Ormanlarımız alev aldı. Ciğerlerimiz yandı. Belli bir bölgede değil, tam tamına 231 ayrı bölgede ateşe verildi ormanlarımız. Ağaçlar arasından yükselen alevler, yerleşim alanlarını tehdit eden, evleri, köyleri, hayvanları, yakıp geçen alevler hepimizi ağlattı.

Yüreklerimiz bu acıya karşı sessiz kalmadı.

Kimisi, yangınları söndürme adına canla, başla çalışırken, bazıları da durumdan vazife çıkarıp, kendilerince siyasi ayak oyunlarıyla halkın ilgisini başka olaylara çekmeye çalıştılar. Akla hayale gelmeyecek kadar yalan, yanlış bilgilerle dolu yazılanlar, söylenilenler, insanların sadece kafalarını karıştırmadı, toplumsal huzur ve güven ortamı içinde tehdit oluşturdu.

Bakıyoruz ki, bu yazıları yazanlar, olayları abartılı şekilde dizayn edip sosyal medyada feyk hesaplardan servis yapanlar, bazı vatandaşlarımızı da kandırmış.

Zaten iktidar karşıtı olup, “Tayyip gitsin de isterse bütün Türkiye yansın!” düşüncesinde olanlar içinde bu yangınlar bulunmaz bir fırsat gibi değerlendirildi. Biz bu filmi daha önce İstanbul Gezi Parkı olaylarında da aynen izlemiştik.

“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.”

Gerçekten de öyle oldu. Pek çok kamu görevlisi bir yandan orman yangılarına müdahale edip alevleri söndürmeye çalışırken, asılsız sosyal medya paylaşımları ve ithamlarına karşı da cevap vermek zorunda kaldılar.

Şimdi ne oldu?

Çok şükür, son 12 gündür yangın bölgelerinden art arda gelen iyi haberlere seviniyor. 28 Temmuz'dan beri başlayan orman yangınlarında dün itibariyle 12. güne girilirken, şu ana kadar 47 ilde çıkan orman yangının 231'İi kontrol altına alındı. 7 noktada devam eden yangınlara ise müdahale ediliyor.

28 Temmuz'dan beri ülkemizde başlayan orman yangınlarının büyük kısmı kontrol altına alınmış durumda. İlk başlayan Antalya’yı ise sarıp sarmalayan Manavgat ve Gündoğmuş yangınlarının kontrol altına alınmasının ardından ekipler, Muğla ve çevresinde devam eden yangınların söndürülmesi çalışmalarına ağırlık vermeye başladı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, yangınlarla ilgili son durumu açıkladı. Buna göre, 47 ilde çıkan 238 yangından 231i kontrol altına alındı. 7 noktada devam eden yangınlar için ise mücadele ediliyor.

Devam eden yangınlar, Muğla Köyçeğiz, Kavaklıdere, Milas, Yatağan, İsaparta Sütçüler, Antalya: Kaş…

Bu bölgelerden de sevindirici haberleri çok kısa zamanda almayı umut ediyoruz.

Yangınlarla ilgili mücadeleye şöyle bir baktığımızda, siyaset ve sosyal medya kalemşörlerinin iftira dolu yalan haber ve söylemlerini bir kenara bırakırsak, ülkemizdeki birlik ve beraberlik ruhunun hala devam ettiğini görebiliyoruz.

Bursa adına olaylara bakalım. Yangınların duyulması üzerine başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, bütün ilçe belediyelerimiz hemen harekete geçip bölgeye gittiler. Ulaştılar. Yangın söndürme çalışmalarına katıldılar.

Kimse, kimseye yangın söndürme çalışmaları sırasında hangi partili olduğunu, hangi siyasi görüşe desteklediğini sormadı. Çünkü, ortada yanan bir milli servet, insanların malı, mülkü, canları, yılların kazanımları vardı. Tek amaçları, bu yangını söndürüp, ormanların kurtarılması, insanların kurtarılması, canla canlı alevler içinde kalıp yanan hayvanların kurtarılması idi.

Omuz omuza mücadele işte bu bölgelerde yaşandı. Gerçekleşti.

İnsanlar, yanan evleri, eşyaları önünde gözyaşı dökerken, birilerinin siyaset yapma adına ona buna çamur atan söylemlerde bulunması kime ne fayda getirdi ki?

Şimdi, yangınlar sönüyor. Yangınların yaraları sarılıyor.

Tabi ki, can ve mal kayıpları için üzülüyoruz. Bir daha geri gelmeyecek hayvanlar için üzülüyoruz. Ormanlar ve bitki örtüsünün zarar görmesi nedeniyle üzülüyoruz. Tarlasında tarım yaparken kullandığı, alet edevatları yanan köylülerimiz için üzülüyoruz. Bu yangını, reklam unsuru yapan zavallılar içinde ayrıca üzülüyoruz.

Yangınların kontrol altına alınması ve alevlerin etkisini yitirmesini görmek, bizleri üzüntü içinde sevince dönen duygularla, ağlamakla gülmek arasında kalan insanlar gibi güç durumda bıraktı.

Bu yangının külü elbet bir gün temizlenecek.  Önemli olan yanan yerlerin eski yıllarda alışkanlık haline geldiği gibi hemen imara açılıp, buralara turizm adı altında rant cepheleri oluşturulmaması.

Yanan ağaçların yerine belki de daha düzenli bir orman oluşması için yeni ifanlar dikilecek. Milli beraberlik ve seferberlik için yapılan yardımlarla ormanların korunması adına çalışmalar yapılacak. Orman Bakanlığı görevlileri kendi aralarında konuşurken duydum, ormanların her türlü korunmasına karşı gece ve gündüz kayıt yapabilen, sesli kayıt tutulan kamera sisteminden söz ettiler.  Yani, şehir merkezlerindeki MOBESA benzeri ormanlar içinde bir kamera sistemi kurulmasına yönelik çalışmalar başlatılmış.

Bana göre, bunun zaman geçirilmeden yapılması lazım. Çünkü, çok geç kalınmış bir yatırım. Kamu malı olan ormanların korunması, orman köylülerimizin can ve mal varlıklarının korunması, hayvanların zarar görmelerinin önlenmesi adına çok önemli bir gelişme.

Kameralar sayesinde bu ormanları ateşe veren, yanıp kül olmalarına yol açan in8sanların belirlenmesi ve cezalandırılması çok daha kolay olur. Orman katilleri ve failleri anında yakalanır.

Geçmiş olsun Türkiye….