Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sosyal Medya Kanunu ekmek kavgasına döndü

Yazının Giriş Tarihi: 28.06.2022 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.06.2022 00:08

Sosyal medyanın zapt-ı rap altına alınması amaçlı olarak hazırlanan ve TBMM’de görüşülmesi devam eden 7 bin 253 sayılı yasa tasarısı ile ilgili tartışmalar devam ediyor.

Ben, bu tasarı ile ilgili olarak iki ayrı köşe yazısı yazdım. Dün yayınlanan köşe yazımla ilgili olarak CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin’den bir mesaj aldım. İnsanların özgürce yaşaması ve özgürce haber almasına yönelik bazı engellemeler olarak değerlendirilen Sosyal Medya Kanun Tasarısı ile ilgili olarak, TBMM’de ve komisyon görüşmeleri sırasında karşılıklı görüşmelerle bazı maddelerin değiştirilmesine yol açtıklarını ifade ediyor. Sonrasında ise yasal düzenlemelerin gerekli olduğunu ama, gazetecilik mesleğinin önüne engel getirecek her türlü kanuna ve düzenlemeye karşı olduklarını belirtiyor.

Bu konudaki örneği ise 27. Maddede getirilmek istenilen bir yıl ile üç yıl arası hapis cezasını içeren bölüm. Gazetecilerin haber kaynağının açıklamasına zorlanması konusu. Bu hapis cezasını para cezasına çevrilmesine yol açılan komisyon kararına katkı sağlamışlar.

Yalan haber konusunda ise tasarıya destek veriyor benim anladığım kadarıyla. Çünkü, kendisinin bizzat yaşadığı ve iktidara yakın bir TV kanalında aynı olayların haber olarak aktarılış şeklindeki tezatlıkları anlatıyor.

Bu konudaki eksikliklerin Basın İhtisas Mahkemeleri kurulmasıyla giderileceği konusunda ise partisince henüz bu konuda bir çalışma yapılmadığından sanırım sessiz kalma niyetinde.

Her neyse, iktidarıyla muhalefetiyle ve gerek iktidara gerekse muhalefete yakın, onların borazan gibi sesleri olan medya ile olan meseleleri bizleri pek ilgilendirmiyor. Çünkü, bu konuda iktidar kadar muhalefette aynı işleri yapan medyaya kayıtsız şartsız destek veriyor. Bunun yanında yerel yönetimlerin medya, internet kanalları gibi haber yayıcılara da ideolojik görüşleri doğrultusunda destek yaptıkları gayet açık ve saçık bir şekilde belli oluveriyor. Haberi yayınlanan internet sitesine bakıldığında, hangi belediyeden hangi şekliyle destek aldığını ve onun borazanını nasıl çaldığını gayet kolay anlayabilirsiniz.

Bu işler basın özgürlüğü, medya tarafsızlığı ilkelerini çoktan aşmış, al gülüm ver gülüm meselesine ulaşmış.

Tabi, Sosyal Medya Kanunu’nun en büyük iki getirisi var. Birincisi, haber yayınlanması, haberlerin doğru olması ve kaynaklarının açıklanmak zorunda bırakılması. Bu kabul edilmesi güç bir karar. Çünkü, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde gazeteciler haber kaynaklarını açıklamak zorunda değiller. Gazeteci kimliği olmayan kişilere yönelik olarak getirilmek istenilen bu yaptırımların gazeteciler içinde kullanılacağından duyulan kaygılar ve şüpheler doğrudur. Kanun tasarısındaki bu konunun tekrar ele alınıp, gazeteciler ve basın meslek çalışanların üzerinde bir kılıç gibi sallanmasından vaz geçilmelidir.

Bu esnada, medya çalışanlarının, gazeteciler, internet haber sitesi sahipleri ve yöneticilerinin, sorumlularının da kendilerine bir düzen vermeleri gerekiyor.

Gazetecilik mesleği tetikçilik mesleği değildir. Gerek iktidar gerekse muhalefet yönünden gazetecilerin birbirlerine düşürülüp tetikçilik yapmalarına yol açan uygulamalara imza atmalarının önüne geçilmesi içinde kanuni düzenlemenin yapılması şarttır. Bu benim şahsi görüşüm.

Gelelim konunun asıl tepki çeken ikinci meselesine.

Basın İlan Kurumu kanalıyla dağıtılan ilanların Sosyal Medya Kanun Tasarısı kanunlaştıktan sonra nasıl dağıtılacağı meselesine.

Gazetelerin son 25 yıldır nerede ise tek gelir kaynağı, ana gelir kaynağı, garanti gelir kaynağı Basın İlan Kurumu ilanları. Bu ilanlar sayesinde ayakta durabiliyor Anadolu basını, medyası.

Bu ilanlar sayesinde çalışanlar düzenli maaş alabiliyor, karınlarını doyurabiliyorlar. Basın İlanlar, özellikle mahalli medya için ana kan damarı diyebiliriz. Teknolojik gelişmeler ve internet ortamındaki bazı gelişmeler yüzünden basın ilanlarında sayısında azalma oldu. Özellikle bazı ilanların devletin yayın organı olan internet sayfasında yayınlanması, gazetelere servis edilmeyişi, gazetelerin gelir kayıplarına yol açtı. Her geçen gün maliyetler ve girdi / tedarik kalemleri artarken, ilanların azalması ve gelir kalemlerinin azalması gazetelere olumsuz etki yapıyor.

Şimdi de internet ortamında yayın yapan haber kanallarına basın ilan kanalıyla ilan verilecek olması, gazetelerin pastasının tekrar küçülmesine yol açacaktır. Zaten, bu kanun teklifinin yaklaşık 25 yıldır, özellikle de internetin gelişmesi, özel radyo ve TV kanununun çıkarılmasından sonra hazırlanmasını hatırlarsak, şimdiye kadar gündeme gelmeyişinin tek nedeni gazetelerin, yazılı basının yaptığı baskılar olarak gözü çarpıyor.

İş, dönüp dolayıp ekmek kavgasına dönüşüyor.

Bunun içinde, düzenleme yapılırken, Basın İlan Kurumu içinde yeni bazı gelir kaynakları yaratılması, sağlanması lazım. Mesela, iki milyona kadar olan icra ilanlarının yanı sıra, 5 milyon liraya kadar olan icra ilanlarının da hem mahalli gazeteler hem de internet haber sitelerinde yayınlanması böylece, gelir kaynağının paylaştırılması konusunda gerekli düzenleme yapılabilir.

Ben, yine buraya yazıyorum, medya konusunda tek bir kanun çıkarılmazsa ve Basın İhtisas Mahkemeleri kurulmazsa Türkiye olarak bizler, medya konusunda pek çok ülkeden daha sabıka almaya, eleştiri almaya devam ederiz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.