Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Türk milletinin en büyük mirası

Yazının Giriş Tarihi: 14.05.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.05.2020 00:00

Türk dili, Türk milletinin kalbidir. 13 Mayıs 1277, Türkçenin resmi dil olarak kabulünün 743. yılı ve Türk Dil Bayramı kutlu olsun...

“İnsanlar konuşa, konuşa, hayvanlar ise koklaşa, koklaşa anlaşır!” demiş atalarımız. İnsanları, diğer varlıklardan ayıran en önemli özellik şüphesiz ki dil. Konuşma ve karşılıklı anlaşıp, dertlerini anlatabilmedir.

Dünya siyasetinde dil, çok önemli bir faktördür. İnsanların kendi ana dillerini bilmesi, o dilde eğitim almaları, bu dilin yaygınlaştırılması için çareler araması çok önemli. Çünkü, devletler, ülkeler, özellikle de ırklar, dilleri var olduğu sürece yaşamını sürdürebiliyorlar. Çok kolay bir sonuç; “beni unutursan, bende seni unuturum.”

İşte dünya siyasetinin yegane anlayışı bu. Kim ne derse desin, dünya siyasetinde, ekonomik ve paranın güç olmasının yanı sıra en büyük güçlerden bir tanesi de dildir. Çünkü, dil, insanları birbirlerine bağlar. Birbirleriyle ortak bir hayat geçirmelerini sağlar. Bir ülkenin düzenini, birlik ve beraberliğinin bozulmak istenmesinde dil önemli bir faktördür. Hemen insanların kendi ana dillerini unutması için özellikle, “biz size yardım ediyoruz” şeklinde, geçmişteki yüz yıllarda olduğu gibi, Portekiz, Fransa, İtalya, Almanya ve İngiltere’nin dünyanın dört bir köşesinde, özellikle Afrika ülkelerinde, yeni yetişen çocuklara kendi dillerini öğretip, ana dillerini unutturması, o insanların yüzyıllar boyu sömürge olarak yaşamalarının en büyük kaynağı değil midir?

Çünkü, insanlarımız, küçük yaşlarda öğrendikleri dil, kültür ve eğitimle, hayatlarını idame ettiriyorlar.

Çünkü, insanlar, kendilerine öğretilenin doğru olduğunu, senelerdir, yaşayan örf, adet ve geleneklerin ise yaşlıların bir uydurması olduğunu düşünüp, önce kendi benliklerine, sonra, yaşadıkları aileye ve yaşadıkları devletlere karşı şüphe duymaya başlıyorlar. Ortaya, konuşmada ana dilleri yozlaşan, milli ve manevi değerleri değiştirilmiş bir toplum ortaya çıkıyor.

Bu esnada, sömürgeci ülkelerde istedikleri gibi at koşturup, istedikleri gibi başka ülkelerin zenginliklerini, mal varlıklarını kendi namı hesaplarına işletip, para kazanıyorlar. Haritaya şöyle bir baktığımızda, “Fransa’nın, Portekiz’in Afrika kıtasında ne işleri var” diye düşünmek belki de bu yazdığım olayların gerçek yüzünün anlaşılmasına yol açar.

Çünkü, bugüne kadar dünya tarihini yazanlar, sömürgeci devletleri, fakir ve yoksul ülkelerin mal varlıklarını, zenginliklerini, madenlerini, petrollerini gelip ellerinden alan, tabiri caizse gasp eden ülkeler olarak değil de insanlara yardım eden iyiliksever insanlar, ülkeler olarak yazmışlar.  

13 Mayıs 1277 tarihi, Türkler için yeni bir miladın başlangıç tarihidir.  O tarihte Karamanoğlu Mehmet Bey, halk arasında konuşulan Türkçe’yi devletin resmi dili olarak belirlemiş ve ferman yayınlamış.

Çünkü, Türkçe, halk arasında yaygın konuşulmasına karşın 13. yüzyılın sonlarına doğru devlet yazışmalarında kullanılmamaya başlamış. Türkçe, devletin resmi dil olarak Fasca’yı kullanması yüzünden unutulma tehlikesiyle karşı karşıya kalınca, Karamanoğlu Mehmet Bey'in 743 yıl önce yayımladığı "Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya" fermanıyla resmiyet ve itibar kazandı.

Bu kararla Türkçe, devlet dilinde yoğun bir şekilde kullanılan Arapça ve Farsça'ya karşı bir adım öne geçmiş oldu ve devlet işlerinde dil birliği sağlanmış oldu. Türk Dil Bayramı, Türkçe'nin korunmasının önemine dikkat çekmek amacıyla, her yıl 13 Mayıs tarihinde kutlanıyor.

Bugün, dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunan Türk kökenli devletlere baktığımızda, onlarında Türkçe konuştukları, lehçelerimiz farklı olsa bile konuşmaları insanların anladıklarını görebilmek ne büyük mutluluk. Bugün, yurt dışındaki pek çok ülkelerde, örnek vermek gerekirse, Karamanoğlu İmparatorluğu üyelerinin, Osmanlı’nın kurulmasından sonra Avrupa’ya balkanlara ve Rumeliye gönderilmesinden sonra, o bölgelerdeki Türk tarihinin temellerinin nasıl atıldığını görmek mümkün.

Bir başka örnek ise Makedonya’da Türkçe Eğitim başladı ve 21 Aralık Resmi Türkçe Eğitim Bayramı olarak kutlanıyor. Yine, Balkanlarda pek çok ülkede Türkçe eğitim mevcut.

Bu durum, milli birlik ve beraberlik adına çok sevindiricidir. İnsanların kendi öz benliklerini unutmadan, dünyaya yayılan munasır medeniyet hedefine ilerlemesi, bu adımları Türkçe konuşarak, Türk dili ile yazışarak gerçekleştirmesi, adına, yüzyıllar önce yazılan bir marş aklımıza geliyor;

“Çıktık biz Turan yoluna, canım feda olsun Türk uğruna.

Selam olsun, Baybuğuma, hedefimiz Kızıl Elma.

En üstün ırk Türkün ırkı, Çin Sarayı bastı kırkı.

İyi tanı Göktürkleri, cihana yayıldı adı.”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.