Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yangının siyaseti

Yazının Giriş Tarihi: 06.08.2021 00:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.08.2021 00:06

Ülkemizin pek çok yeri doğal afetler sayılan orman yangınlarıyla boğuşuyor. İnsanlarımız bir ve beraber olup yangını söndürme için canla başla çalışıyorlar.

Yangın bölgesi Ege ve Akdeniz kıyıları. Turizm bölgesi. Turizm bölgelerinde yangın çıkması demek, ülkenin ekonomisine dinamit konulması anlamına geliyor. Çünkü yangın yerleri ve sahilleri kullanılmaz durumda. Bunun içinde turistlerin pek çoğu rezervasyonları iptal edip geri döndüler. Cehennemin içinde tatil yapmak istemiyorlar. Bazıları ise yangın manzaralı restaurantlarda yemeklerini yerken çektikleri fotoğrafları el aleme nispet olsun diye sosyal medya hesaplarından paylaşıyorlar.

Yangınla ilgili olarak ülkemizde şimdiye kadar yaşanmamış bir afet yaşanıyor.

Sıcak hava bir yandan, rüzgar diğer yandan yangınla ilgili çalışmaların tamamlanmasına engel olabiliyor.

İşte tam bu noktada, yangının siyasete nasıl alet edildiğini gözlemlemeye başladık.

İktidar tarafıda, muhalefet tarafıda yangınla mücadeleyi bir kenara bırakmış, uçakların uçup uçmadığını, yangına gerekli müdahalenin yapılıp yapılmadığını tartışıyorlar.

Sosyal medya kanallarında ise akıl almaz hikayeler var.

Bir tanesini sizlere aktarayım. Efendim, Cumhurbaşkanı halkla askerlerin arasının açılması için askerlerin yangın söndürme çalışmalarına katılmasına engel olmuş. Emekli bir asker demiş ki, “Askeriyenin elinde yangınla mücadele için pek çok alet edavat var. Bunları kullanacak eğitimli insanlar var. Fakat, Cumhurbaşkanı, askerler yangını söndürdü denilmesin diye bu aletlerin kullanılmasına engel oluyor…”

Bunu okuyan, duyan, dinleyen herkesin, sahada mücadele eden askeri personeli hatırlayıp hatırlamadığını merak ediyorum. Bakın olay mahallinden gelen fotoğraflara. Askerimiz savaş gemileri, çıkartma gemileriyle, her türlü alet, edevat ve techizatlarıyla yangın yerinde mücadele veriyor. Termik santral bölgesindeki halkın boşaltılmasında kullanılan askeri savaş ve çıkarma gemileri bunun en belirgin örneği.

Olayların çarpıtılıp siyasete alet edilmesi çok kötü. Askeriyenin elinde mevcut alet, edevat ve techizat, kendi şahsi malları değil, bu devletin ve milletin malıdır. Milli servet olan ormanların yangından kurtarılması içinde her zaman ve sürekli kullanılır. Buna cumhurbaşkanı dahil hiç kimse engel olamaz. Nasıl ki, yangına müdahale için olay yerine gelen bölgeye gelen sivil halk, ellerinden geldiği kadarıyla mücadele ediyorsa askeriye de görev bölgelerinde yangını söndürme adına geceli gündüzlü mücadele halinde. Bunu dejenere etmek, kimseye bir puan kazandırmaz.

Siyaset her zaman yapılır.

Ülkemizde bir milli servetin yok olması, ormanların yok olması, nefes alanlarının bitip tükenmesi söz konusu.

Bu yangınlar sadece bizi değil, bölgemizdeki diğer ülkeleri, iklim değişikliğine kadar, insanların yaşantılarını etkileyecek kadar yansımaları olabilecek bir düzeyde etkiliyor.

İçimiz yanarken, politikacıların siyaset uğruna, “yaptım, yapmadın” tartışmasına tutulup, yangınla mücadeleyi ikinci plana atmaları, halkın ve özellikle bizler gibi, ülkenin birlik ve beraberlik içinde, milli menfaatleri korunacak yaşanmasını savunanlar için çok kötü bir tecrübe oldu. Oluyor.

Siyaseti bir kenara bırakın, önce yangını söndürmeye çalışın.  İktidarıyla, muhalefetiyle omuz omuza çalışarak.

Sonra, gerekli inceleme ve olaylarla ilgili araştırmalar yapılır. Uçaklar neden kullanılmıyor. Türk Hava Kurumu’na atanan kayyum nasıl ve nerede yanlış yapmış. Hükümet gerçekten Türk Hava Kurumu uçaklarını bilerek ve isteyerek mi kullanmadı?

Bu benzer soruların cevapları ve tartışmalarını hep beraber yaparız.

Hiç kimse, göz göre göre yangın çıkmasını ve ağaçların yanmasını, ormanların yanıp kül olmasını istemez. Elde var olan malzemeyi saklayıp, başkasından aman dilemez. Vardır bu işin içinde bir bit yeniği…

Bu olayların ortaya çıkması, çıkarılması çok kolay.

Önce, şu yangını bir söndürelim. Yangınlarla mücadele sırasında şehit olanların ailelerinin açılarını dindirelim. Helalliklerini alalım. Evi barkı yananların, malları, mülkleri telef olanların açılarını ve yaralarını hep beraber saralım. Yangınların yol açtığı alanlardaki ağaçlandırma ve yeniden yeşillendirme çalışmalarını başlatalım. Ülkemizin yeniden yeşil cennet olması için gayret harcayalım. Sonrasında, Türk Hava Kurumundan başlayıp, iktidardan başlayıp, yangın mahallerinden aleyhte yayın yapanlara, yalan yanlış halkı ayaklandırma çalışanlara karşı hep beraber “nedir bu iş?” diye sorgulayalım.

Hiçbir şey gizli kapaklı kalmaz. İki kişinin bildiği bir konu, gizli değildir. Her türlü sırlar, menfaat çatışması başladığında ortalığa dökülür. Nitekim, bugünkü siyasetin görüntüsü öyle değil mi? Tıpkı, 2002 yılındaki siyasi durumla aynı olayları ve aynı tekrarlamayı yaşamaya başladık.

Allah, sonumuzu hayırlı eylesin.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.