Eski Türk yazıtlardan birinde şöyle yazar; Kuzu, dizlerinin üzerine çökerek annesini emer,
Karga, yaşlı annesini besler;
Bunun adı:
”saygılı davranmaktır.” Horoz şafak vakti öter,
Yaban kazları
her bahar kuzeye her sonbahar güneye uçar;
Bunun adı:
”söz tutmaktır.” Yeşilbaşlı ördek eşini kaybettikten sonra ölene kadar yeni bir eş bulmak istemez.
Buna:
”sadakat” denir. Bir geyik iyi bir otlağa rastladığında yaşadığı sürüyü oraya davet eder ve paylaşır,
Karınca yemek gördüğünde bütün koloniyi oraya çağırır;
Bunun adı:
”adalettir.” Eğer bir insan bu erdemlere sahip değilse: hayvandan (akılsız-onursuz) beter bir halde yaşıyordur!
Olduğunuz yaşı bir daha yaşamayacak ve günbegün toprağın sizi aşağıya çağırdığını bilerek kararlar aldığınızı fark edeceksiniz.
‘Bir lokma bir hırka’ anlayışından hiç ama hiç ders almadan ne çok yanlış iş yaptığınızı, ne çok kalp kırdığınızı, ne çok insanı üzdüğünüzü hatırlayın.
Özür dilemek için geç kaldıklarınız var, gönlünü alacağınız yakınlarınız, ellerine sarılacağınız büyükleriniz, işine taş koyduğunuz insanlar sizi bekliyor.
Tüm ihtiyacınız; Bir tatlı söz, bir demet çiçek, bir tutam sevgi. Hepsi bu aslında.
‘Durursam düşerim’ diye diye yıllarınızı verdiniz, en iyi semtte en güzel evde, en güzel otomobilde, en güzel tatil beldesinde, en güzel kadın ya da erkekle zaman geçirdiniz. İçiniz el vermese de neler yaşadıklarınızı siz biliyor ve unutmaya çalışıyorsunuz. Gülümserken bile fark ediliyorsunuz oysa.
Gözleriniz dalıyor zaman zaman.
--- ---
Bir Türkmen duası var;
Gök Tengri’den isteğine kulak verin; Tanrım,
İlk önce, Dağa taşa ver,
Ormana,
Hayvanlara,
Suya ver.
Ondan sonra; İnsanlara,
Kapı komşuya,
Muhtaç olana ver.
Kalırsa,
En son bana ver!
Bu olgunluğa erişmek için kaç yıl odun taşımalıyız dergaha tıpkı Yunus gibi.
Kaç fırın ekmek pişirmeliyiz Somuncu Baba gibi.
Kaç insanı iyileştirmeliyiz Lokman Hekim gibi.
Kaç kez yardıma gitmeliyiz fakirlere tıpkı Ali gibi.
Kaç kitap okumalıyız tıpkı Atatürk gibi.
Kaç insanı yetiştirmeliyiz tıpkı İbn-i Haldun gibi.
Verdiği sözü tutmayan,
Aldığı borcu ödemeyen,
Attığı adımı ölçmeyen,
Ettiği sözü tartmayan,
Kararları tartışılmayan,
Eleştiriye kapalı,
Bilimsel verilerden yararlanmayan,
Gelişmelerden habersiz,
Türkiye’ye sevdasız,
İnsanlara umarsız,
Paraya tamahkar,
OLMAYIN.
Bin düşün bir karar al, fırsatlardan birini kullan. İnsanlığın temel adımlarını asla unutma; yardım eden, çevreye zarar vermeyen, kalp kırmayan bir insan ol!
--- ---
İŞVEREN KİM İSE O OKUSUN!
SGK, çalışana verilen yemek bedelinin SGK primine tabi olup olmamasına ilişkin yönetmelikte değişikliğe gitti.
01 Ocak 2025'ten itibaren uygulamaya konulacak bu değişiklik uyarınca; 1-Çalışana yemek bedeli nakit olarak verilirse, günlük asgari ücretin yüzde 23,65’i yani bugün itibarıyla 157,69 TL’si SGK’dan istisna, kalanı ise SGK primine tabi, 2-Çalışana yemek kartı ile yemek bedeli verilirse ve yemek kartı sadece yemek hizmeti sunan yerlerde kullanılmak üzere sınırlandırılırsa ayni yardım sayılacak ve verilen yemek bedelinin tamamı SGK priminden istisna, 3-Çalışana yemek kartı ile yemek bedeli verilirse ve yemek kartı her yerde (market, lokanta vs.) kullanılacak şekilde tanımlanırsa o zaman günlük asgari ücretin yüzde 23,65’i yani bugün itibarıyla 157,69 TL’si SGK’dan istisna, kalanı SGK primine tabi olacak.
Yeni asgari ücret (bence 24.000 TL olur) sonrası oranlar değişecek. İşverenin çalışanlara vereceği yemek bedelleri şimdi çok daha önemli hale geldi.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Can TOPAKTAŞ
İnsanlığınızın kalibresi her şeyden daha önemli!
Eski Türk yazıtlardan birinde şöyle yazar;
Kuzu, dizlerinin üzerine çökerek annesini emer,
Karga, yaşlı annesini besler;
Bunun adı:
”saygılı davranmaktır.”
Horoz şafak vakti öter,
Yaban kazları
her bahar kuzeye
her sonbahar güneye uçar;
Bunun adı:
”söz tutmaktır.”
Yeşilbaşlı ördek eşini kaybettikten sonra ölene kadar yeni bir eş bulmak istemez.
Buna:
”sadakat” denir.
Bir geyik iyi bir otlağa rastladığında yaşadığı sürüyü oraya davet eder ve paylaşır,
Karınca yemek gördüğünde bütün koloniyi oraya çağırır;
Bunun adı:
”adalettir.”
Eğer bir insan bu erdemlere sahip değilse:
hayvandan (akılsız-onursuz) beter bir halde yaşıyordur!
--- ---
Etrafınıza kulak kabartın, dikkatle bakın, yaşadıklarınızı düşünün, attığınız adımları gözden geçirin.
Olduğunuz yaşı bir daha yaşamayacak ve günbegün toprağın sizi aşağıya çağırdığını bilerek kararlar aldığınızı fark edeceksiniz.
‘Bir lokma bir hırka’ anlayışından hiç ama hiç ders almadan ne çok yanlış iş yaptığınızı, ne çok kalp kırdığınızı, ne çok insanı üzdüğünüzü hatırlayın.
Özür dilemek için geç kaldıklarınız var, gönlünü alacağınız yakınlarınız, ellerine sarılacağınız büyükleriniz, işine taş koyduğunuz insanlar sizi bekliyor.
Tüm ihtiyacınız; Bir tatlı söz, bir demet çiçek, bir tutam sevgi. Hepsi bu aslında.
‘Durursam düşerim’ diye diye yıllarınızı verdiniz, en iyi semtte en güzel evde, en güzel otomobilde, en güzel tatil beldesinde, en güzel kadın ya da erkekle zaman geçirdiniz. İçiniz el vermese de neler yaşadıklarınızı siz biliyor ve unutmaya çalışıyorsunuz. Gülümserken bile fark ediliyorsunuz oysa.
Gözleriniz dalıyor zaman zaman.
--- ---
Bir Türkmen duası var;
Gök Tengri’den isteğine kulak verin;
Tanrım,
İlk önce,
Dağa taşa ver,
Ormana,
Hayvanlara,
Suya ver.
Ondan sonra;
İnsanlara,
Kapı komşuya,
Muhtaç olana ver.
Kalırsa,
En son bana ver!
Bu olgunluğa erişmek için kaç yıl odun taşımalıyız dergaha tıpkı Yunus gibi.
Kaç fırın ekmek pişirmeliyiz Somuncu Baba gibi.
Kaç insanı iyileştirmeliyiz Lokman Hekim gibi.
Kaç kez yardıma gitmeliyiz fakirlere tıpkı Ali gibi.
Kaç kitap okumalıyız tıpkı Atatürk gibi.
Kaç insanı yetiştirmeliyiz tıpkı İbn-i Haldun gibi.
Verdiği sözü tutmayan,
Aldığı borcu ödemeyen,
Attığı adımı ölçmeyen,
Ettiği sözü tartmayan,
Kararları tartışılmayan,
Eleştiriye kapalı,
Bilimsel verilerden yararlanmayan,
Gelişmelerden habersiz,
Türkiye’ye sevdasız,
İnsanlara umarsız,
Paraya tamahkar,
OLMAYIN.
Bin düşün bir karar al, fırsatlardan birini kullan. İnsanlığın temel adımlarını asla unutma; yardım eden, çevreye zarar vermeyen, kalp kırmayan bir insan ol!
--- ---
İŞVEREN KİM İSE O OKUSUN!
SGK, çalışana verilen yemek bedelinin SGK primine tabi olup olmamasına ilişkin yönetmelikte değişikliğe gitti.
01 Ocak 2025'ten itibaren uygulamaya konulacak bu değişiklik uyarınca;
1-Çalışana yemek bedeli nakit olarak verilirse, günlük asgari ücretin yüzde 23,65’i yani bugün itibarıyla 157,69 TL’si SGK’dan istisna, kalanı ise SGK primine tabi,
2-Çalışana yemek kartı ile yemek bedeli verilirse ve yemek kartı sadece yemek hizmeti sunan yerlerde kullanılmak üzere sınırlandırılırsa ayni yardım sayılacak ve verilen yemek bedelinin tamamı SGK priminden istisna,
3-Çalışana yemek kartı ile yemek bedeli verilirse ve yemek kartı her yerde (market, lokanta vs.) kullanılacak şekilde tanımlanırsa o zaman günlük asgari ücretin yüzde 23,65’i yani bugün itibarıyla 157,69 TL’si SGK’dan istisna, kalanı SGK primine tabi olacak.
Yeni asgari ücret (bence 24.000 TL olur) sonrası oranlar değişecek. İşverenin çalışanlara vereceği yemek bedelleri şimdi çok daha önemli hale geldi.