Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Vurma! Özür de dileme…

Yazının Giriş Tarihi: 08.12.2022 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.12.2022 00:02

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) olan bitenlere bakınca şaşırmıyorum aslında; Derin bir çatlak oluştu çoktandır. Bir milletvekili kopup geliyor olduğu yerden; Vuruyor, düşmana vurur gibi… Parmağındaki o kocaman gümüş yüzük silah gibi…

Hasettendir tüm bunlar diyesim var… Pek çok kimsede intikam, öfke, aşağılık duygusu gibi olumsuz çağrışımlara neden oluyor herhalde… Evet, haset masum olmayabilir. Hatta belki de haset, Tanrının kendisinden gelen hediyeleri kabul etmediği ancak kardeşi Habil’den gelen hediyeleri kabul ettiğini öğrenen Kabil’in kardeşini öldürmesi hikayesinde olduğu gibi; İnsanlığın ilk cinayetinin de azmettiricisidir belki…

Sigmund Freud, kadınlarda ‘penis hasedi’ olduğunu öne sürdüğünde ciddi eleştiriler aldı. Kavramın fallosentrik olduğu ve kadını eksik gösterdiği söylendi. Freud’un takipçilerinden Karen Horney, “haset insan ruhsallığı için önemlidir ancak olsa olsa erkeklerde ’rahim hasedi’ vardır” diyerek ustasına gönderme yaptı.

Psikanalist ve psikiyatr Jacques Lacan, kadın ve erkekteki haset tartışmalarının ardından, ‘Aziz Augustinus’un İtiraflar’ından hareketle dile getirdi iç sıkıntısını… Burada bahsedilen ‘solgun çocuk’ annesi kardeşini emzirdiği sırada kendisi anne sütüne ihtiyaç duymayacak kadar büyümüş olmasına rağmen kıskançlık nedeniyle böyle görünmekteydi. Lacan, buradan yola çıkarak kıskançlığın özdeşim kurmak ile ilişkili olabileceğinden bahsetti.

Psikanalizin çok öncesinde Sophokles’in Oidupus’undan Dede Korkut’un Boğaç Han hikayesine kadar tüm kültürlerde neredeyse benzer şekilde yer bulmuş bir fenomen haset ve kıskançlık. Haset, olumsuz tutum ve davranışların temelinde yatan beyin fonksiyonlarından sayılabilir mi acaba… Evet haset masum olmayabilir. Hatta belki de haset, kaybedilecek gücün ve rantın ‘Tanrının eli olmadan’ bir başka kişi, kurum, kuruluş, zümre veya partinin eline geçmesine seyirci kalmak zorunda hisseden kişilerin içindeki şeytanın işidir…

Sean-Michel Delacomptee, ‘Kıskançlık haset değildir’ diyerek haset ve kıskançlık arasında bir ayrıma gittiğinde bunu birbirine benzeyen iki kavramın keskin sınırlarını göstermek için yapmadı yalnızca, haset duymaya yapılan olumsuz atıflar nedeniyle de yaptı. ‘Ben haset biriyim’ diyebilmenin zorluğu onun çıkış noktalarından birisi oldu.

Halil Cibran, ‘Mutluluğunu yüksek sesle anlatma. Çünkü hasedin uykusu çok hafiftir’ der… Haset kötü bir şey olmalı… ‘Ruhun Tutkuları’nda Descartes, ‘Haset haklı ya da haksız olabilir mi?’ diye haklı bir soru sorar. Hasedin adalete riayet edilmemiş olmasına olan bir inanç ile ortaya çıkabildiğini savunduğu pasajını şöyle tamamlar; “… bu tutkunun içerdiği ki bu nimete sahip olan ya da dağıtan kimselerle değil de yalnızca gıpta edilen nimetin kötü dağıtılmasıyla ilgili olduğu takdirde bu tutku yine mazur görülebilir. Ama birçok kişiye paylaştırılması mümkün olmayan ve sahip olanlar ona daha az ya da daha çok layık olsalar bile kendileri için arzu ettikleri bir nimetin elde edilmesinde kendilerine mâni olanlara kin duymayacak kadar doğru ve yüce gönüllü pek az insan vardır. Genellikle en çok haset edilen şey de şan ve şereftir. Zira başkalarınınki bizim de şan ve şerefe özlem duymamıza engel olmasa bile ona erişmeyi daha güçlü kılar ve pahasını artırır.”

Descartes’in bahsettiği gibi bir başkasının şan ve şerefe erişimi bizde bir şey eksiltmez gibi görünse de bizim sahip olmamızı güçleştirir. Ortak bir dünyanın paydaşlarıyız. Ötekinin yaşamında olan bir şey muhakkak bize de tesir eder.

Yaşam, referanslar üzerine kuruludur. Bizden öncekiler ya da şu andakilerde olan her gelişme hızlıca iç dünyamıza etki eder. Tarih, mukayese etmenin, yarışmanın, rekabetin içinde hasedi barındıran taraflarını hep eleştirdi. Haset varsa gizlenmeli telkininde bulundu, bu telkin bizi olmadığımız bir canlı gibi göstermeye çalıştı.

Milletvekili Zafer Işık beyefendi(!) hasedinden olsa gerek; Gümüş yüzüklü parmağı yumruğunun tam da kenarına gelecek şekilde yukarıdan aşağıya doğru indirdi kolunu… Kalp pili olan Milletvekili Hüseyin Örs sendeledi… Sadece 2 dakika ile hayata tutunabildi…

Haset göründü, barış hasadı başka bahara kaldı… Yazık oldu…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.