“İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik
şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir.
İnsanların “tecrübe” dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir
insana “tecrübeli” denir."
Yukarıda ki paragraf Sigmund Freud’a ait.
Katılırsınız katılmazsınız; ama psikanalizin babası sayılan Freud
tecrübeyi böyle tanımlamış.
Aslına bakarsanız bu tanım bana da pek bir havada gelmişti ilk
okuduğumda.
Kim bilir belki bunda tecrübenin yenilen kazıkların bileşkesi olduğu
sözünün doğruluk payının yüksek olması da vardı.
Sahi tecrübe nedir?
Yani kavram herkese göre değişir mi?
Galiba biraz öyle.
Ancak yaptığımız hatalarda ısrarcı olmamızın hatta aynı hataları
tekrarlayarak farklı sonuçlar beklememizin bir anlamı olmalı.
Öyle ya; madem bir olgu karşısında deneyimlememiz ve onun getirdiği
sonuçları yaşamışlığımız var, o zaman hayata dair aynı hataları
yapmamamız gerekmez mi?
Gerekmiyor ki bazen meraktan, bazen zorunluluktan, bazen boş
vermişçilikten,bazen algılayamamaktan bazen de iyi niyetimizden yapıp
duruyoruz.
İlk tecrübe ise hiç değişmiyor.
Kaç hata yaparsak yapalım son tahlilde ilk hatanın sonuçları karşımıza
çıkıyor.
Mesela bendeniz ikiz hatalar yapma ve her defasında farklı sonuçlar
bekleme konusunda pek bir iyiyimdir.
Birine faydam dokunacağını hissettiğim zaman daha önce ki girişimlerin ruhumda açtıkları yaraları hiç önemsemeden hadiseye atılırım.
Karşımda ki buna değer mi değer mi değmez mi hiiiç düşünmemYanlış anlaşılmasın öyle çok iyi bir insan filan değilim, sadece ‘‘İyiyi
yapabileceği halde yapmayan suç işler’’ sözüne inanırım o kadar.
Bu inancımın bedelini de defalarca ödemişimdir de her nedense o
tecrübe denilen şey benim mahalleme uğramamıştır.
Neyse konu ben değilim; zaten kendimi iyi tanıdığım içinde bu konuda
da iflah olacağım yok.
Konu aslında milletçe yaşadıklarımız.
Bir düşünün lütfen başımıza dert olan hataların kaç tanesi geçmişte
deneyimledik?
İddialı olmak istemem ama tamamına yakını diyenlere de katılırım.
Ben çocukken büyüklerimden duyduğum ne kadar hata varsa
gençliğimde de,orta yaşlılığımda da,yaşlılığımda da sürekli gündemde
kaldı.
Hemen hiç biri tecrübe sonucunda hayatımdan silinip gitmediler.
Hele bazıları hepimizde öyle derin izler bıraktılar ki,değil yeniden
yaşamak anımsadığımızda bile tüylerimizi diken diken etmeye yetiyorlar.
Hayatımız ‘‘Biz bu filmi görmüştük’’diyerek yine aynı filmi izlemek için
gişede bilet kuyruğuna girmişiz gibi sürüp gidiyor.
Tıpkı Ankara’da yaşanılan son saldırı hadisesinde olduğu gibi.
Ne demek istediğimi ülkemizi 1980 Eylülüne getiren nedenleri bilenler
çok iyi anlayacaklardır.
Kimin söylediğini bilmiyorum ama diğer tanımlamaları çırak çıkarttığını
düşündüğüm ‘‘Hayatta en pahalı şey tecrübedir. Çünkü kazanmak için
kaybetmek gerekir.’’ diye son derece derin bir tanımlama var.
Biz o en pahalı şeyin bedelini hem meddi hem manevi defalarca ödedik
Allah hepimizi yeni borçlanmadan korusun.
Tabi tecrübe edip unuttuklarımızdan da…
.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Tecrübe
“İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik
şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir.
İnsanların “tecrübe” dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir
insana “tecrübeli” denir."
Yukarıda ki paragraf Sigmund Freud’a ait.
Katılırsınız katılmazsınız; ama psikanalizin babası sayılan Freud
tecrübeyi böyle tanımlamış.
Aslına bakarsanız bu tanım bana da pek bir havada gelmişti ilk
okuduğumda.
Kim bilir belki bunda tecrübenin yenilen kazıkların bileşkesi olduğu
sözünün doğruluk payının yüksek olması da vardı.
Sahi tecrübe nedir?
Yani kavram herkese göre değişir mi?
Galiba biraz öyle.
Ancak yaptığımız hatalarda ısrarcı olmamızın hatta aynı hataları
tekrarlayarak farklı sonuçlar beklememizin bir anlamı olmalı.
Öyle ya; madem bir olgu karşısında deneyimlememiz ve onun getirdiği
sonuçları yaşamışlığımız var, o zaman hayata dair aynı hataları
yapmamamız gerekmez mi?
Gerekmiyor ki bazen meraktan, bazen zorunluluktan, bazen boş
vermişçilikten,bazen algılayamamaktan bazen de iyi niyetimizden yapıp
duruyoruz.
İlk tecrübe ise hiç değişmiyor.
Kaç hata yaparsak yapalım son tahlilde ilk hatanın sonuçları karşımıza
çıkıyor.
Mesela bendeniz ikiz hatalar yapma ve her defasında farklı sonuçlar
bekleme konusunda pek bir iyiyimdir.
Birine faydam dokunacağını hissettiğim zaman daha önce ki girişimlerin ruhumda açtıkları yaraları hiç önemsemeden hadiseye atılırım.
Karşımda ki buna değer mi değer mi değmez mi hiiiç düşünmemYanlış anlaşılmasın öyle çok iyi bir insan filan değilim, sadece ‘‘İyiyi
yapabileceği halde yapmayan suç işler’’ sözüne inanırım o kadar.
Bu inancımın bedelini de defalarca ödemişimdir de her nedense o
tecrübe denilen şey benim mahalleme uğramamıştır.
Neyse konu ben değilim; zaten kendimi iyi tanıdığım içinde bu konuda
da iflah olacağım yok.
Konu aslında milletçe yaşadıklarımız.
Bir düşünün lütfen başımıza dert olan hataların kaç tanesi geçmişte
deneyimledik?
İddialı olmak istemem ama tamamına yakını diyenlere de katılırım.
Ben çocukken büyüklerimden duyduğum ne kadar hata varsa
gençliğimde de,orta yaşlılığımda da,yaşlılığımda da sürekli gündemde
kaldı.
Hemen hiç biri tecrübe sonucunda hayatımdan silinip gitmediler.
Hele bazıları hepimizde öyle derin izler bıraktılar ki,değil yeniden
yaşamak anımsadığımızda bile tüylerimizi diken diken etmeye yetiyorlar.
Hayatımız ‘‘Biz bu filmi görmüştük’’diyerek yine aynı filmi izlemek için
gişede bilet kuyruğuna girmişiz gibi sürüp gidiyor.
Tıpkı Ankara’da yaşanılan son saldırı hadisesinde olduğu gibi.
Ne demek istediğimi ülkemizi 1980 Eylülüne getiren nedenleri bilenler
çok iyi anlayacaklardır.
Kimin söylediğini bilmiyorum ama diğer tanımlamaları çırak çıkarttığını
düşündüğüm ‘‘Hayatta en pahalı şey tecrübedir. Çünkü kazanmak için
kaybetmek gerekir.’’ diye son derece derin bir tanımlama var.
Biz o en pahalı şeyin bedelini hem meddi hem manevi defalarca ödedik
Allah hepimizi yeni borçlanmadan korusun.
Tabi tecrübe edip unuttuklarımızdan da…
.