Futbol, malumunuz iki devreli bir oyun. Ne yazık ki Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi hariç, on beş haftadır tek devre futbol oynuyor. Ya ilk devre var ya ikinci yarı yok. Bu istikrarsızlık Sarı - Kırmız’lı takımın aldığı sonuçlara da yansıyor. İlk yarıyı es geçmişse ikinci yarı, coşkulu iştahlı bol pozisyonlu bir oyun sergiliyor. Maçın ilk kırk beş dakikada bittiğini düşündüğünde ise; skora koruma amaçlı, kapanıyor. Tıpkı; İstanbul deplasmanına gelmiş ve bir puana oynayan takımlar gibi…
Dün akşam oynanan Altay maçı da tam böyle bir maç oldu. İzmir’in siyah-beyaz’lı takımı başlama vuruşu ile aldı sazı eline ve ilk yarım saat boyunca adeta “şiir gibi” futbol oynadı. Öne geçmesine rağmen, ikinci hatta üçüncü golü bulacağı pozisyonları da yakaladı. Galatasaray ise, “bal yapmayan arı” tadında oynadı. Yarım saatin sonunda, maçın başlamış olabileceğini düşünen Galatasaray, beraberliği, hakem açısından “gri bir pozisyonla” yakaladı. Gol vuruşu öncesi Halil, rakibine faul yapıp yapmadığından emin değilim açıkçası. Hem basın tribünün de çıplak gözle hem de ekran karşısında, kamera açısından dolayı, karar vermek zordu.
İkinci devre başlarken, maçın başladığından iyice emin olan Cim-Bom; art arda pozisyonlarla gol aramaya başladı. Ancak, Covid olan Cicaldau’nun yokluğu ve Morutan’ın da yedek olmasıyla, yaratıcı ve efektif oyunu oynayamadı. İki Rumen oyuncunun da oynamaması, Galatasaray’ı çok etkiliyor. Sezon başından beri, yaratıcı oyun ve yaratıcı lider oyuncu eksikliğini hissediyor Sarı-Kırmızı’lı takım. Cicaldua’nun yokluğunda, Morutan’ın bu role soyunmasını bekledi taraftarlar. Ancak ne hikmetse, Fatih Terim’den yoksun olan, Galatasaray teknik heyeti, Rumen oyuncuya olan ihtiyacı, 68. Dakikaya kadar sezemedi. Hoş, Fatih Hoca cezalı olsa da, ilk on biri belirleyen yine o… İhaleyi boşu boşuna Necati ve Selçuk hocalara bırakmamak lazım…
Mustafa Denizli Altay takımı ile üst üste iki İstanbul deplasmanından, ( geçen hafta da Başakşehir ile berabere kalmıştı.) birer puan çıkarmayı başardı. Ancak, geçen hafta Başakşehir stadında, futbolun amiyane tabiri ile adeta, “otobüsü kale önüne çekerek” bir puan almıştı. Dün akşam ise Galatasaray karşısında; “ben puan almaya geldim” diyerek oynadı. Maçtaki seyir kalitesinin yüksek olmasında, Mustafa Hoca’nın, bu futbol anlayışı büyük etken. Altay’lı oyuncular, skoru korumak uğruna, yere yatmaları biraz daha az yapsalardı, sürat açısından daha keyifli bir maç olacaktı…
Maçın kırılma anı ise 86. Dakikadaki penaltı oldu. Eski bir hakem olmama rağmen, hakem eleştirmeyi sevmem. Seyirci olarak bizlerin göremediğini, gördüğüne inanırım. Ancak, bitime dört dakika kala olan bu pozisyon, VAR hakeminin karılabileceği “netlikte” bir pozisyon değil. Maç sonu konuştuğum benden daha üst düzey maçlar yönetmiş olan eski meslektaşlarımın da kanaati bu yönde…
Tek devre top oynayan Galatasaray’ın nefesi yine maçı kazanmaya yetmedi. Ligin boyu kısalırken, Trabzonspor farkı iyice açıyor. UEFA Avrupa Kupasında, gruptan çıkmayı garantileyen Galatasaray’ın bu mirasyedi tavrından biran önce vazgeçmesi lazım. Aksi halde, seneye katılabileceği bir Avrupa organizasyonu olmayacak.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Uğur TEMEL
TEK DEVRELİK GALATASARAY
Futbol, malumunuz iki devreli bir oyun. Ne yazık ki Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi hariç, on beş haftadır tek devre futbol oynuyor. Ya ilk devre var ya ikinci yarı yok. Bu istikrarsızlık Sarı - Kırmız’lı takımın aldığı sonuçlara da yansıyor. İlk yarıyı es geçmişse ikinci yarı, coşkulu iştahlı bol pozisyonlu bir oyun sergiliyor. Maçın ilk kırk beş dakikada bittiğini düşündüğünde ise; skora koruma amaçlı, kapanıyor. Tıpkı; İstanbul deplasmanına gelmiş ve bir puana oynayan takımlar gibi…
Dün akşam oynanan Altay maçı da tam böyle bir maç oldu. İzmir’in siyah-beyaz’lı takımı başlama vuruşu ile aldı sazı eline ve ilk yarım saat boyunca adeta “şiir gibi” futbol oynadı. Öne geçmesine rağmen, ikinci hatta üçüncü golü bulacağı pozisyonları da yakaladı. Galatasaray ise, “bal yapmayan arı” tadında oynadı. Yarım saatin sonunda, maçın başlamış olabileceğini düşünen Galatasaray, beraberliği, hakem açısından “gri bir pozisyonla” yakaladı. Gol vuruşu öncesi Halil, rakibine faul yapıp yapmadığından emin değilim açıkçası. Hem basın tribünün de çıplak gözle hem de ekran karşısında, kamera açısından dolayı, karar vermek zordu.
İkinci devre başlarken, maçın başladığından iyice emin olan Cim-Bom; art arda pozisyonlarla gol aramaya başladı. Ancak, Covid olan Cicaldau’nun yokluğu ve Morutan’ın da yedek olmasıyla, yaratıcı ve efektif oyunu oynayamadı. İki Rumen oyuncunun da oynamaması, Galatasaray’ı çok etkiliyor. Sezon başından beri, yaratıcı oyun ve yaratıcı lider oyuncu eksikliğini hissediyor Sarı-Kırmızı’lı takım. Cicaldua’nun yokluğunda, Morutan’ın bu role soyunmasını bekledi taraftarlar. Ancak ne hikmetse, Fatih Terim’den yoksun olan, Galatasaray teknik heyeti, Rumen oyuncuya olan ihtiyacı, 68. Dakikaya kadar sezemedi. Hoş, Fatih Hoca cezalı olsa da, ilk on biri belirleyen yine o… İhaleyi boşu boşuna Necati ve Selçuk hocalara bırakmamak lazım…
Mustafa Denizli Altay takımı ile üst üste iki İstanbul deplasmanından, ( geçen hafta da Başakşehir ile berabere kalmıştı.) birer puan çıkarmayı başardı. Ancak, geçen hafta Başakşehir stadında, futbolun amiyane tabiri ile adeta, “otobüsü kale önüne çekerek” bir puan almıştı. Dün akşam ise Galatasaray karşısında; “ben puan almaya geldim” diyerek oynadı. Maçtaki seyir kalitesinin yüksek olmasında, Mustafa Hoca’nın, bu futbol anlayışı büyük etken. Altay’lı oyuncular, skoru korumak uğruna, yere yatmaları biraz daha az yapsalardı, sürat açısından daha keyifli bir maç olacaktı…
Maçın kırılma anı ise 86. Dakikadaki penaltı oldu. Eski bir hakem olmama rağmen, hakem eleştirmeyi sevmem. Seyirci olarak bizlerin göremediğini, gördüğüne inanırım. Ancak, bitime dört dakika kala olan bu pozisyon, VAR hakeminin karılabileceği “netlikte” bir pozisyon değil. Maç sonu konuştuğum benden daha üst düzey maçlar yönetmiş olan eski meslektaşlarımın da kanaati bu yönde…
Tek devre top oynayan Galatasaray’ın nefesi yine maçı kazanmaya yetmedi. Ligin boyu kısalırken, Trabzonspor farkı iyice açıyor. UEFA Avrupa Kupasında, gruptan çıkmayı garantileyen Galatasaray’ın bu mirasyedi tavrından biran önce vazgeçmesi lazım. Aksi halde, seneye katılabileceği bir Avrupa organizasyonu olmayacak.