Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

BUSİAD paçaları sıvadı Nilüfer Çayı’na da girdi

Yazının Giriş Tarihi: 18.10.2025 08:28
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.10.2025 10:51

Bursa ve ülke için daha ne yapabilirim?’ sorusuna yanıt arayan ve çözüm önerileri sunan Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD)’, uzmanlardan oluşan ‘Yeşil Bursa Çalışma Grubu’ tarafından hazırlanan kentteki ‘herkesin bildiği sır’ olan ‘Nilüfer Çayı’ için kapsamlı bir çalışma yaparak kamuoyunun ilgi ve bilgisine sundu.

***

Her satırıyla tarihe geçeceğine inandığım ‘Rapor’un önsözü, ’İsmini Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahı Orhan Gazi’nin eşi Nilüfer Hatun’dan (Holifera) alan, içme suyu ve tarımsal sulamanın can damarı, bir zamanlar içinde çam ağaçlarının taşındığı, nice Bursalının balık tuttuğu hatta yüzmeyi öğrendiği Nilüfer Çayı, sadece Bursa’nın değil, ülkemizin de önemli akarsularından biridir’ diye başlıyor.

Nilüfer’in son 45 yılını bilen bir gazeteci olarak ‘akarsu’ tanımı naif bir yaklaşım... Yaşı 75’in üzerinde olan Bursalılar, yukarıdaki tanımlamayı tam olarak yaşamış olabilirler ancak; Yaşı daha küçük olanlar Nilüfer Çayı’nı besleyen derelerin kenarından bile geçmek istemezler. Çünkü suyun kokusu ve her gün değişen rengi hemen her bireyin midesini bulandırır, başlar başka tarafa çevrilir.

Görmemek en iyisi diye düşündük, sorunu derelerin üzerini kapatarak çözdüğümüzü sandık, her zaman yaptığımız gibi kolaycılığı seçtik!

BUSİAD ise paçaları sıvayarak girdiği çayın içinden anlatmayı deniyor şimdi...

***

Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar, Nilüfer Çayı’nda artık su ve oksijen yok denecek kadar az. Yani aort damarımız yüzde 99 tıkanmış durumda. Acil önlem alınmaz, aort damarı temizlenmez ise çok da uzak olmayan bir süre içinde Bursa terk edilen bir kente dönebilir” uyarısında bulundu ve alınması gereken önlemleri, atılması gereken adımları konunun uzmanı olan BUSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Hüsamettin Çoban’a bıraktı...

Sayın Çoban’ın anlattıklarını özetleyeceğim ancak dernek başkanı Küçükkayalar’ın konuşmasından pasajlar vermek istiyorum; “Doğduğu noktadan şehre ulaşana kadarki bölümündeki temizliğiyle, bizlerin su ihtiyacını karşılayan en önemli kaynak olan Nilüfer Çayı’nın, şehre ulaştıktan sonraki kirlenmesi aslında salt bir su kaynağının kirlenmesinin ötesinde sonuçlar doğuruyor. Suların buharlaşıp yüksek kesimlerde kar ve yağmur olarak tekrar yeryüzüne inişini ifade eden hidrolojik döngünün giderek olanaksızlaşmasına ve Bursa’nın yaşanamaz bir kent olmasına doğru hızla koşuyoruz” sözlerinin bilimsel temelleri var.

***

Başkan Küçükkayalar’ın bence en çarpıcı tümcesi, “Nilüfer Çayı ne kadar Bursa’ya hayat vermişse, Bursalılar onun hayatını o kadar kısaltmıştır” oldu...

Raporun ana hedefi; “Herkesin Bildiği Sırla yüzleşmek” olarak anlaşılmalı.

Bir iş insanı derneği, bazı gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatıyor ve kent dinamiklerini harekete geçmeye davet ediyorsa eğer, ortada gerçekten çok büyük bir sorun var demektir. BUSİAD, Türkiye’ye örnek bir anlayışla yönetiliyor; Ülkenin menfaatine uygun araştırmalar yapıyor ve etkili kişiler başta olmak üzere, Türk halkına doğru mesajlar vermek üzere mutlaka uzman kişilerle çalışıyor.

Bu çalışmanın mimarları arasında olan; Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Erdem Saker, Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar ile Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şube eski Başkanı Lale Yıldız’a ayrı bir parantez açmak gerekir. ‘Bursa’nın su ve tarım ombudsmanı’ sayın Saker’in sözlerini ve uyarılarını da dinledim toplantı sonrası. “Gidin Hollanda ne yapmış bir bakın. Tarım konusunda attıkları adımları inceleyin” teklifini ciddiye almalıyız.

Lale Yıldız’ın sağlıklı yaşam için üretmeye başladığı ‘gıda takviyeleri’ne de bir göz atmalıyız. Çünkü Nilüfer’den sulanan gıda ürünleri artık eskisi kadar besleyici değil.

***

Raporun sunumunu BUSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Hüsamettin Çoban gerçekleştirdi. Çevre Etki Değerleme konusunda uzman bir kuruluş olan ÇEDFEM’in de Yönetim Kurulu Başkanı olan Çoban, Nilüfer Çayı hakkında kapsamlı bilgiler verdi. Nilüfer Çayının, yalnızca doğal bir su kaynağı olmadığını, kentin sosyal ve kültürel yaşamının şekillenmesinde önemli bir rol oynadığını anlatan Çoban,Bursa’nın yerleşim alanları, çayın sağladığı su kaynakları ve verimli topraklar sayesinde gelişmiştir. Nilüfer Çayı, Bursa’nın tarihi gelişiminde, tarımsal üretiminde, sanayi üretiminde ve ekosisteminin korunmasında merkezi bir rol oynar. Bursa’nın sürdürülebilirliği ve yaşam kalitesi, Nilüfer Çayı’nın korunması ile doğrudan ilişkilidir” dedi.

Tamamen katılıyorum.

***

Nilüfer Çayı üzerindeki baskıları, tarımsal, sanayi, yerleşim, hidrojeolojik ve imar baskıları olarak 5’ayıran Çoban, Nilüfer Çayı’ın kirlenme nedenlerini de “Hidrojeolojik yapının değişmesi, yerleşim alanlarından kaynaklanan kirlilik, tarımsal kirlilik ve endüstriyel kirlilik” olarak sınıflandırdı.

Nilüfer Çayı üzerinde 3 noktadan aldıkları numunelerin laboratuvar sonuçlarını da değerlendiren Çoban, Nilüfer Çayı’nda oksijenin yok denecek düzeyde olduğunu, Marmara Denizi’nde yaşanan müsilajda etkisinin önemli olduğunu, içinden geçtiği toprağı zehirlediğini, yer altı sularının kirlendiğini, etrafında sosyal yaşamın oluşmasını engellediğini, halk sağlığına olumsuz etkileri olduğunu ve bu çaydan sulanan besinlerin sağlığa olumsuz etkileri olacağını ifade etti.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Hüsamettin Çoban, bu gerçekler ışığında BUSİAD’ın detaylı çözüm önerilerini de şu ana başlıklarda sıraladı:

1- Nilüfer Çayı Komisyonu Kurulması,

2- Kirlilik Kaynaklarının Envanterinin Çıkarılması,

3- Fiziksel Temizlik ve Restorasyon,

4- Nilüfer Çayı Su Kalitesinin İyileştirilmesi,

5- Ekolojik Rehabilitasyon,

6- Halk Katılımı ve Bilinçlendirme,

7- Düzenli İzleme ve Raporlama,

8-Yerel Yönetimlere ve İşletmelere Destek.

Çoban,Bursa su’dan ibarettir’ sözüne atıfta bulunarak, “Maalesef bu söz tarihe kaldı. Bursa’nın bir çözüm üretmemesi halinde yaşanılması zor bir kente dönüşeceğini görüyor ve uyarıyoruz. Başta tekstil olmak üzere suya ihtiyaç duyan sanayinin varlığını sürdürmesi artık mümkün olmayacak” dedi.

Nilüfer Çayı’nın doğduğu yerde 1’inci sınıf kaliteli su varken, döküldüğü yerde 4’üncü sınıf içilemez ve kullanılamaz hale gelmesinin nedeni sadece ve sadece insan (!)

Biz ettik biz bulduk, öyleyse BİZ temizleyeceğiz...

KİRLETENLER BEDELİNİ ÖDEYECEK, İKTİDAR DESTEK VERECEK VE BURSALILAR BİR SÜRE SONRA NİLÜFER’İN KENARINDA PİKNİK YAPAR HALE GELECEK...

Ancak kentin bunu yürekten istemesi ve alınacak kararlara uyması gerek ve şart!

Kızartma yağlarını lavaboya dökmekten vazgeçerek başlayabiliriz... (Yağı bir plastik şişeye koyarak saklayın ve en yakındaki ‘Geri Dönüşüm Kutusuna atın...)

İşte temizlik başladı bile...

Pilleri, kağıtları, cam şişeleri ve plastikleri de ayrı ayrı poşete koyun ve belediyelerin hemen her semte yerleştirdiği ‘kutulara’ bırakın.

Bir çift sözüm de sanayicilere... 60 yılda yolun sonuna geldiniz. Durun ve düşünün artık. Bursa’ya ihanet içinde olanları aranızda barındırmayın.

İnsanı yaşatmayan hiç bir sistem sürdürülemez.’

İktidara söyleyecek sözüm yok... Onlar ne yapılması gerektiğini biliyorlar!

Adalet ve Kalkınma; Biri olmadan diğeri de olmaz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.