Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tencere ekonomisi

Yazının Giriş Tarihi: 23.06.2022 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.06.2022 00:04

Bir atasözümüz var, sürekli hatırlıyorum, “ölme eşeğim ölme, yaz gelince yonca yersin!” diye insanlarımız kış aylarında yiyecek bulamadıkları hayvanları için bu sözleri söylemişler.

Malum, ülkemizde ekonomik dalgalanma var. Dünya genelinde de ekonomik dalgalanma var. Örnek, süper güçlerden bir tanesi olan Amerika ile Rusya ve Çin dünya ekonomisinin üçlü saç ayağını oluşturuyorlar.

Bunların dışındaki ülkelerde parasal güçlerini kullanıp ekonomiye ve üretime ayar verebiliyorlar.

Rusya Ukrayna savaşı başladığından bu yana Amerika ekonomisi berbat oldu.

Rusya ekonomisi berbat oldu.

Çin ise olaylara seyirci kalıp kendi dümenini doğru dürüst döndürme niyetinde.

Amerika’da enflasyon ilk kez yüzde 8 seviyesine kadar çıktı. İşte bu durum aniden aralarında bizim ülkemizin de bulunduğu pek çok ülke ekonomisini vurdu. Yaraladı.

Amerika öksürdüğünde Türk ekonomisi ağır bir gribal enfeksiyon geçiriyor diye tabirler var.

Zaten Covid-19 korona yüzünden pamuk ipliği ile güç bela düzeltmeye çalışılan ekonomik hayat bir anda yükselen petrol fiyatları, buna bağlı maliyet fiyatları, A’dan Z’ye pek çok ürünlü ve zorunlu ihtiyaç ve gıda maddelerinde fiyatların uçmasına yol açtı.

Kış aylarında zaten mevsim sebze ve meyveler iyi de mevsim dışı diğer gıda ürünlerinde anormal bir fiyat patlaması yaşanıyor. Mesela yaz aylarında kilosunu 5 ile 8 TL’ye aldığımız taze fasulye kış aylarında 40 TL’ye kadar yükselebiliyor.

Çocukluğumuzdan hatırladığımız bir türkü var, “fasulyenin okkası yedi buçuk lira, hem kaynasın, hem oynasın!” diye.

Yaz ayları geldiğinde gıda fiyatları ve enflasyonunun azalması bekleniyor. Ama, yaz geldi. Mevsim sebze ve meyveleri çıktı. Fiyatlar azalmadı diyemiyoruz, azaldı ama beklendiği oranda azalmadı. İşte bu nedenle vatandaşların ve bizim de dahil hepimizin ceplerindeki paralar azaldı. Gelir-gider dengesi alt üst oldu.

Muhalefetin benzetme yapıp sözde muhalefet etme adına kullandığı bir argüman olan karpuz gibi. “Eskiden karpuzu taneyle ve en okkalı cinsinden alıyorduk. Şimdi dilimle alıyoruz.”

Görüntü ortada. Gayet net ve açık.

Bunu bizler görüyoruz. Siyasetçilerimiz görüyor. İnsanlarımızın hepsi görüyor.

Bir fedakârlık yapılmalı. Bunu biliyoruz. Zaten her sıkıntılı ortamda her dertli ortamda, ülkemizin her zaman yaşadığı ortamlarda vatandaş olarak bizler fedakârlık yapmıyoruz. Yapmaya hazırız.

Bu kez durum farklı boyutlara taşınıyor.

Nedeni, insanların evlerindeki tencere ekonomisi siyaset tercihlerine yansımaya başladı. Yani, Türkiye’nin sınır güvenliğinden çok insanlarımız sofrada ne yemek yiyeceklerini konuşmaya başladılar. Sığınmacılar hep göze batıyordu ama bu kez daha çok batmaya başladılar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi Türkiye bu insanlara, insani yardım yapıp sahip çıkarken pek çok ülkenin bakması, özellikle Yunanistan’ın denizin ortasındaki mülteci botlarını delip batırması ve onların ölümüne yol açması muhtaç olanlara yardımcı olmayı kendisine borç bilen insanları üzüyor.

Önümüzdeki günlerde Kurban Bayramı geliyor.

Müslüman toplumlar ve insanlarımız için Kurban Bayramı demek, hali vakti yerinde olanların kurban kesmesi ve kestiği kurbanın etlerini konu komşusuyla, eş, dost ve akrabalarıyla paylaşması demektir. Bu durumda, insanlarımızın beslenmesine katkı sağlanıyor, mali sıkıntılar nedeniyle evlerine et alamayanların karınlarına et girmiş oluyor.

Şimdi, şehirlerde kurban pazarları kurulmaya başlandı. Küçükbaş hayvan fiyatları 3 bin liradan başlıyor. 7 bin liraya kadar çıkıyor. Büyükbaş hayvan fiyatları ise hisselere ayrılınca 5 bin liradan başlıyor.

Yani, insanların kazandığı bir asgari ücret bir kurban kesmeye yetmiyor.

Durumun vaziyeti ve özeti bu.

İnsanlarımız, hükümetten, iktidardan ekonomik sıkıntılara çare olacak yaptırımlar bekliyor. Hem de bıçak kemiğe dayanmadan, çok fazla zaman geçmeden.

Ekonomik dertlere çare bulunmazsa, şu anda siyasi açıdan bakıldığında eskiden iktidara oy veren, muhalefeti kabul etmeyen ve muhalefet partilerine açıkça oy vermeyeceğini ifade etmesine rağmen, direkt olarak iktidara oy vermeyeceğini de beyan eden insanlarımızın sayısı yüzde 30’lara kadar dayanmış. Anketler böyle söylüyor.

O halde, konuya bir başka açıdan bakıldığında, gönlü iktidardan yana olan ama ekonomik sıkıntı çeken insanlarımız 2023 seçimlerinin kaderini belirleyecek. Ya sandığa hiç gitmeyecekler ya da boş oy verip iktidarın gücünü azaltacaklar.

Tencere ekonomisi böyle bir şey işte.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.