Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Türkiye ve AB

Yazının Giriş Tarihi: 11.05.2021 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.05.2021 00:08

Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki tam üyelik macerası yaklaşık 50 yıldır devam ediyor. Avrupalı görevliler bizleri ne kapısından dışarı çıkmamıza izin veriyorlar nede kapıdan içeri girip onlarla tam üyelik statüsü kazanmamıza izin veriyorlar.

Eşikte bekletip duruyorlar.

Türkiye ile Avrupa arasındaki en büyük engel bana göre ülkemizin nüfusu. Bakın, AB’ye üye olan 29 ülkeden en fazla nüfusa sahip olan ülke, İngiltere’nin ayrılmasıyla beraber Almanya oldu. AB Parlamentosundaki en fazla milletvekiline sahip ülke yine Almanya. Bu nedenle, istediğini yaptırabilecek güçte ve kudrette.

AB’nin yeni gelişme planlarına baktığımızda ise üye adayı olan ülkelerin nüfusları bir milyon ile 5 milyon arasında değişiyor. Yani, büyük balık küçük balığı yer misali bir yönetim ve uygulamalarla karşı karşıya kalıyoruz.

Birde sınırlarla ilgili sıkıntılar var. AB’nin bazı ülkelerine göre, Türkiye’nin beşte dördü Avrupa sınırları dışında. Asya’da yer alıyor. Türkiye’ye bu nedenle tam Avrupalı demek mümkün değil düşüncesi var. Her ne olursa olsun, Türkiye’nin Avrupa kıtasında da vatan toprağı var. İster bir karış, isterse 10 karış olsun.

Bunun yanı sıra, Avrupa Birliği ülkeleri, Türkiye’yi üretim üssü olarak görüyor. Ucuz işçilik ve ucuz maliyet hesapları yapıyorlar. Ki, bu konuda Türkiye ile özellikle Tekstil iş kolunda en fazla iş yapan ülkeler Almanya ve İtalya.

Türkiye’nin birde dünya savunmasında önemli bir yeri var. Asya ile Avrupa Kıtası’nın köprüsü durumunda. AB’nin hem ekonomik hem de siyasi açıdan Asya kıtasına, Afrika kıtasına açılabileceği yegane kapı gibi gözüküyor. İşte bu yüzden de AB Türkiye’yi senelerce oyalıyor.

Tabi, Avrupa Birliği’ne üye olunması veya aday üye olunması konusunda birtakım kriterler sıralanıyor. Bunlar, üye olan bütün ülkeler için aynı. Zaten, AB sözleşmesinde yazılı. Üye olan ülkeler arasındaki Adalet, ekonomik ve siyasi iş birliği normları oluşturulması. Bu ne anlama geliyor? Türkiye, kendi anayasasının yanı sıra AB sözleşmesini de anayasası gibi görecek ve onun getirdiklerine aynen uyacak.

İşte, sıkıntı burada. AB Türkiye’nin en büyük can düşmanı olan bölücü örgütlere kucak açıyor. Bazı açıklamalarında onları destekliyor. Türkiye’nin terörle mücadelesindeki kazanımlarını geriletme olarak gözüken bazı diretmelerde bulunuyor.

Sonra, dini inanç yönünden de sıkıntılar çıkarıyorlar. Her ne kadar karşılıklı yapılan görüşmelerde “biz aynı coğrafyanın insanlarıyız” diye konuşmasalar da inanç farklılıklarını kabullenmek istemiyorlar. Sözün özü; AB “biz Türkiye ile ortak çıkarlarımız için görüşmeleri sürdüreceğiz. Onu köprü gibi kullanacağız. Ama, üzerinden gelip geçerken, üzerimize düşen ekonomik ve siyasi gereklilikleri yerine getirmeyeceğiz” diye konuşuyorlar.

Yani, bizim ülkemizi köprü gibi kullanmak isteyen AB, gelip geçmek istediği köprünün parasını pulunu ve masraflarını vermek istemiyor.

Birde, AB’nin Türkiye’yi kendisine yakın tutmasının en önemli nedenlerinden bir tanesi de dünya genelindeki, özellikle de Suriye kaynaklı düzensiz göçmen meselesi var. Bu göçmenlerin AB ülkelerine gelişlerinin önlenmesi için Türkiye’yi kalkan gibi kullanmak istiyorlar. İşte, Yunanistan sınırında Suriyeli göçmenlere uygulanan şiddet ve saldırılar bunun en büyük örneği. Delili.

Bizlerde sabırla ve inançla, AB kapısında nöbet tutmaya devam ediyoruz.

Hayırlı olsun. Dünyanın pek çok ülkesinden, hatta AB’ye üye olmayıp Türkiye ile ekonomik alanda ticaret yapan ülkelerden bakıldığında ise ortaya çıkan gerçek görüş; “AB Türkiyesiz olmaz. Bir ayağı eksik kalır. Çünkü, AB sınırları, Asya’ya dayandı. Asya ile Avrupa’nın tek geçiş köprüsü ve yönetim anlayışı ile AB’ye yakın gözüken tek ülke Türkiye….”

Gelelim, kısıtlama günlerine.

Yarın arife, öbür gün bayram. Zaman geldi geçiyor. Ramazan ayının da artık son günleri.

29 Nisanda başlayan tam kapanma günleri devam ediyor. Bayram sonu olan 17 Mayısa kadar da sürecek. Bu süre içinde sağlık açısından çok önemli gelişmeler oldu. Covid-19 hastalığı kaynaklı, koronavirüs salgını ve bulaş rakamları düştü. Sokağa çıkılmamanın semeresini almaya başladık çok şükür. Önümüzdeki günler için artık umutla bakıyoruz. Aşılama çalışması devam ediyor. Koruma amaçlı sağlık önlemleri sürüyor. Maske, mesafe ve temizlik, artık dilimizden düşmeyen en büyük slogan oldu.

Peki, 17 Mayıs sonrasında, Ramazan Bayramı sonrasında bizi nasıl bir Türkiye bekliyor? Durumumuz ne olacak? Evde mi kalacağız? Sokaklara çıkıp, işimize gücümüze mi bakacağız?

Merak ettiklerimiz bunlar.

Sağlık uzmanları ve Ankara kaynaklı bilgilere göre, hafif yollu normalleşmeye geçiş başlıyor. Hükümetin masasındaki 17 Mayıs formülüne göre, birinci aşamada okulların açılması ve sınavların yapılması, ikinci aşamada kuaför-berber, AVM’ler ve küçük esnafın açılması, üçüncü aşamada ise kafe ve restoranların açılması yer alıyor.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamalara göre ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu sorulara şöyle cevap verdi;

"İnşallah 17 Mayıs itibarıyla başlayacak yeni normalleşme takvimimizi önümüzdeki günlerde açıklayacağız. İlk kabine toplantımızın en önemli gündem maddelerinden bir tanesi de zaten bu olacak. Bu takvimde okulların açılışıyla ilgili süreç de yer alacak. Salgının şüphesiz ki inişli çıkışlı seyri bu tür konularda çok önceden kesin tarihler vermemize mani oluyor. Bakınız şu anda ciddi manada vefat sayısında düşüş var. Tabii bu aldığımız tedbirlerin netice vermeye başladığını gösteriyor. Vaka sayılarında çok ciddi düşüş var. Bu da netice almaya başladığımızı gösteriyor. Fakat gerektiğinde şartları zorlama pahasına sizleri okulunuzla buluşturmak için her türlü gayreti gösterdiğimizden emin olabilirsiniz. Zira herhalde bir gencin en büyük aşkı öğretmenidir, okulundaki arkadaşlarıdır, okuludur. Ve okullarımızla bizler gelişiyoruz. Okullarımızla geleceğe yönelik güç, kuvvet buluyoruz. Onun için derdimiz bir an önce sağlıklı bir şekilde okullarımıza kavuşmak ve tekrar derslerimize dönmek, hocalarınızla bir arada olmaktır."

Hayırlı olsun. Kabine bugün, yarın toplanacak. Bakalım, ne kararlar çıkacak?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.