk heykellerinin en çok dikildiği, düşüncelerinin ise yok edildiği dönemleri yaşamıyor muyuz?”
Var mı itirazı olan.
BALTA VE TAŞ (Cumhuriyet, 3 Aralık 1986)
“Tekbir sesleri ile Atatürkçülük... Said-i Nursi Hazretler'ine yapılan övgülerle Atatürkçülük... Sağdan üç-beş oy alma uğruna solculuk adına gerici sakalı sıvazlayan Atatürkçülük...
İşte yasaklı ve kısıtlı demokrasinin ulaştığı nokta budur. Atatürk'ün kemiklerini sızlatan olgu da sanırız budur.”
(Cumhuriyet, 17 Eylül 1986, DİN SÖMÜRÜSÜ)
HALKI UYARDI
“Devletin devlete, insanın insana kulluğunu yok etmek için uyan, uyan Gazi Kemal! İnsanlara can güvenliği sağlayamamış bir düzene hukuk devleti denilemez. Devrimcilerin faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bir düzene demokrasi denilemez. Yolsuzlukların devlet yetkililerini sardığı bir düzene anayasa düzeni denilemez. Bu, katiller demokrasisidir. Bu, hırsızlar düzenidir!” (Aralık 1970).
Daha 3 gün önce ‘Grand Kartal Oteli’nde 78 canımızı kaybettik. Ne yangın alarmı vardı ne yağmurlama sistemi çalıştı ne de itfaiye teşkilatı kurulmuştu Kartalkaya’da. Selde, depremde, yangınlarda, terör belasında binlerce insanımızı kaybettik.
Tatile gittik, orada bile öldük.
Söyle Kalpaksız Kuvvacı, söyle!
NOT: Laik cumhuriyet, adalet ve demokrasi için çırpınan; hukukun üstünlüğü herkesi kuşatsın diye savaşan, onurlu bir yaşamın örgüsü içinde gerçekleri yazan Uğur Mumcu, bugün ölümünün 32’inci yılında Bursa’da da anılacak. Saat 12.00’de Setbaşı Köprüsü üzerinde toplanacak olan dostları, Atatürk Anıtı’na kadar yürüyerek çelenk sunacak. Konuşmalar yapılacak, marşlar söylenecek.
Mumcu’nun şu sözünü asla unutmayın;
“Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi. (...)”
Dünya var oldukça unutmayacağız; SÖZ...