Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sosyal Medya ve siyasi kavga

Yazının Giriş Tarihi: 27.06.2022 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.06.2022 00:04

Pek çok ülkede, özellikle demokratik hukuk devleti olan ülkelerde medya dördüncü güç olarak karşımıza çıkıyor. Bu yazılı ve görsel medya olarak izlenirken son 15 yıldır da sosyal medya ortaya çıktı. Tabi, sosyal medyayı diğer medyadan ayıran özellik ise görülmez olması.

Sahte hesaplarla insanların bu alana rahatlıkla giriş çıkış yapabilmeleri ve asılsız, olmayan olayları olmuş gibi gösterip kamuoyuna paylaşımlarla insanları etkilemesi.

İşte bu yüzden ülkemizde ilk kez 4 Mayıs 2007 tarihinde 5 bin 651 sayılı kanun çıkarıldı. Bu kanunun 9. Maddesi de İnternet Ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında düzenlemeler getiriyor. Yani, yazılı ve görsel, sözlü medyada olduğu gibi internet ortamındaki yayınlarında denetlenmesi söz konusu hale getirildi.

Ama, nerede?

Halk arasındaki bu konudaki düşüncü şu; kanun var, uygulama yok. Çünkü, sosyal medya yayıncı kuruluşlarının Türkiye’de adı ve adresleri bile belli değildi. Birde, yayını yapanların gerçek mi yoksa çakma mı, yani sanal mı feyk hesaplarla mı işlem yaptığının belirlenmesi güç oluyordu.

Bu konularla ilgili bir başıboşluk söz konusu. İnsanlarla ilgili olmadık haberler, yayınlar ve olmadık lekelemelerle karşılaşılıyor bu sosyal medya denilen mecralarda.

Yani, ülkemizdeki medya ile ilgili kanunlar pek çok. Gazete, dergi kanunu ayrı, kitap kanunu ayrı, TV ler için TRT kanunu ayrı, özel radyo ve televizyon kanunu ayrı. Basın ilan Kanunu ayrı, Türk Ceza Kanunu ayrı, Madeni Kanunda basınla ilgili maddeler ayrı. Hepsi bir birinden farklı. Herhangi bir olayda hangi suçun cezanın uygulanacağına dair açıklayıcı bilgi yok.

Adalet kürsüsünde ise, Gazetecilik mesleğinden bir haber, manşet nedir, sürmanşet nedir? Bilgisi olmayan ama görev gereği yargılama yetkisini elinde bulunduranlar, hırsız, uğursuz takımı ile beraber gazetecileri de aynı gözle yargılıyorlar.

Herhangi bir olumsuz durum ortaya çıktığında ise, pansuman yapılırcasına bir kanun çıkarılıp, gün kurtarılmaya çalışılıyor.

Şimdi, TBMM gündeminde olan 7 bin 253 sayılı Kanun Teklifi belki bir milat olabilir. Bu nedenle de ek bir madde eklenip, Basın İhtisas Mahkemeleri kurulabilir. Çünkü, yeni çıkarılmaya çalışılan Sosyal Medya Kanunu için her kafadan ayrı sesler çıkıyor.

Bakın, meslektaşımız olan gazeteciler bile siyasi partilerin guruplarında çıkıp siyasi konuşma yapmaya başladılar. Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin İYİ Parti gurubunda, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç CHP gurubunda konuştu. Gazeteci kimlikleriyle değil de sanki siyasi partilerin hazine bulmuş propagandacıları gibi algılandı bu konuşmalar kamuoyu önünde.

Öncelikle belirtmek isterim ki, gazeteciler görevleri gereği siyaset yapmazlar. Yapmamalıdırlar. Siyasetçilere malzeme vermezler, siyasetçilerden malzeme alıp haber yaparlar.

Neyse, bu durum hoş karşılanmadı.

Gelelim, basın mesleği ile ilgili eksikliklere, ülkemizde Ticaret Sorunlarıyla ilgili Ticaret Mahkemeleri var, Aile Mahkemeleri var, buna benzer pek çok mahkeme var. Ama, dördüncü kuvvet olarak isimlendirilen basın için, medya için özel ihtisas mahkemesi ve bütün sorunların çözüme kavuşturulması için tek bir basın kanunu yok. Bu durumda, gazetecilerin herhangi bir olay karşısında savcıların ve hakimlerin insafına bırakıldığına dair, keyfi yargılanma yapıldığına dair iddiaları gündeme getiriyor. Ki, Avrupa Birliği denetimlerinde ülkemize en fazla bu konularla ilgili eleştiri geliyor.

Madem ki bu işe başlanıldı. Sosyal Medya Kanununa ek madde ile Basın İhtisas Mahkemeleri kurulması maddesini ekleyelim, sorunun belli ölçüde çözümüne katkı sağlarız. 

TBMM Adalet Komisyonu’nda medya / sosyal medya alanına yönelik yasa teklifindeki en tartışmalı madde, AKP ve MHP’nin oy çokluğuyla geçti. Türk Ceza Kanunu’na (TCK) “dezenformasyonu önleme” iddiasıyla “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” şeklinde yeni suç eklenmesinden vazgeçilmemiş oldu. Muhalefet ve basın meslek örgütlerinin eleştirileriyle ve değişiklik talepleri yanıtsız bırakıldı. AKP-MHP, teklif üzerinde önergeleriyle sadece küçük rötuşlar yaptı. Gece sonunda 40 maddelik yasa teklifi, tümüyle Komisyon’da geçti.

Teklif sahibi MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız, 26 Mayıs’ta teklif sunulduğundan beri “Bu teklifle haber yaptığı için gazeteciler yargılanamaz” derken teklif sahibi AKP’li Ahmet Özdemir de muhalefet eleştirilerine karşılık “Gazetecilere, basına uygulanacak diye bir şey yok” ifadesini kullandı.

Ardından Yargıtay’ın değerlendirmesine başvuruldu. TCK’ya yeni suç eklenmesine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı adına Savcı Mutahar Keleşoğlu, “Böylesi suç düzenlemesine ihtiyaç olduğunu” savundu. Ancak Yargıtay adına 8. Daire Üyesi Hakim İhsan Baştürk, “Ceza hukuku açısından suçlu ve cezada belirlilik ilkesi” itibariyle “sakıncalı” tespitini paylaştı.

Demek ki, yargı bile bu kanunla ilgili aynı fikirde değil. Farklı düşüncelere sahip. O halde, gazetecilik mesleğini, farklı düşüncelerin esiri haline getirmeden, kanunla, anlaşılır maddelerle ve hakim savcıların keyfi uygulamalarına imkan verilmeden adaleti sağlama ve hak eden cezasını çeksin mantığıyla düzenlenmesi gerekir.

Yoksa, haber kaynağının gösterilmesi ve açıklanmasının zorlanması ve bunun kanunla aleni haline getirilmesi, açıklamayan gazetecilere ceza verilmesinin düzenlenmesi basın özgürlüğüne vurulan damgadır.

Ülkemizin kurucusu gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinde ifade ettiği gibi, Basın Özgürlüğünden doğan istenmeyen olayların telafisi yine basın özgürlüğü sayesinde çözümlenir.

“Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir” (1922)

“Basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir.” (1925)

Şimdi iş TBMM ve siyasi partilere, milletvekillerine düşüyor. İş işten geçmeden Basın İhtisas Mahkemeleri kurulması kararı alınmalı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.