Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Unutamadığımız tarih

Yazının Giriş Tarihi: 18.08.2021 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.08.2021 00:00

17 Ağustos 1999 tarihi, Türkiye tarihine ve dünya tarihine kara sayfalara yazılan bir olay oldu. Deprem. Evet, 7.4 büyüklüğünde Marmara Körfez Depremi, sadece Türkiye açısından değil, dünya açısından da büyük bir ders verdi insanlığa..

Depremin meydana geldiği saat 03.02. 45 saniye sürdü sarsıntı. Ölçülen en büyük sarsıntı şiddeti 7.4 büyüklükte. Marmara Körfez ve kenarındaki 5 ili etkiledi. Kocaeli, Sakarya, İstanbul, Yalova ve Bursa. Toplamda 14 bin 480 vefat eden vatandaşımız var. 23 bin 781 vatandaşımız ise yaralı olarak kayıt altına alındı.

Yıkılan binaların hatti hesabı belli değil. Çünkü, kimisi şehir merkezinde kimisi ise köyün bir ucunda.

Hepimiz etkilendik.

Bursa’da Mudanya’da yıkılan iki tane apartman vardı.

Yerine yenisi yapıldı.

Aynen.

Yine, 17 Ağustos 1999 depremi, ülkemizdeki yapılaşma ve inşaat sektörü için milat oldu.

Önce, halkımız ve müteahhitler, depremin değil yapılan binaların insanları öldürdüğünü gördüler.

Sonrasında ise, deprem yönetmelikleri değişti.

Binaların sağlamlaştırılması, “güçlendirilme” ismiyle yapılmaya başlandı. Bazı çürük, çarık binalar içinde kentsel dönüşüm projeleri gündeme geldi.

Bizim insanlarımız fırsatları değerlendirmeyi çok iyi biliyorlar.

Kentsel dönüşüm projeleri, eski binaların yıkılıp, yerlerine depreme dayanıklı ve insanların içinde huzur içinde oturabilecekleri sağlam yapılara dönüştürülmesi amaçlı iken, birden rantiye hesabı ile kentsel dönüşüm oluverdi rantsal dönüşüm. Bursa’da örneklerine çok rastladık. Sağlam, binaların, 1999 depremi sonrası, yeni yönetmeliğe göre yapılan binaların kentsel dönüşüm projesi denilerek yutturulup, rantsal dönüşüm haline getirildiğini üzülerek izledik. Ama ne çare?

Suç işleyene hesap sorulmadığına inanılan ve yapılan anketlere göre adaletin güvenin olmadığı bir ülkemizde kentsel dönüşümün rantsal dönüşüme devşirilmesine de kimsenin ses çıkarmaması gayet normal gibi gözüküyor.  

Evet, 17 Ağustos tarihi pek çok kişinin unutmak istediği, hatırlamak istemediği bir tarih. Çünkü, depremi ve depremde yıkılan, moloz haline gelen, altında insanları ezerek ölmesine yol açan binaların enkazlarında onlar kaldı. Yakınları kaldı. Anne, babaları, çocukları kaldı.

Bu acıya yürekler dayanmadı.

Hala acımız büyük. Ölenlere allahtan rahmet, yaralılara ve hala sakat kalanlara ise şifaler dilerim.

Depremin meydana geldiği tarihten bu yana tam tamına 22 yıl geldi geçti.

22 yıl içinde pek çok derenin suları değişti.

22 yıl içinde insanların ömürleri harap oldu. Kimileri vefat etti, kimileri yeni dünyaya geldi.

Bugün, 22 yaşında olanlar, depremi yaşamadılar.

Yarınlarımız mirascısı olan bu 22 yaşındaki gençlerimize bizlerin yaşadıklarını anlatmak, yapılan yanlışlıkları hatırlatmak ve yeniden aynı yanlışların yapılmaması için önlem almak konusunda eğitmek zorundayız.

Bu bizim görevimiz.

İnsanlık adına görevimiz.

Daha geçen hafta Karadeniz Bölgesinde, Bartın, Ordu, Kastamonu, Samsun ve etrafındaki illerde sel taşkınları, su baskınlarını yaşadık. Özellikle Kastamonu Bozkurt ilçesindeki durum içler açısı. Bu fotoğraf bize gösteriyor ki, bizler 17 Ağustos 1999 depreminden hiç mi hiç ders almamısız.

Yine dere yatakları imara açılmış. Yine dere yatakmlarına, göl kenarlarına evler yapılmış. Hatta toplu konutlar inşa edilmiş. Sonrasında ise yüze yakın insanımız vefat etti. Yine yüze yakın insanımız kayıp.

Yazık değil midir?

Yaşanılanlar bile bile lades detirten olayların tekrarı değil midir?

En önemlisi bu bölgeleri imara açanların vicdanları acaba rahat mıdır?

Yine, 17 Ağustos depremi ve sonrasında yaşadıklarımızı yaşamayacağımızı bize kim garanti edebiliyor ki?

Sorumlulardan hesap sorulacağını söylenmesine rağmen, kimin nerede ve nasıl sorumlu olduğuna pek dikkat edileceğine benim kendi payıma inancım yok.

Doğal afet diyoruz. Geçiliyor. Diyeceğiz ve dosyalar doğal afet sonrası oluşan su taşkınları, sel baskınları bahanesiyle sanırım yine raflarda bekleyecek.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.