Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ülke futbolunun acizliği

Yazının Giriş Tarihi: 28.03.2021 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.03.2021 00:00

Futbol dünya genelinde en çok izlenen spor dalıdır ve yine en çok paranın döndüğü bir oyundur, bir yıllık sezonda ortada dönen paranın takriben 200 milyar dolar olduğu söylenir ve bu korkunç bir miktardır. Geçmişte amatör ruhla ve tutkuyla, aşkla oynanan futbol yerini profesyonellik adı altında yerini bir çok şaibe ve çirkefliğe bırakmıştır.

Günümüz futbolu ile ilgili güzel bir söz vardır

Futbol eskiden fakirlerin oynadığı zenginlerin seyrettiği bir oyundu,

Günümüz de ise zenginler oynuyor fakirler seyrediyor.

Profesyonel lige adım atan bir futbolcu her transferinde uçuk rakamlara imza atıyor, ayrıca maaş, prim vesaireler de cabası ve bu futbolcuyu izleyen kesim ise asgari ücret veya az daha üstünde maaşa çalışan büyük gruplar, dediğimiz gibi kulüp ve forma aşkı kitleleri adeta ipnotize etmişçesine peşinden sürüklüyor. Elbette ki 5 yaşından beri Galatasaraylı olan ben de kendimi bu gruba dahil ediyorum.

Çocukluktan gençliğe doğru adım attığımız yıllarda 14 yıl sonra şampiyonluk tatmış bir taraftardık, ne takımımızın aleyhinde konuştuk ne hakaret ettik, sabırla mutlu günleri bekledik ve ulaştık. Jupp Derwal'in Galatasaray'a gelmesi ile Türkiye'de futbol devrimi başlamıştı, gençlik yıllarımızda bu güzel günlere şahitlik etmek bizim yaş grubuna nasip olmuştu, ve bu jenerasyondan Fatih Terim ve Mustafa Denizli gibi ülke futbolumuza damga vuran iki teknik direktör çıktı, ayrıca Şenol Güneş'i de bu kategoriye dahil edebiliriz.

Galatasaray bahsettiğimiz yıllarda Fenerbahçe nin gerisindeydi ve sorun yoktu. Derwal'in gelişi ile çıtayı yükselten Galatasaray adım adım Fenerbahçe ile arasında olan farkı kapatıp öne geçti, işte ne olduysa bu süreçten itibaren başladı. Taraftarlar arasında aşırı düşmanlık tohumlarını eken ve bu gün hala zararını görmemize sebep olan kişiler Fenerbahçe de başkanlık ve yöneticilik yapan Ali Şen ve Ömer Çavuşoğlu dur, belki de bu gün geçmişte yaptıkları hatalardan pişman da olmuş olabilirler. Fakat bu nefret tohumları giderek büyüdü ve önüne geçilemez bir kaosa dönüştü.

Spor programlarını artık izlemiyoruz, futboldan başka her şeyin konuşulduğu saçma sapan polemiklerin, kavgaların ve bel altı muhabbetlerin yapıldığı bu programlara RTÜK neden müdahale etmiyor bunu da anlamış değiliz. Aziz Yıldırım ve Ali Koç'un rakip oldukları kongrede, Ali Koç'un konuşmalarını bir Galatasaray taraftarı olarak utanarak izledim. Fenerbahçe'ye 20 yıl başkanlık yapan bir kişiye seversiniz sevmezsiniz ama bu denli ucuz laflar söylenmemeliydi. Ülkemizin en müteşebbis ailelerinden biri olan Koç grubunun bir mensubunun bu ağzı kullanmasına ziyadesiyle şaşırmıştım. İşte bu ucuz tavır Ali Koç tarafından her başarısızlığın ardından kullanılmaya devam ediyor ve biz de yine şaşırmaya devam ediyoruz.

Türkiye Profesyonel futbol ligi resmi olarak 21 Şubat 1959 da kurulmuş ve katılan her takım sıfır şampiyonluk ve sıfır kupayla eşit olarak başlamıştır. Lig kurulduktan sonra şehir kulüpleri ivedilikle kurulmaya başlamış, hatta bazı illerde bir kaç takım bir araya gelip şehir takımlarını kurmuşlardır Süper ligde şampiyonluk yaşamış Bursaspor 1963 yılın da 5 takımın bir araya gelmesi ile oluşmuştur. Trabzonspor ise üç takımın birleşmesi ile ortaya çıkmıştır. Daha eski tarihlerde kurulmuş şehir takımları da var örneğin, Ankaragücü 1910, Mersin İdmanyurdu 1925, Adana Demirspor, 1940, Çaykur Rize 1953. Profesyonel lig kurulduktan sonra 1963-1969 yılları arasında ise 27 adet şehir takımı kurulup faaliyete geçmiştir. Üst yazıda verdiğimiz bilgiler esastır.

Günümüz de Fenerbahçe başkanı ve yönetimi başarısızlıklarını tartışıp özeleştiri yapmak yerine, geçmişi kurcalayıp gündem değiştirme telaşındadırlar, geldiği üçüncü sezonda sıfır kupa ve transfer edilen 48 futbolcu, transfer limitlerini aşıp Fenerbahçe'yi UEFA nezdinde riske sokacak yanlış hamleler yapmasına rağmen umursamadan 70-80 yıl öncesine dönüp ortalığı karıştırmak ucuz siyasetten başka bir şey değildir. Üstelik işin içine fanatik Fenerbahçeli ve tarafsız olmadığı her şeyiyle ortada olan Nihat Özdemir'i dahil etmeye çalışması, yetmedi Fenerbahçe kongre üyesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yardım beklemesi, Yargıtay başkanını ziyaret etmeleri (bu konu için) asla kabul edilemez. Futbola siyaset sokmak akıl işi değildir.

70-80 YIL ÖNCESİNDEN 1959 DA KURULAN LİGE ŞAMPİYONLUK EKLEMEK HAYALDİR.

Ben Fenerbahçe taraftarı olsam bu talepten utanırdım ve istemezdim. Beşiktaş, Cenk Koray'ın çabaları ile hanesine iki şampiyonluk ekletti, gerekçeleri ise 1959 sezonu lig kurulmadan önce iki sezon Türkiye'yi Avrupa kupalarında temsil etmiş olmalarıydı. Aslında bu bile yanlıştı fakat duruma bakarsanız Beşiktaş, Fenerbahçe den daha haklı yine de bu iki şampiyonluk belki Beşiktaşlıların da içine sinmemiş olabilir.

Son olarak her tarafı saran aşırı bir Galatasaray düşmanlığı aleni şekilde görülüyor Fatih Terim'e verilen aslı astarı olmayan uyduruk ve acizlik göstergesi cezalar, yetmedi futbolcularına çifte standartlarla gösterilen kartlar ve cezalar. Kısaca Nihat Özdemir gibi aşikar Galatasaray düşmanlığı yapan biri Futbol federasyonu başkanı olursa bunlara artık şaşırmıyoruz. Federasyon ve kolları MHK komple istifa edip yeni ve temiz insanlar iş başına gelmelidir, iş adamı değil futbolu bilen kaliteli ve adaletli spor severlerin iş başına gelmesi dileğiyle....

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.